Tarih Dergisi
Turkish Journal of History
Tarih Dergisi - Turkish Journal of History, 72 (2020/2): 207-227
DOI: 10.26650/iutd.686991
Çeviri / Translation
Mantzikert: Askeri Bir Başarısızlık mı?*
Jean-Claude Cheynet*, Çev. Murat Keçiş**
* Bu makale Fransızca olarak “Mantzikert: Un Désastre Militaire?”, başlığıyla Byzantion (Revue Internationale Des Études Byzantines), 50 (1980), s. 410-438’de
yayınlanmıştır.
Sorbonne Üniversitesi, Avrupa Akademisi Bizans Tarihi Profesörü.
Doç Dr., Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Muğla, Türkiye.
*
**
ORCID: M.K. 0000-0001-9776-3976
Sorumlu yazar/Corresponding author:
Murat Keçiş,
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Muğla, Türkiye
E-posta/E-mail:
[email protected]
Başvuru/Submitted: 1.02.2020 Kabul/Accepted: 27.12.2020
Atıf/Citation:
Kecis, Murat. “Mantzikert: Askeri Bir Başarısızlık mı?.” Tarih Dergisi - Turkish Journal of History, 72 (2020): 207-227. https://doi.org/10.26650/iutd.686991
Malazgirt Savaşı’nın gerçekleştiği gün olan 26 Ağustos 1071 tarihi, Bizans tarihinin
önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilir, çünkü bu savaşla Sultan Alparslan, Bizans
ordusunu yenerek ve İmparator IV. Romanos Diogenes’i esir alarak, Türklerin Küçük
Asya’ya girişinin önündeki son engel olan İmparatorluk güçlerini ortadan kaldırmıştır.
Malazgirt Savaşı’nın imparatorluk içindeki politik ve sosyal gerilimleri ne kadar açıklayıcı
olabileceğini belirlemeye ve savaşın, Türklere karşı yürütülen dış politikanın başarısızlığına
değil, bir iç krizin aniden ortaya çıkışına işaret ettiğini göstermeye çalışacağız; Bizans ordusunun
verdiği gerçek zayiata yönelik bir çalışma, bize bu hipotezi desteklemek için yardımcı olacaktır.
21 Mayıs 1067’de İmparator X. Konstantinos Dukas, gücün kendisinden sonra da ailesinde
kalacağını temin ettikten sonra öldü. Bu teminatı, İmparatoriçe Eudokia’dan, kendisinden
This work is licensed under Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License
Mantzikert: Askeri Bir Başarısızlık mı?
sonra bir daha evlenmeyeceğine ve tüm soylulardan da selefinin yalnızca kendisinin çocukları
arasından seçileceğine dair sözler alarak sağlamıştı. Bu sözlerinin tutulmasının temini için,
X. Konstantinos Dukas’ın erkek kardeşi Sezar Ioannes Dukas, Patrik Ioannes Ksiphilinos ile
birlikte görev alacaktı1.
Bu süreçte, İmparatorluğun dışındaki durum zorlaşmaya devam ediyordu, zira
İmparatorluk tüm cephelerde çok sayıda tehditle karşı karşıyaydı: İtalya’da Normanlar,
Balkanlar’da Peçenekler ile Oğuzlar ve Doğu’da Türkler2. Birçokları İmparatoriçe
Eudokia’nın küçük oğullarıyla birlikte tek başına yönetemeyeceğini ve yeminine rağmen,
evlenmek zorunda kalacağını düşünüyordu3. Senato’da da birçok taraftar bulabildiği İstanbul
gibi şehirlerde güçlü olan bu düşünce, Patrik’in de desteğini aldı4. Kendisine böyle bir çözüm
dayatılamayacağına inanan Eudokia ise, çocuklarının haklarını korumak adına, inisiyatifi
eline almayı ve imparatorluğun en iyi generallerinden biri olan, kısa süre önce hükümete
karşı komplo teşebbüsünde bulunmuş fakat cezası kamuoyu baskısı sebebiyle kaldırılmış
olan Romanos Diogenes ile evlenmeyi tercih etti5. 1 Ocak 1968’de Romanos Diogenes,
Eudokia ile evlendi ve selefi X. Konstantinos Dukas’ın yürüttüğü askeri politikadan farklı bir
politika uygulamaya koymak üzere tahta çıktı. X. Konstantinos Dukas, danışmanlarının da
etkisiyle, İstanbul’dan ayrılmaya ve orduyu bizzat komuta etmeye isteksiz6, İmparatorluğun
savunmasında ordu kullanımına sınırlı bakan, savaş yerine müzakereyi yeğleyen bir anlayışa
sahipti7. Zaruri askeri operasyonları yürütürken; kendisine karşı, imparatorluk yönetimi
için rakibe dönüşmelerinden şüphe duyduğu komutanlara olan sadakatlerinden korktuğu
yerel askerlerden ziyade, sınırlar dışından silahaltına alınan, az sayıda fakat kaliteli8 paralı
1
2
3
4
5
6
7
8
N. OIKONOMIDES, Le Serment…, s. 102.
X. Konstantinos’un ölümünden sonra Türkler doğuya saldırdı, Kapadokya’daki Kayseri’yi yağmaladı ve
Antakya bölgesi üzerinden geri döndü: M. ATT., s. 94 ve ZONARAS, s. 683.
ZONARAS, s. 683 ve M. ATT. s. 98-99.
M. ATT. s. 100: İmparatorluğun kurtuluşunun, kişisel hükümlere üstün gelmesini (yani Eudokia’nın evlilik yasağı)
düşünenler arasında. “ὅσοι τῆς πρώτης ἦσαν βουλῆς, σὺν αὐτοῖς δὲ καὶ ὁ πατριάρχης.” Yanı sıra karşılaştırınız:
Gesta Roberti...III, 14-15’e doğru: Eudokia Diogenes ile Senato’nun emriyle evlendi, “decreto Senatus”.
ZONARAS s. 685 ve M. ATT… s. 98: Diogenes yargılanması sırasında, kendisini hiç tanımayanlar üzerinde
bile çok olumlu bir izlenim bıraktı, ve herkes onun cezaların üstünde olmasını ve Roma İmparatorluğu’nu
almasını destekledi.
Mesela, X. Konstantinos sadece Oğuzlara karşı hareketi yönetmek için, başkentteki kamuoyu baskısı
tarafından zorlanmasıyla, İstanbul’dan çıkmıştır: Karşılaştırınız M. ATT. s. 85. ve ZONARAS, s. 679.
Dahası, Kekaumenos İmparator’a bu tavsiyeleri verenleri, bu tavsiyeleri İstanbul’dan çıkmamak için, bir
başkasının yerlerini alması korkusuyla, verdiklerini belirterek kınıyor: Bkz. CECAUMENI Strategicon. éd. B.
Wassilevsky-V. JERNSTEDT. 1896. s. 104.
M. ATT. s. 84: Oğuzlar karşısında, onlara karşı orduyu göndermek için istifa etmeden önce, onların liderine rüşvet
vermeye çalıştı: ZONARAS, s. 677: “γλίσχρος δὲ τυγχάνων καὶ φειδωλὸς ἔθετο παρ έαυτῷ μὴ μάχαις πρὸς τὰ
ἔθνη συρρήγνυσθαι, ἀλλὰ δώροις καὶ φιλοφσύναις ἄλλαις αὐτὰ οίχειοῦσθαι, καὶ καταλλάττειν τῇ Ῥωμαίων ἀρχῆ.
Bu ordu, X. Konstantinos döneminde imparatorluğun savunmasını büyük ölçüde sağlamıştı, özellikle de 1067
itibariyle barış içinde ve tamamen imparatorluk egemenliğinde olan Balkanlarda ve Doğu’da. Ani’nin alınmasına
gelince, Sultan’ın üstünlüğünden ziyade, şehrin savunucuları arasındaki anlaşmazlık Türklerin başarısını sağlamıştı:
Bkz. ARISTAKES, V. s. 121: Sultan, kaleyi almak için umutsuzdu ve kuşatmayı kaldırmaya hazırlanıyordu. M. ATT.
s. 81-82’de bu anlaşmazlıkları anlatır, fakat hepsinden önce, Konstantinos’un askeri politikasını kınar.
208
Tarih Dergisi - Turkish Journal of History, 72 (2020)
Jean-Claude Cheynet, Murat Keçiş
askerlere güvenmeyi tercih ediyordu ki önceki on yıllar bu tür isyanlara sahne olmuştu9. O
dönemki yazarlar, 1068 yılı başlarında, bu yerel birliklerin içinde bulunduğu acınası durumu,
sahip oldukları düşük moralleri, savaşma azmi ve coşkuları, sayılarındaki ve teçhizatlarındaki
eksikliği büyük ölçüde gözler önüne sermişti10.
Romanos Diogenes, Konstantinos’un askeri politikalarından farklı bir politika izledi,
çünkü Konstantinos gibi Bizanslı askerlerden oluşan bir ordudan korkması için bir sebep
yoktu; hâlihazırda İmparatorluğun en iyi generallerinden biriydi11 ve hem kendisinin hem
ailesinin mülk sahibi olduğu Küçük Asya’da güçlü bir nüfuza sahipti12. Tahta çıkışının
ardından İmparatorluğun tamamında yoğun bir asker toplama faaliyetine başladı13 ve
sonrasında birliklerini Küçük Asya’daki uzun seferlerde kullandı14.
İmparator, böylesi bir politikayı takip etmek için kime güvenebilirdi ve kimler bu
politikaya karşı çıkabilirdi? İstanbul’da, kamuoyunun konuya bakışı olumlu görünüyordu15,
bunun yanında Senato’nun bir parçası ve üst düzey yetkililer onu destekliyordu16. Öte
yandan, ona karşı en ateşli muhalifler yine aynı gruptandı; Sezar Ioannes gibi Konstantinos
taraftarları ki, Konstantinos’un onu görevlendirdiğinden yukarıda bahsetmiştik, ya da Psellos
gibi önceki hükümet üyeleri17. Diogenes, Balkan şehirlerinde zaferlerinden ötürü büyük bir
şan kazanmıştı ve Sofya Dükü’nü mağlup etmesiyle Oğuzlar ve Peçenekler üzerinde sahip
9
10
11
12
13
14
15
16
17
Böylece, Leon Tornikios’un isyanı, doğulu birliklerle birlikte İoannes Komnenos ve Georges Maniakes’inkiler
olmak üzere batılı birliklerin desteğini aldı. II. Basileios, Bardas Phokas’ın isyanını bastırmasını, 6.000 paralı
Rus askerin müdahalesine borçludur.
Tarihçiler, M. ATT. s. 103 ve ZONARAS, s. 689 bu olumsuz yönleri, Diogenes’in Bitinya ve Anadolu Temasına
geçtiği dönemde vurgular.
Generallerini tebrik etmeye pek eğilimli olmayan X. Konstantinos Dukas, onun değerini Peçeneklere karşı
sefer sırasında bilmişti ve onu βεστάρχης=Vestarkhis unvanı ile ödüllendirmişti. Ona dedi ki: Bu bir hediye
değil Diogenes, bu senin olağanüstü başarılarının ödülü. Bkz. ZONARAS, s. 684.
Kharsianon temasındaki büyük mülklere sahipti: Bkz. M. ATT. s. 146. Annesi Argiropoulidendi ve III.
Romanos’un yeğeniydi ve Argiroslar bu temadaki önemli malların da sahibiydi: Karşılaştırınız J. F. VANNIER,
Familles byzantines: les Argiroi (IXe-XIIe siècles), Byzantina-I, Paris 1975, s. 46 ve 51.
M. ATT. s. 104. Ordunun resmî sayımını yaptırdı, tüm eyaletlerin ve şehirlerin gençlerini bir araya getirdi, kısa
bir zaman içerisinde tagmaların sayısını tamamlayarak başlarına en iyi memurları (λοχαγὸυς) koydu ve batıdan
gelenlerle karıştırarak, çok hızlıca, savaşmaya hazır bir orduya sahip oldu.
PSELLOS. II. s. 159. Psellos, IV. Romanos’un ordusuyla İmparatorluğun sınırlarını geçmekteki niyetini
anlamamış gibi yaparak kötü niyetlidir: O (Romanos) ordusunun tamamıyla, ne yapacağını nereden
besleneceğini bilmeden Barbarlara karşı savaşmak için gitmiştir.
PSELLOS kendisi, açıkça 1071 öncesi Diogenes’e yazdığı bir mektupta bunu ifade etmektedir: Karşılaştırınız:
Μεσαιωνιχὴ βιβλιοθήχη, V. s. 225.
Psellos’un üç üst düzey arkadaşı Diogenes’in tarafına geçti: Basile Malases, Leon Ι ὁ ἐπὶ τῶν δεήσεων
ve Eustratios Khoirosphaktes. Bundan sonra Psellos ile olan ilişkileri daha uzaktır. Karşılaştırınız:
Propsopographie, aşağıda, s. 37-38. Psellos’un samimi arkadaşı Patrik İoannes Xiphilinos’un da Eudokia
tarafından edilen yemini uygulamaya çalışmadığını görüyoruz. Malazgirt’ten sonra bile Diogenes’in, onunla
savaşmak yerine görüşülmesini tercih eden, birçok taraftarı vardı. Karşılaştırınız. PSELLOS, II, s. 168.
M. ATT. s. 101: Eudokia’nın çevresindekiler, özellikle görevlerini kaybetme korkusundan, onun Diogenes
tercihini onaylamıştı. Buna karşılık, Basile Malases gibi diğerleri, yeni imparatorun politikasını tamamen
desteklediler. Karşılaştırınız. Nicoletta DUYÉ. Un haut fonctionnaire byzantin du Xle siècle, Basile Malesès,
REB içinde, XXX, 1972, s. 167-178.
Tarih Dergisi - Turkish Journal of History, 72 (2020)
209
Mantzikert: Askeri Bir Başarısızlık mı?
olduğu güçlü etkiyi korumuştu18, ama politikasının en popüler olduğu yer, Küçük Asya’ydı19.
Diogenes, Ermenilere güvenmişti20 ki bu onu rahatlatıyordu21, ama bu Bizanslılar ve
Ermeniler arasındaki anlaşmanın şimdiye kadar yeniden sağlandığı anlamına gelmiyordu22.
Sonunda, Diogenes ordunun desteğini aldı23, fakat millî bir ordu kurduğu ölçüde yabancı
paralı askerler kendi rollerinin azaldığını gördü ve onların memnuniyetsizlikleri kendini
birden fazla isyanla gösterdi ki Diogenes sadece bu isyanlarla karşı karşıya kalmıştı24.
Bizanslı askerler ile yabancı paralı askerler arasındaki ilişki çok iyi değildi25.
Üst düzey komuta seviyesinde bazı problemler vardı. Kimi generaller onun başarısını
kıskanmış olabilirlerdi26. Daha da önemlisi, diğerleri Diogenes’in stratejik planlarına
katılmıyordu, özellikle de Malazgirt Savaşı’na yol açan seferini yönetirken. İki farklı görüş
karşı karşıyaydı: Doğu’daki tüm birliklerin komutanı olan Nikephoros Bryennios gibi kimi
stratejistler ve magister rütbeli Ioseph Tarkhaneiotes, İmparatorun ordusunun imparatorluk
sınırları içerisindeki kalelerde beklemesi ve çevreyi yakıp yıkma taktiği kullanarak Türk
birliklerinin tedarik ihtimalini tamamen ortadan kaldırması gerektiğini savunuyordu. Onlara
göre, Romalılığın hala geçerli olduğu yerler savunulmalı, fakat Ermenilerin yoğun yaşadığı
18
19
20
21
22
23
24
25
26
M. ATT. s. 97: 1067’de Eudokia’ya karşı bir girişimde bulunduğunda, kesinlikle onların desteklerine güveniyordu.
M. ATT. s. 175: Diogenes, Andronikos Dukas tarafından yenilip ele geçirildiğinde, Sezar’ın oğullarından biri
Küçük Asya’ya geçti. Attaleiates, onun sefer yaparken sahip olduğu prestiji hatırlatıyor: “δι΄ ἐκεἰνων τῶν
κωμῶν καὶ τῶν χωρῶν, πορευόμενος δι΄ὧν τὸ πρόσθεν μετὰ βασιλικῆς τῆς δορυφορίας ἰσóθεος ἐγνωρίζετο…”.
Onun döneminde önemli rol oynayan askeri liderler arasında, Pharasmanios Apokapès, Philarètos Brakhemios
ve Chatatourios gibi isimler var. Dahası, birçok kez, Diogenes hassas görevleri Ermeni piyadelere emanet etti,
Malazgirt Kuşatması sırasında mesela. Karşılaştırınız: M. ATT. s. 132. Antakya’da, Nikephoros Botaniates
gittiğinde, komuta sırf doğulular tarafından sağlandı: Pierre Libellisios, un Syrien, Bekhd, un Arménien, ve
Chatatourios. Bkz. V. LAURENT, Gouverneurs d’Antioche..., s. 246-248.
1072’deki iç savaş sırasında Chatatourios’un Diogenes’e verdiği desteği hatırlamak yeterlidir.
M. ATT. s. 135. Diogenes Türklere karşı ikinci seferinden döndüğünde, ordusunun izole kalmış gruplarını
beklemek için Toroslardaki Kelesina’da oyalandı, çünkü onlar izole durumları sebebiyle, Ermeni darbeleriyle
yok olma tehdidi altındaydı.
Babası önceden beri ordu içinde büyük bir prestije sahipti ve imparatorluğa da bu yoldan sahip oldu.
Karşılaştırınız: Skylitzes. ed. J. Thurn, Berlin 1973. s. 376. Onun oğulları Leon ve Nikephoros da benzer bir
popülariteye sahipti ve Nikephoros I. Aleksios’a karşı ciddi bir devirme girişiminde bulundu. Bkz. ANNE
COMNENE, II, s. 174.
M. ATT. s. 122. Krispinos ve onun Frenklerinin isyanı sonucu, ordudan atıldı ve iç savaş sırasında Diogenes’in
ateşli bir karşıtı oldu: Nemitzoi Tagmasının isyanı: Bkz. M. ATT. s. 147.
M. ATT. s. 127. Diogenes Türkleri kovalarken, Türklerden bir grup onun kampına saldırdı ve hiçbir Bizans
tagması ona yardım eli uzatmadan, Frenkler onu cesurca savundu.
SKYLITZES Continue, s. 143. “τόν βοτανειάτην δὲ Νιχηφόρον χαὶ τοιούτους τινὰς ώς ὐπὀπτους διωσἀμενος”
(Romain, IV).
210
Tarih Dergisi - Turkish Journal of History, 72 (2020)
Jean-Claude Cheynet, Murat Keçiş
yerler bırakılmalıydı27. Diğerleri, özellikle de Ermeni komutanlar ki, onların görüşü hâkim
oldu, daha aktif bir strateji izlenmesi gerektiğini savunuyorlardı. Onlara göre savaş düşmanı
Bizans topraklarına girmeden yok etmek için imparatorluk sınırlarının, II. Basileos’tan
başlayarak IX. Konstantinos Monomakos’a kadar ilhak edilmiş toprakların, dışında olmalıydı.
Dolayısıyla, imparatorluk içerisinde bu iki tip politikanın arasında, sivil ve askeri taraflar
karşı karşıya getirilmeden, güçlü bir mücadele vardı; çünkü bu iki grup da kendi içinde
Romanos Diogenes’in politikasının taraftarları ve karşıtları olarak bölünmüştü.
İşte Diogenes’in, büyük tereddütlerinin ardından, Malazgirt’te savaşma kararı, böyle
bir askeri ve politik bağlama yerleştirilmeli28. Onun peşinde olduğu hedef iki yönlüydü:
Dışarıda, İmparatorluğu Selçuklu tehdidinden kurtarmak ve Ermenilerin yoğun yaşadığı
yerler de dâhil olmak üzere, imparatorluk sınırlarını korumak; içeride ise, politikasının
başarısını ve sağlam temellerini kanıtlayarak muhaliflerini susturmak, üst düzey yetkilileri
hâlâ oturdukları koltuklardan tasfiye etmek29 ve Dukas Hanedanı’nı bitirerek Diogenes
Hanedanı’nı kuruluşunu tesis etmek30.
Diogenes için böyle bir savaş, üç yıldır kurmakta olduğu askeri gücün31 ve Van Gölü
çevresinde Basileus Diogenes’den böylesi hücuma dayalı bir hamleyi beklemeyen Sultan’ı
şaşırtarak elde ettiği avantajın meyvesini toplamak için uygun bir fırsat olarak göründü.
Savaşın koşullarını, kökenlerine göre farklılık gösteren çok sayıda kaynaktan biliyoruz:
Bizans, Ermeni, Müslüman ve yine Doğu kaynakları32. Bizans kaynakları iki kategoriye
ayrılabilir: Diogenes’e daha yakın olan Attaleiates, Zonaras, Skylitzes Zeyli, ki son iki
27
28
29
30
31
32
BRYENNIOS, s. 107. M. Attaleiates, İmparatorluğun doğu bölgesi kökenlidir, önceki bir sefer sırasında
bu pozisyonu sergilemişti: Bkz. M. ATT. s. 136: Basileus’a, İmparatorluğun ıssız bölümleriyle ilgili
endişelenmemesini tavsiye etmişti: “ώς μὴ ὰναγχαῖον ὂν τῶν τοιούτων μερῶν φροντίζειν ἡμᾶς προηρημωμενων
ὅντων”. Attaleiates, iki defa, kendisi için İmparatorluğun sınırlarını kesinleştirmiştir: s. 120. “ώς τάχιστα τοις
ἀπαθεσι χαὶ ἕτι τὴν σὺστασιν ἔχουοιν θέμασιν ἔπιστῶμεν.” Bizans ordusu Suriye’den dönerken, kendisini
Torosları geçene kadar ülkesinde hissetmedi “(ρωμανὸς) διελθών τήν χώρα ὲχεἰνην (Süryani) χαὶ τὀν
Ταῦρον τό ὂρος πανστρατιᾷ ύπερβάς, εἰσάλλει τῇ Ρωμαίων”. s. 175 Diogenes 1072’de Chatatourios’un
yakınına, Suriye’ye sığındığında, Roma’ya girmek için askeri üstünlüğünden faydalanmadı: Yani Pisidya’da,
Likaonya’da, Paflagonya’da, Honoriade’da. Böylece, bu iki örnekte, Antakya Roma içine dâhil edilmedi.
C. CAHEN, Manztzikert... s. 625-627: İmparator ile Sultan arasında birçok müzakere yapılmıştır.
M. ATT… s. 161. Sezar’ın en büyük oğlu olan Andronikos Dukas’ın, daha önce Diogenes’i devirme
teşebbüsünde bulunduğu halde, Diogenes’den önemli bir askeri görev alması, Basileus’un karşıtlarını göz
önünde bulundurduğuna dair bir ipucudur.
Diogenes’in, İmparatoriçe Eudokia’dan iki oğlu oldu ve onları tahta ortak etti: Bkz. N. Oikonomides, Le
Serment, s. 127. Para ve damgalardan görülebileceği üzere buraya kadar Dukas’ın oğullarını İmparatorlukla
ilişkili tutmuştu: Bkz. Zacos. nº 92-93, ki burada Diogenes daima Eudokia, Mikhael ve Konstantinos Dukas ile
birlikte temsil edilmiş görünüyor. O, Ioannes Dukas’ı, ona karşı sert önlemler almaya cesaret etmeden, çoktan
tasfiye etmişti: Bkz. ZONARAS. s. 701 ve PSELLOS II. s. 161.
Bkz. Cecumenai Strategicon ed. B. Wassilievsky-V. Jernstedt, s. 1896. s. 15-41: Kekaumenos, üç yıl önce
yenilgilere maruz kalmış bir ordunun, bir başka çok önemli savaşta yer alamayacağını düşünüyor.
Bkz. Bibliographie, supra. s. 1-2.
Tarih Dergisi - Turkish Journal of History, 72 (2020)
211
Mantzikert: Askeri Bir Başarısızlık mı?
yazar pek fazla yenilik getirmeden birincisinden güçlü şekilde etkilenmiştir; ikinci olarak,
Diogenes’in siyasi rakibi Psellos’un kısa anlatımı tarafından temsil edilen kategori, ki ondan
N. Bryennios etkilenmiştir33. En teferruatlı anlatım Attaleiates’in anlatımıdır, çünkü o,
İmparatorun Türklere karşı yürüttüğü bütün askeri hazırlıklara tanık olmuş, savaşa da bizzat
katılmıştır34. Bu duruma ek olarak, onun orduda sahip olduğu yüksek yargıçlık görevi, ona
İmparatorun etrafındaki generallerin, kendisinin görüşlerinin de sık sık sorulduğu, tartışma
ortamlarında yer alma ve askeri kamp alanında rahatça dolaşma imkânı vermişti35. Kimi
tarihçiler36, onun Diogenes’in askeri politikasına karşı olan olumlu yaklaşımını bildikleri için,
Attaleiates’in tarafsızlığından şüphe eder ve ona tereddütle yaklaşır. Aslında Attaleiates, her
şeyden önce Nikephoros Botanietes’e hayranlık besler ve Diogenes’in kararlarının yakinen
tanığıdır ki zaman zaman onlardan eleştirilerini esirgememiştir37. Psellos ise, o dönem
politikalarının çok fazlaca içerisindedir, öyle ki; Diogenes’i deviren ve yerine VII. Mikhael’i
getiren38 İstanbul’daki darbenin arkasındakilerden biridir ve önemli bir parçası olduğu tüm
olaylarda olduğu gibi, tarafsız olmadığı ortaya çıkar, dahası, onun anlatımı yalnızca askeri
bölümlerden oluşan kısımlar açısından oldukça yetersiz kalmaktadır.
Doğudaki, Hıristiyan veya Müslüman birçok kaynak39 büyük oranda olaydan daha sonra
yazılmış olmaya dayanan bir dezavantaja sahiptir40. Özellikle Ortodoks olmayan kaynakların,
Türk akınlarını, Ermeniler ve diğer Ortodoks olmayanlara yönelik uyguladıkları zulme
karşılık Romalılara verilmiş ilahi bir ceza olarak gören bir tarih anlayışları var. Urfalı Mateos
ve Süryani Mikhael’in ifadeleri, gerçekliğe yönelik hatalı olmanın yanı sıra, bu teze büyük
katkı göstermesi sebebiyle sınırlı bir değere sahiptir.
Müslüman kaynaklarda da savaşın çağdaşı vesikalara rastlanmıyor. En eski anlatım, aynı
zamanda çok kısa olan, el-Kalanisi’ye ait ki o da 12. yüzyılın ortalarında yazılmış ve Sultan
tarafından Şam’a gönderilen resmi bir rapor hakkında bilgi veriyor. Sıbt’ın (İbnü’l-Esir
tarafından ele alınmış), İmadeddin’in, el-Fariki’nin çalışmaları daha sonraki bir döneme ait41.
33
34
35
36
37
38
39
40
41
Bu iki yazar arasında, birçok konu üzerine, biri diğerine çok yakın cümleler bulunuyor. Mesela, Malazgirt
Seferi’nin İstanbul’da haber alınması; Psellos’da, II, s. 162 ve s. 164, I. 1-10. Ve Bryennios’da s. 119, 1. 7-17.
ya da yine, IV. Romanos’un kurtuluşunun neden olduğu fırtına hakkında bkz. PSELLOS, II, s. 165, 1. 1-12 ve
bkz. BRYENNIOS, s. 115, 1. 10 sq.
M. ATT. s. 162-163.
M. ATT. s. 196.
Cl. CAHEN. Mantzikert… s. 635.
M. ATT. s. 115,128,132, etc. Dahası, Diogenes ile Nikephoros Botaniates’in ilişkisinin pek iyi olmadığını
hatırlatırız: SKYLITZES Continue, s. 143.
PSELLOS, II, s. 165; SKYLITZES, Continue, s. 152 tarafından doğrulanmaktadır.
13. yüzyıldan bir yazar, Bar Haebraeus, Chronographie, ed. E. Budge, Londres, 1932. ek hiçbir bilgi sağlamaz.
Bir istisna olan Lastivert’li Aristakes, Attaliates ile önemli bir çelişki olmaksızın, olayları çok yoğun bir şekilde
açıklıyor.
Cl. CAHEN, Mantzikert.... s. 614 sq. bu kaynakların çok sonradan yazılmış olduğu konusunda ısrar ediyor.
Bkz. l’Ecyclopedie de l’Islam’a göre: Imadeddin, s. 471-2 (tarihleri: 1125-1202): Sıbt İbnü’l-Cevzi, II, s. 372
(1116-1200). Bkz. yine Cl. CAHEN, Pre-Ottoman Turkey, Londra, 1968. s. 431-3.
212
Tarih Dergisi - Turkish Journal of History, 72 (2020)
Jean-Claude Cheynet, Murat Keçiş
Claude Cahen, Sultan’ın yanındaki savaş hazırlıklarını anlatan Arap yazarların, birbirleriyle
uyumlu olsalar dahi, anlatımını biraz süslediklerini belirtiyor42. Orada anlatılan bir efsaneye
göre; Diogenes’i tutsak eden köle, gösterdiği kötü muamele nedeniyle neredeyse ordudan
atılıyordu ve o muhtemelen bir Romalıydı43.
Yapılan bir çalışma44 dikkate değer tek Doğulu kaynağın, Malazgirtten bir bölümden
bahseden les gesta Roberti Wiscardi olduğunu gösterdi ki bu çalışma Diogenes taraftarlarının
birinden etkilenmiştir ve daha yoğunlaştırılmış olmakla birlikte, Attaleiates’in anlatısına
benzer.
Savaşın, İmparatorluğun o zaman sahip olduğu bütün askeri varlığı üzerinde yarattığı
askeri sonuçları doğru bir biçimde belirlemek için, hangi birliklerin savaşta yer aldığını ortaya
koymamız gerekir, zira Diogenes’in ordusunda Sultan’ın karşısına çıkmayanlar herhangi bir
zarara maruz kalmadılar. Bu grup, bir taraftan, 1071 seferi için çağrılmayan, diğer taraftan,
Diogenes’in Ahlat’a göndermek için ayırdığı birliklerden oluşuyordu.
Sonra, savaşın gelişimini inceleyecek ve şu iki yöntemi kullanarak hangi birliklerin
fazla zarar görmeden kaçabildiğini göreceğiz: Malazgirt’te bulunan birlikler arasından
Diogenes’in kurtuluşunun sonucu olan iç savaşa katılan birliklerin tespiti- ki bu onların
savaştan büyük yara alarak çıkmadıklarının kanıtıdır; diğeri de Malazgirt’te ölen ya da
esir alınanların listesinin teşhisi. İmparator I. Aleksios’un aynı şekilde bizzat komuta ettiği
Dyrrhachium Muharebesi’nde verilen kayıplarla yapılacak kıyas, Malazgirt’te verilen
kayıpları karşılaştırma imkânı verecektir.
Malazgirt’te eksik olan askeri birlikler hangileriydi? İlk olarak, Diogenes’in kendisiyle
birlikte götürmediği, yani imparatorluğun tehdit altında olan garnizonlarda bırakılan birlikler.
Batıda, Romanos Diogenes ile Robert Guiscard arasında devam eden evliliğe dayalı ittifak
için görüşmelere rağmen45, devam eden bir Norman tehdidi vardı -Bari aynı yılın ilkbaharında
Normanlar tarafından ele geçirilmişti46- öte yandan, Macarlar 1071 yılında Belgrad bölgesinin
kuzey sınırlarına saldırmıştı47. Diogenes’in başkenti askeri birliksiz bırakması düşünülemezdi.
Bu nedenle, Sezar Dukas ve oğulları, Diogenes’in kurtuluşunun ilan edilmesiyle, İmparatorluk
42
43
44
45
46
47
Cl. CAHEN, Mantzikert... s. 634-638.
Cl. CAHEN, Mantzikert.... s. 636.
Marguerit Mathieu, Malazgirt Savaşı’nı ihmal eden bir kaynak, les Gesta Roberti Wiscardi de Guillaume
d’Appulie, Byzantion’da, XX, 1950, s. 89-103.
Orada esir düşen Bizans birlikleri sonradan serbest bırakıldı ve İmparatorluğa katıldılar: Gesta Roberti.... Liv...
III 145-165’e doğru.
Bkz. PSELLOS. ed. Sathas, Μεσαιωνιχὴ βιβλιοθήχη,V, Paris 1876, s. 387.
Cf. G. Moravcsik, Hungary and Byzantium in the Middle Ages, Cambridge Medieval History’de, IV, bölüm I,
s. 578.
Tarih Dergisi - Turkish Journal of History, 72 (2020)
213
Mantzikert: Askeri Bir Başarısızlık mı?
Saray Muhafızları olan Varanglarla anlaştılar ve darbeye karar verdiler48. Diogenes; Abidos,
Krispinos49 ve onun Frenk grubunu50 eve çağırdı ki onlar Diogenes’e karşı isyan etmiş,
affedilmiş ve yeniden deneyeceklerinden şüphe edilmeyen kimselerdi51. Diogenes, aynı
sebepten ötürü, Nemitzoi’nın tagmasından ayrılmak zorunda kalmıştı52. Doğuya doğru gittiği
sırada Küçük Asya güçlerini topladığında, cesaretlerinin yeterli olmadığını değerlendirdiği
askerlerinin hizmetlerinden vazgeçmeyi tercih etmişti53. Sonunda, Suriye ve Ermenistan’dan
Basilakes tarafından takviye gönderildiği halde54, Suriye’de, Türkler ve Araplara karşı
saldırmak için yeterlilikte bir birlik bırakılmıştı ama Malazgirt Savaşı’nın ortaya çıkışı,
onların görevini askıya aldı55. Bu noktada, Antioche [Antakya] Dükü Khatatourios’un emri
altında bulunan askerlerin fazlalığı belirtilmelidir56. Basileus’un seferdeki ordusu, teorik
olarak toplanabilecek asker mevcudundan oldukça uzaktı, çünkü dikkate değer büyüklükte
bir mevcut garnizonda bırakılmıştı57. Diogenes, aynı şekilde, ordunun düşmanın elindeki bu
bölgede zor olan ikmalini sağlamak için fourrageurleri [atlı avcı zinciri] de dağıtmak zorunda
kalmıştı58. Erzurum’dan gelen birliklere, beraberlerinde iki ay yetecek ikmal getirmelerini
emretmiş59, Ahlat önündeki birliklere de yerelde mevcut olan ürünlere el koymalarını tavsiye
etmişti60. Dahası, Ahlat’a üç farklı grup göndererek, savaştan önce elinde kalan ordunun
mevcudunu önemli ölçüde azaltmıştı. Basileus, hâlâ Erzurum’dayken, bu kaleye öncü birlik,
İskit paralı askerleri, sonra Almanlar, yani Roussel’in Franklarını göndermişti61. Daha sonra,
Malazgirt önlerinde kamp alanını oluşturduğunda, Magistros Tarkhaneiotes’e, ordunun en
yetenekli ve şiddetli savaşta en iyi kısmıyla birlikte, Ahlat önünde bulunanlara katılmasını
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
PSELLOS, s. 165: Eğer, Malazgirt’e katılan Andronikos Dukas İstanbul’a çok hızlı dönebilip, Diogenes’in
esir düşmesinden ailesi için bir fayda çıkarabildiyse, bu kadar kısa zaman içerisinde, onun komuta ettiği
hetairielerin ona eşlik edebilmiş olması ve bahsedilen İstanbul’daki Varanglarla aynı olmaları çok mümkün
değildir.
M. ATT. s. 170, O oradaydı ki, VII. Mikhael’in taraftarları serbest kalmış Diogenes ile savaşmak için onu
almaya geldiler.
M. ATT. s. 122. “Κρισπῖνος… μετά τῶν συνδιαπλευσάντων αύτῷ χαὶ συναφιχομἐνων ὀμογενῶν.”
M. ATT. s. 125.
M. ATT. s. 147. Diogenes, onları kişisel muhafızlığı görevinden aldı ve uzak bir yere gönderdi.
M. ATT. s. 145-6. Diogenes, Sangarios üzerindeki Zompos köprüsünü geçerken, düşman saldırısının haber
alınması üzerine birçok asker tepelere ve sığınaklara dağılmıştı; Diogenes onların büyük kısmını geri
göndermeyi tercih etti. “πλείστους άποπεμψάμενος” ve Cf. SKYLITZES Continue, s. 143. Önceki yenilgilerle
mimlenmiş askerleri dışarıda bıraktı.
BRYENNIOS, s. 107.
Bkz. Cl. CAHEN, Mantzikert... s. 641, Kemalü’d-Din ve Sıbt’a göre.
PSELLOS, II. s. 167; M. ATT. s. 172. “μετὰ πολλῆς τῆς δυναμέως ἰππέων χαὶ πεζῶν”; BRYENNIOS, s. 127.
Guillaume d’Apulie’ye gönderme yapılıyor. Cf. Gesta Roberti.... III, 24-25’e doğru, “Postremo comites dum
dirigit ipse tuendis urbibus innumeros…”
Bkz. MATTHIEU D’EDESSE, s. 168. Diogenes Abhazya Bölgesi’ne 12.000 adam gönderdi.
M. ATT. s. 148.
M. ATT. s. 150. “… διπλοῦς τούτοις (Roussel’in Frankları) ὁ πόλεμος περιρρεῖ, τὸ μὲν ἐκ τῶν ἐναντίων, τό δὲ
ἀπὸ τοῦ λιμοῦ.”
M. ATT. s. 148; ve SKYLITZES Continue, s. 144, bu iki safha arasında ayrım yapmıyor, ve İskitler yerine
Oğuzlar’dan bahsediyor.
214
Tarih Dergisi - Turkish Journal of History, 72 (2020)
Jean-Claude Cheynet, Murat Keçiş
emretti62. Bunların bir kısmı Erzurum bölgesinin, bu şehrin Katepanosu Basilakes’in63 emri
altında kalan askerleriydi; diğer kısım ise paralı askerlerden oluşuyordu ki bunlar şüphesiz
bir Rus birliğiydi64.
Dolayısıyla bu gruplar Malazgirt Savaşı’nda bulunmadı, fakat Türklerle olan tüm
çatışmalardan kaçınabildiler mi? Attaleiates yalnızca Tarkhaneiotes’in, Sultan’ın gelişinin
duyuruluşu üzerine kaçışından bahseder65 -fakat onun bu konuyla ilgili verdiği bilgiler yeterince
güvenilir değildir, çünkü o Ahlat çevresinde neler olduğuyla ilgili yeterince bilgi sahibi
olmayan Diogenes’in kampında kalıyordu. Tarkhaneiotes ve grubunun, Sultan’ın, Soundaq
[Sanduk/Saltuk?] tarafından komuta edilen, öncü birlikleri ile karşılaşıp karşılaşmadığıyla
ilgili olarak: İmadeddin ve sonrasında İbnü’l-Esir, Soundaq’ın Rus birlikleri yendiğinden
ve onların kumandanını esir alarak onun burnunu kestiğinden bahseder66. Aslında bu bölüm,
Diogenes’in ordusunun öncü birliklerinin, ki o sırada Tarkhaneiotes’e katılmak için Ahlat’a
doğru gidiyorlardı, ilk karşılaşmasına ve İmparatorun tehdidin farkında olduğuna değinir67,
bu bölümü sonra inceleyeceğiz. Bundan dolayı, Ahlat grubu, önemli operasyonlara katılmadı
ve hiç zarar görmeden, Mezopotamya’ya sığındı.
Diogenes’in elinde, birlik olarak ne kalmıştı? En kalabalık olan birlikler, fakat en nitelikli
olanlar değil.
Bunlar, yabancı birliklerdi. İskitler’den başlarsak; Attaleiates, haklarında iki defa
bahsetmiştir: Türkler Diogenes’in kampının dışında kamp yapan İskitler’e bir gece
saldırdığında, onlar kendilerini korumak için kamp alanına girdi ki bu durumda onlar Türklere
benzedikleri için bir kargaşaya neden oldu ve ikinci kez, onların arasından bir kısım Türklerin
tarafına geçtiğinde bahsetmiştir68 -buna karşılık, kalanlar Basileus’a olan bağlılıklarını, bizzat
Attaleiates aracılığıyla, tazelemiş ve savaşa sadık kalmıştır69. Skylitzes ve Zonaras, daha
doğru biçimde, Oğuzlardan bahseder70, zira Peçenekler çoktan Ahlat’a gitmiştir71. Bu grup,
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
M. ATT. s. 149: “στρατιωτιχὸν τὸ ἔχχριτόν τε χαί δυσμαχώτατον.” SKYLITZES, Continue, s. 145: MATTHIEU
D’EDESSE, ed. Dulaurier, Paris 1879, s. 168, ona 30.000 adam veriyor, İbnü’l-Esir’e göre 20.000, Cl. CAHEN.
Mantzikert... s. 630.
M. ATT. s. 155.
Cf. Cl. CAHEN, Mantzikert... s. 630: İmadüddin bir Rus birliğinden bahseder. Diogenes’in ordusundaki Rus
varlığı özellikle J. Shephard tarafından anlatıldı, Byzantinorussica, REB, XXXIII, 1975, s. 219.
M. ATT. s. 158. her zaman olduğu gibi devamında SKYLITZES, Continue, s. 147.
Karşılaştırınız. Cl. CAHEN, Mantzikert. s. 630 ve J. SHEPARD. A.g.e. cit. s. 219.
BRYENNIOS, s. 109 ve Cl. CAHEN. Mantzikert... s. 631, not 1, Sultan’ın Tarkhaneiotes’le karşılaşamadığına
dikkat çeker.
Ne BRYENNIOS, ne Urfalı Mateos, ne de Müslüman müellifler bu bölümden bahseder: Bkz. Cl. CAHEN,
Mantzikert... s. 633.
M. ATT… s. 156-7 ve s. 159. BRYENNIOS bu gerçeklerden bahsetmez.
SKYLITZES Continue, s. 147. “τὸ ἐχ τῶν συνόντων Σχυθῶν, τῶν Οὔζων φημί.”
M. ATT. s. 148.
Tarih Dergisi - Turkish Journal of History, 72 (2020)
215
Mantzikert: Askeri Bir Başarısızlık mı?
İmparatorluk içerisine yerleşmiş çok sayıdaki etnik gruptan bir tanesidir72, tıpkı Bulgarlar
ve Vlahlar gibi... ve onlar, σύμμαχοι gibi dövüşürler. Onların sayısı şüphesiz ki fazladır,
değerlendirmek mümkün değildir: Zonaras yalnızca πλῆθος’dan bahseder73.
Ermeniler piyade birliğinin önemli bir kısmını oluşturuyordu ki Basileus, onlar sayesinde
Malazgirt’i ele geçirecekti74 ve onlar üzerinde savaş için büyük umutlar besliyordu75. Bu
Ermeniler nereden geliyordu? Basileus’un zaman zaman konakladığı Sivas Bölgesi’nden
veya birliklerinden daha önce birçok kez bahsedilen Erzurum’dan veya belki de, Basilakes
tarafından Suriye ve Ermenistan’dan getirilmişlerdi76.
Bulgarların varlığı77, Batı birliklerinin mevcudiyetiyle açıklanabilir.
Böylece Bizans, uzun yıllar Küçük Asya’da kalan Bryennios tarafından kumanda edilen
batılı tagmalar tarafından78, doğulu tagmalar ki onların içerisinden yalnızca Kapadokya
tagmasından açıkça bahsedilmiştir79 ve de Andronikos Dukas’ın emrine verilmiş Arkhon
tagması ile elit birliği80 tarafından temsil edilmiştir.
Bu ordunun, paralı askerler Ahlat’ta olduğu için onlar hariç olmak üzere (Hetairie askerleri
hariç) sırf Bizanslılardan -şüphesiz en kalabalık grup- ve müttefiklerinden oluşması kayda
değerdir81. Dolayısıyla, asker alımı düşündüğümüz kadar heterojen değildi82. Basileus’un
savaş günü elindeki toplam birlik mevcudunu tahmin etmek güç. Bize sayıları veren tek
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
M. ATT. s. 87, kendisi, X. Konstantinos döneminde İmparatorluk içerisine Oğuzların yerleştirilmesinden
detaylı olarak bahseder - bu onun tarihinde kesin terimini kullandığı tek zamandır.- Onlar Makedonya’ya
yerleştirildiler ve σύμμαχοι, kaldılar, aynı şartlar altında yerleştirilen komşuları Peçenekler gibi o zamana
kadar Romalılarla müttefik oldular.
ZONARAS, s. 699. Oğuzların “τι σύνταγμα” diye bir şeyinden bahseder ki onlar Türklere geçmiştir.
MATTHIEU D’EDESSE, s. 169 o sol kanadın Peçeneklerden sağ kanadın ise İskitler’den oluştuğunu ve
onların savaşta ihanet ettiğini söyler ama onun şahitliği, her zaman olduğu gibi, reddedilir.
M. ATT. s. 151.
ARISTAKES, s. 126.
BRYENNIOS s. 107 ve ARISTAKES s. 126, orada şüphesiz Ermeni birlikler içerisinde Basilakes’in grubunu
bilmek gerekir ki onlara Diogenes önce kızmış fakat sonrasında onların cesaretini ve değerini anlamıştır.
MATTHIEU D’EDESSE, s. 166.
M. ATT. s. 122.
Fakat MATTHIEU D’EDESSE, (s. 161) Bitinya’dan, Kapadokya’dan, Kilikya’dan (Ermeniler?), Antakya’dan,
Trabzon’dan gelen birliklerden bahseder.
BRYENNIOS, s. 115. Andronikos Dukas’ın elinde de hetairiesler vardı ki onların askere alınışı kesin olarak
bilinmiyor: Elit, Rum veya yabancı -en muhtemel- unsurlar. Bkz. Helene Ahrweiler, “9-10. yüzyıl Bizans
İmparatorluğu Üzerine Araştırmalar”, le Bulletin de Corresondance Hellenique, t. 84 (1960), s. 27.
SKYLITZES Continue, s. 144: Tarkhaneiotes yardıma gidecek “Οὔζοις, χαί τοῖς Φράγγοις χαί παντί τῷ
μισθοφοριχῷ.” Böylece SKYLITZES Zeyli’nden paralı askerler tarafından, İmparatorluk sınırları dışından
toplanmış tüm askerler anlaşılır; stratiotes ve σύμμαχοι’lerin aksine. Bizanslılar, Ahlat’a gönderilen paralı
askerlerin, ordunun elit kısmını oluşturduğunu düşünüyor: SKYLITZES Contniue, s. 144; M. ATT... s. 149;
PSELLOS, II. s. 162.
Bkz. K. AMANTOS. Σχέσεις Έλλὴνων χαὶ Τούρχων, Atina 1955, I, s. 30 veya A. N. Diomidis, βυζαντιναί
μελέται, Atina, 1942, III, s. 204.
216
Tarih Dergisi - Turkish Journal of History, 72 (2020)
Jean-Claude Cheynet, Murat Keçiş
kaynak olan Müslüman kaynaklar güvenilir değildir, zira onların müellifleri düşman
ordusunun mevcudu hakkında tam bilgiye sahip olamadılar. Bizim bulduğumuz bir olgu
hakkında ısrarcılar: Bizans ordu mevcudunda savaştan önceki kesinti. Onların bir tanesine
göre, Diogenes 300.000 yerine yalnızca 100.000 askere sahipti83. Biliyoruz ki, Bryennios
batı tagması ile sol kanadı, yani tüm ordunun neredeyse dörtte birini oluşturuyordu. Bu
sol kanadın mevcudu 15.000 olarak tahmin edilebilir ki bu bildiğimiz kadarıyla, 1077’de
VII. Mikhael’e tüm batıyı arkasında sürükleyerek isyan eden Bryennios’un elindeki asker
mevcuduyla aynıydı84. Bu durum, Diogenes’e, seferin başındaki 100.000 kişi üstünden,
Malazgirt’te mevcut 60.000 kişilik bir ordu veriyordu85. Bu tahmin, konjonktürle ilgili olsa
da, bu ordunun 11. yüzyılda toplanmış en kalabalık ordu olduğu86 ve Diogenes’in Malazgirt’te
sayısal üstünlüğe sahip olduğu sonucuna varılmasını sağlıyor ki bu da Sultan’ın yersiz
olmayan korkusunu ve Basileus’un savaşta yine de her şeyi riske etme kararını açıklıyor.
Bu ordunun savaştan önceki, Bryennios ve Basilakes’in karıştığı hadiselerde verdiği
kayıplar ve Oğuzlardan kaynaklı kayıpları nelerdi? İlk olarak, Bryennios ve Attaleiates
çelişkili anlatımlar sunar, ama Bryennios’un büyükbabasına, tersinden ziyade Basilakes’i o
kurtarmış gibi göstererek önemli bir pay biçtiğinden şüphelenilebilir87: Zaten olay her şeye
rağmen çok sınırlıydı88, Basilakes’in tutsak edilmesi kendi kişisel hatasından kaynaklanıyordu.
Kamp dışında yerleşmiş Oğuzlar ve paralı askerlere yönelik gece saldırısı, birazcık maddi
sonuç yarattı -ama daha önemli etki ordunun morali üzerinde oldu-, çünkü Oğuzlar, Türklerin
kampa girmeye yönelik herhangi bir cesareti ya da kabiliyeti yokken, kampa döndü89.
Yani, 26 Ağustos’tan öncesinin hiçbir önemi yok. Savaşın başlaması geç oldu, zira
günün ilk kısmında Türkler savaşmak için istek göstermedi; yani Basileus ilerledi ve hava
karardıktan sonra geri dönüşten korkarak birliksiz kaldığını bildiği kampa geri dönüş
83
84
85
86
87
88
89
Tahminler: İbnü’l-Esir’e göre 200.000, İmadüddin ve el-Fariki’ye göre 300.000; Sıbt’a göre 400.000. Bkz. R.
Grousses, Histoire de l’Armenie, Paris 1973, s. 625 ve Cl. CAHEN, Mantzikert, s. 631.
K. AMANTOS, a.g.e., s. 30 bu tahmine nasıl ulaşıldığını belirtmeden, aynı sayıyı veriyor.
ANNE COMNENE. l. s. 20, BRYENNIOS, VII. Mikhael’i savunan Aleksios Komnenos karşısında, 5.000
kişiye yükseltilmiş bir sağ kanada, 3.000 kişilik sol kanada, tahmin edilemeyen, fakat kanatlardan daha az
olamayan, 5.000-7.000 kişilik bir merkeze sahipti. Bu 15.000 kişi içerisinden, hetairie ve arkhonlardan oluşan
bir kısmı atmak gerekir, ki bunlar Malazgirt’te Andronikos Dukas emrindeydi: Fakat 1071’deki seferin daha
komple olduğunu, sol kanat için 15.000 kişi civarı bir sayıyı koruyacağımızı ifade edelim.
Yerel harekâtların çoğu birkaç bin kişiyle, İmparatorluk içerisindeki seferler ise birkaç on binle yürütüldü:
fakat Bizanslı yazarlar, düşmanın sayısını gönüllü olarak verse de, büyük harekâtlardaki Bizans mevcudunu
açıklamaya isteksizdirler. Aleksios Komnenos’un elinde, BRYENNIOS veya Basilakes karşısında, net bir
sayısal üstünlük yoktu, ordusu 15.000-20.000 kişiden oluşuyordu, ANNE COMNENE, I, s. 20.
Onun anlatımında BRYENNIOS ile ilgili olan bölüm, savaşın kendisiyle eşit miktarda yer alır.
M. ATT. s. 154. “χατ ὀλίγους γάρ ἀλλήλοις συνέπιπτον”. Türklerin sakinleşmesi için, Basilakes’in Erzurum’dan
küçük bir birlikle çıkması yeterlidir. BRYENNIOS burada birçok Türk ve Romalının öldürüldüğünü söyler,
lakin BRYENNIOS’un 115. sayfasında yer alan bilgileri dikkate almamalıyız, çünkü kendisinin de söylediği
gibi, BRYENNIOS birliklerinin büyük kısmını zayiatsız geri getirmiştir.
M. ATT. s. 156.
Tarih Dergisi - Turkish Journal of History, 72 (2020)
217
Mantzikert: Askeri Bir Başarısızlık mı?
emri verdi ve savaşın belirleyici kararını verdi. Attaleiates’e göre90, Andronikos Dukas,
Diogenes’in tüm ordusunu panikleterek ihanet etti, çünkü bu olmadan durabilirlerdi.
Bryennios’a göre, Bizanslıların çevresini kuşatan Türkler onlara her taraftan saldırdı;
Alyates’in emrindeki sağ kanadın, sonra Andronikos Dukas’ın emrindeki ihtiyat
kuvvetlerinin ve en sonunda da Bryennios’un emrindeki sol kanadın kaçmasına neden oldu.
Bryennios, torunuyla evli olduğu Andronikos’un ve Alyates’ten önceki son pes eden olan
kendi büyükbabasının suçsuzluğunu kanıtlamaya çalıştı. Attaleiates’in anlatımı daha olasıdır.
Şüphesiz, Bryennios’un belirttiği gibi, Türkler, kendi savaş taktikleri gereği, Basileus’un
ilerlemesine izin vermişti, ama bu kuşatma birleşik bir ordu karşısında sonuçsuz kaldı,
çünkü bu durumda Türk okları pek etkili olamadı91. Dahası, Diogenes gibi tecrübeli bir
komutan92 bu savaş taktiğini bilmiyor olamazdı, çünkü bunu batıda Peçenekler karşısında
da görmüştü. Fakat Dukas’ın hareketi, Diogenes’in elinde en tecrübesiz, yani paniklemeye
en müsait olanların93 olmasıyla birleşince, Türklere bir karşı atak şansı verdi.
İhtiyat kuvvetleri, Basileus’un çabaları sonucu Türkleri, hala tutulabildiği sırada, savaş
hattını merkezde tutabilmek için beklenmedik biçimde savaş alanını terk ederek fazla zayiata
maruz kalmadılar. Dukas, Romanos’un azline katılmak için, şüphe çekmeden İstanbul’a gitti.
Bryennios’un birliklerinin akıbeti bilinmiyor, ama kendisi esir düşmekten kurtuldu ve batı
birlikleri takip eden yılda Balkanlar’da Slavlar ve Peçenekler’e karşı savaşabildi ki bu da
onların yeterince kalabalık, eğitimli ve tecrübeli oldukları anlamına gelir.
Peki ya savaşın yükünü en çok çeken askerler? Yani, Alyates’in komutası altındaki
askerler ve bizzat İmparatorun emrindekiler: Küçük Asya birlikleri, özellikle de Kapadokya
ve şüphesiz elit tagması, mesela Scholes gibi, İmparator’un etrafındaki Stratelates’ler94.
Attaleiates, Basileus’un akıbetini soruşturduğunda, ne o sırada düzenli biçimde geri çekilen
Kapadokyalılar, ne de İmparatorluk atlıları (daha önceden bahsedilen tagmalar mı?) onu kesin
90
91
92
93
94
M. ATT. s. 161.
Diğerleri arasından bir örnek, Comnene, III, s. 204-5. Aleksios Komnenos Türklere karşı seferden dönerken,
ordusunun Türkler tarafından kuşatıldığını gördü, fakat Aleksios’un ordusunun düzenini bozamayan Türkler,
Roma ordusunu dağıtmaya muktedir değildi. Bu yüzden, Türk atlılarının karşı konulmaz üstünlüğü fikri
ile onların okçuluk sırasındaki hareketliliği ve hızı ortaya konulmalı. Cf. bu konuda W. E. KAEGI, “The
Contribution of the Archery to the Turkish Conquest of Anatola”, Speculum, XXXIX 1964 s. 96-108. Eğer
Bizanslılar ve Frenkler tarafından Türklere karşı Küçük Asya’da yapılan savaşlar beraber düşünüldüğünde,
Türklerin sık sık altta kaldığını, hatta Malazgirt’te bile atları öldürülen Cuiras atlılarını yenemediklerini
görürüz: Aslında Diogenes ve ekibi uzun süre direndi, fakat kuşatıldığı için pes etmek zorunda kaldı. Sonunda,
Basileus herhangi bir zararla sonuçlanmadan, bu şekilde bir çıkış gerçekleştirmişti.
Cf. Gesta Roberti... s. 164, 32’ye doğru: Diogenes, ihtiyatlı olarak nitelendirilir. M.ATT. s. 114 Diogenes’i,
Hierapolis’te yenilen Arap atlıları kaçarken takip edecek cesarete sahip olmadığı için, fazla ihtiyatlı olmakla
suçluyor.
M. ATT. s. 112-113. Halep Emiri tarafından Hierapolis önlerinde saldırıya uğradığı ve kuşatıldığı benzer bir
durumda Diogenes, korkmuş birliklerinin düzenini sağlamıştı.
Hierapolis kuşatması sırasında, Diogenes’in yakınında özellikle bu birlikler vardı: cf. M. ATT. s. 112 ve
SKYLITZES Continue, s. 129.
218
Tarih Dergisi - Turkish Journal of History, 72 (2020)
Jean-Claude Cheynet, Murat Keçiş
biçimde bilgilendiremediler95. Attaleiates’in anlatımındaki; Türklerden kaçan Romalıların
kampa doğru geri çekilmeleri, Türkler tarafından tamamlanan kuşatmanın geç geldiğini ve
ordunun küçük bir kısmını kapsadığını kanıtlıyor.
Elimizdeki kanıtlar, Küçük Asya birliklerinin büyük ölçüde yok olmaktan veya esir
düşmekten; Sultan tarafından bırakılan Diogenes’in gücü geri almayı, Tokat’a ilerlemeyi
ve Küçük Asya birliklerinin (özellikle Kapadokya) ve onların komutanı proedros Alyates’in
-dolayısıyla o da Malazgirt’ten kaçmıştı- desteğini istediği ölçüde kurtulduğunu gösteriyor96.
Kısa bir süre sonra, ilk yenilgisini almasının ardından, Attaleiates, Diogenes’in, bu kadar
kalabalık bir orduyla İstanbul’a yürümek yerine Kilikya’ya sığınarak bir hata yaptığını
değerlendiriyor97.
En şaşırtıcı olan şey, Diogenes’in öncelikli rakibi olan Konstantinos Dukas’ın askerlerinin
de, çoğunlukla Küçük Asya kaynaklı olmasıdır. Konstantinos, İstanbul’da bulabildiği bütün
birliklerle gitti ve elinde Küçük Asya şehirlerinden asker toplama belgesi olması sayesinde,
büyük bir orduya etsin diye, Tokat’a doğru giderek asker topladı98. O, kendisine Alyates’in
Frenklerin katılmasını sağlamış olan Krispinos’un desteğini alamadı ki onun kampı da
Tokat’ta kuruluydu99 ve elinde hiç batılı birliği yoktu100. Yani, 1071 sonbaharında ve 1072’de,
Küçük Asya’da, iki düşman kampın birbirini öldürmesine yetecek büyüklükte asker bolluğu
vardı.
Savaşın içinde en yoğun bulunmuş grupların hayatta kalışının nedenlerinden biri, takip
şartlarında aranmalıdır101. Takip, geç bir saatte yaşandı; asıl savaş erken başlamadığından102,
takip uzun süreli olamadı ve gece kaçanlara yardımcı oldu103. Kampın ve zenginliklerinin
yağmalanması, Sultan’ın birliklerinin bir kısmının dikkatini askeri operasyonlardan ayırdı104.
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
M. ATT. s. 162: τῶν συν αὐτῷ (basileus) Καππαδοχῶν πολλοὶ χατὰ μοίρας τινὰς ἑχεῖσε άποφοιτᾶν… s. 162163, τῶν βασιλιχῶν ἴππων πολλοὶ μετἀ τῶν ἴππων ἐπαναστρἐφοντες μὴ ίδεῖν τὸν βασιλέα…
M. ATT. s. 170. πολλοὺς τῶν Καππαδοχῶν.
M. ATT. s. 172. μετὰ τοσούτου πλήθους.
M. ATT. s. 170. ὄς (Konstantinos Dukas) ἄλλους τῶν ἐπαρχιῶν συλλεξάμενος άδράν τινα δύναμιν ἕδοξε
συναγηοχέναι. BRYENNIOS, s. 127. “πλῆθος αὐτῷ συνερρυηχότος στρατηγιχῆς φάλαγγος.”
M. ATT. s. 171. Birçok Frenk’in Küçük Asya’daki varlığı normal, çünkü Roussel ile birlikte onların Türklerle
bütün savaşlardan kaçındığını gördük.
M. ATT. s. 173. Onlar Diogenes ile savaşmamaya kararlıydı.
Savaşta en ağır kayıplar, savaş sırasında değil, takip sırasında verilir ki bu, tek başına, bir ordunun yok oluşuna
sebep olabilir. Böylece, M. ATT. s. 114-115 Hierapolis önündeki savaşta Halep Emiri karşısında tamamen galip
durumdaki Diogenes’in, takibi durdurup kesin zaferi engellemesine hayıflanmaktadır.
M. ATT. s. 129: Bu durum, Diogenes tarafından Kapadokya’da yenildiklerinde Türklerin işine gelmişti, ve
gece sayesinde kaçabilmişlerdi.
M. ATT. s. 161 ve SKYLITZES Continue s. 148.
Bütün tarihçiler bu konu hakkında hemfikirdir: BRYENNIOS, s. 119. Müslüman müellifler Sultan’ın
askerlerinin her şeyi kendileriyle beraber götüremediğini doğrulamaktadır; Bkz. CAHEN. Mantzikert.... s.
635. Guillaume d’Appulie, Gesta Roberti... III. 33-49’a doğru, Bu yağma, İmparatorun askerlerinin kaçışını
sağlamak için kullandığı bilinçli bir stratejidir.
Tarih Dergisi - Turkish Journal of History, 72 (2020)
219
Mantzikert: Askeri Bir Başarısızlık mı?
Sonunda, Romalılar Malazgirt Kalesi’ne sığınmayı başardı ki Diogenes oranın mülkiyetinin
ve savaştan önce Türklerin eline geçmemesinin teminine özel önem göstermişti. Bu askerler,
kendilerini ancak Diogenes’in özgürlüğünün ardından kurtarabildiler105.
Savaş sırasında maruz kalınan kayıpları gösteren son gösterge, Attaleiates’in bize
sağladığı, öldürülen veya esir alınan ünlü şahsiyetleri gösteren liste106. O yalnızca üç üst
düzey isimden bahsetmiş: Ί ἐπί τῶν δεήσεων, Leon, öldürülen protosekreter ve magistros
Eustraitos Choirosphaktes ve esir edilen Basil Maleses. Bunlar, askeri fonksiyonu olmayan
sivil yetkililerdi. Attaleiates’in de içinde bulunduğu imparatorluk mahkemesinin geri kalanı,
Trabzon’da gemi kiralama haricine bir problemle karşılaşmamış gibi görünüyor. Ermeni
Khadab107 ve daha önceki olayda esir düştüğünü gördüğümüz Basilakes haricinde, herhangi
bir üst düzey komutanın ortadan kaybolduğuna dair bir bilgimiz yok108. Esir düşenlerden
bazıları Romalılarla aynı zamanda, diğerleriyse bir ya da iki yıl sonra, serbest bırakıldı109.
Böylece, Bizans ordusunun Malazgirt’te verdiği zayiatı tam olarak tahmin edemiyoruz.
Fakat ordusunun yarısının neredeyse hiç savaşa katılmadığı ve kalanların da büyük bölümünün
kaçabildiği göz önünde bulundurulduğunda, birliklerin en fazla çeyreği öldürüldü veya esir
edildi -ki bu göz ardı edilebilir bir sayı değildir- fakat daha sonrasında esirlerin serbest
bırakıldığı da unutulmamalı, çünkü bu kesin kayıp oranını %10, hatta sefer için toplanan tüm
orduyu düşündüğümüzde %5 yapar. En fazla kayıp veren birlikler, Ermeni piyadeler -çünkü
atlılar kadar hızlı olamadılar- ve İmparatora en yakın olan tagmataydı110.
Dolayısıyla, Diogenes’in ordusu yok edilmekten ziyade dağıtıldı ki bu da Sultan
tarafından gösterilen itidali açıklar111.
Malazgirt yenilgisinde ortadan kaybolanların listesiyle, Dyracchion Savaşı’ndaki
kayıpların karşılaştırılması, aydınlatıcıdır. Orada da, büyük bir ordu toplamaya yönelik
105 M. ATT. s. 166.
106 M. ATT. s. 167.
107 Karşılaştırınız: Cl. CAHEN. Mantzikert... s. 631. Müslüman müellifler, birçok Patrices’in yakalandığından
bahseder. Fakat bu unvan artık, üst düzey askeri sorumluların değildir: BRYENNIOS, Basilakes magistroi idi,
Alyates proedros idi. Bu, Diogenes’in ordusunun 5000 Exarques, 30 büyük kişi, Dükler, Kont ve Patriciesler
içermesi gibi, kalıplaşmış bir ifadedir.
108 Karşılaştırınız: MATTHIEU D’EDESSE, s. 169. bundan bahseden tek kişi.
109 Basilakes VII. Mikhael döneminde batıda görevdeydi ve Basile Malases Roussel de Bailleul’a katıldı.
110 Malazgirt’ten sonra Stratelatailer tagmasıyla ilgili daha fazla bahsedilmemiş. Fakat öncesinde, tek bir
bahsedilme biliyoruz, cf. supra. s. 25. not 96. Böylece, onun yok oluşu kesin değildir. Aynı kanıya Scholes
tagmasıyla ilgili de varabiliriz, 1072 haricinde, Andronikos Dukas Scholes’in Domestik’i idi, fakat bu unvanın
tagmanın efektif komutasını beraberinde getirdiği söylenemez. Cf. BRYENNIOS, s. 133-135.
ennios, s. 133-135.
111 Cl. CAHEN. Mantzikert... s. 637, tüm Müslüman ve Hristiyan kaynakların Sultan Alp Arslan’ın cömertliği
üzerine yorumlarını ve Sultan’ın Müslüman ve Hristiyanlara ait iki ebedi İmparatorluk fikrini koruduğunu
belirtir. Eğer Sultan, Bizans’ı değişmez olarak gördüyse, bunu Malazgirt gününde görmüştür, çünkü bütün
beklentilere karşın kazandığı zafer, Bizans güçlerini kesin biçimde zayıflatmadı.
220
Tarih Dergisi - Turkish Journal of History, 72 (2020)
Jean-Claude Cheynet, Murat Keçiş
askeri çaba vardı ve İmparator Aleksios orduya Normanlar karşısında bizzat komuta
ediyordu. Orada, kayıplar, yalnızca komutanları Nampites’in kaçmasıyla, ama Varangların
tamamen öldürülmesiyle sonuçlandı; sonra Robert Guiscard Bizans falanksına saldırınca,
onu parçalara ayırdı. Ve savaşta, X. Konstantinos Dukas’ın oğlu Konstantinos, Nikephoros
Synadenos, Nikephoros Paleologos, Zacharias, Aspietes ve Komnene belirtmekten kaçındığı
diğerleri öldü112. Apulieli Guillaume’a göre, yalnızca Bizans birlikleri 5.000 kişi kaybetmiştir
ki bu sayıya Türk müttefiklerinin kayıpları113 ve esir alınan askerler dâhil değildir. Askeri
olarak bakıldığında, Aleksios’un elindeki birliklerin sayısına oranla, bu savaş Malazgirt
Savaşı’ndan çok daha yıkıcıdır.
Malazgirt Savaşı, Diogenes karşıtları için, onu tahttan indirmek üzere son şansı temsil
eder. Andronikos Dukas Malazgirt’ten kaçış sinyali verdiğinde, kesinlikle İmparator’a ihanet
ediyormuş hissini değil, tersine, Dukas ailesinin, gaspçı Diogenes tarafından tehdit edilen
meşru haklarını savunduğu hissini taşıyordu114. Bu hareketinin, bütün Küçük Asya’nın
Türklerin eline geçmesine yol açacağını düşünmüyordu, çünkü bu askeri hareketinin ödülü
olarak, kendisine Milet bölgesinde geniş alanlar verilmesini tercih etti115.
Yani, Malazgirt Savaşı bir askeri felaket değildi, zira savaş, İmparatorluk ve düşmanları
arasındaki güç dengesini derin biçimde değiştirmedi ve Diogenes’in özgürlüğünün
akabindeki iç savaş kesinlikle daha ölümcüldü. İç savaş, Bizans topraklarında gerçekleşti
ve Diogenes’in askerleri iki sefer, çok ciddi kayıplar vererek yenildiler: Tokat’ta, sırf Küçük
Asyalı Bizanslılardan oluşan ordu pahasına ve Kilikya’da116, Bizanslı ve Ermeni askerler
pahasına. Bizanslıların kendileri, bu iç savaşı Malazgirt Savaşı kadar zararlı kabul ederler.
Bryennios ve Psellos, bu fırtına (Malazgirt) henüz dinmeden, bir başka gürültülü fırtınanın
koptuğunu ki bunun da Diogenes’in kurtuluşu olduğunu söyler117.
112 ANNE COMNENE, I. s. 161; ZONARAS s. 735 tarafından onaylanıyor.
113 Gesta Roberti, s. 226.
114 Diğer örneklerde, iç çekişmeler düşman karşısında savaş alanında çözüldü. Mesela, 22 Haziran 813’te doğu
ordusunun komutanı Ermeni Leo’nun İmparator I. Mikhael Rangabe’yi desteklemeyi bırakması, Bizans’ın
çok ağır yenilgisine sebep oldu; aynı Leon üç hafta sonra İmparatoru tahttan indirdi: cf. Theophane Continue,
ed. Bonn. s. 15. Daha kapsamsız bir başka örnek: Malazgirt’ten iki yıl sonra, Sezar Ioannes Dukas’ın geri
kuvvetlerinin sol kanadını komuta eden N.Botaniates, Sezar ile anlaşmazlığını göstermek için, savaşın kritik
bir anında savaş alanını terk etti. Cf. BRYENNIOS, s. 171.
115 MIKLOSICH-MULLER, Acta et diplomata graeca meddi aevi, Vienne 1860-1890, VI. s. 1-2.
116 M. ATT. s. 170. Tokat’ta Diogenes ile birlikte gelen birçok Latin, Krispinos ile savaştan önce gitti; dolayısıyla
ölen askerler Bizanslıydı. Bkz. BRYENNIOS. s. 127: İki taraftan birçok kişi cesurca savaşarak öldü. Bkz.
PSELLOS. s. 167. Kilikya’da da önemli kayıplar oldu. Krispinos’un görevi, Chatatourios’un atlılarının yerini
kaybetmesine ve piyadelerinin dağılmasına, ikisinden de çok sayıda ölü ve esir verilmesine sebep oldu. Bkz.
PSELLOS. II. s. 170
117 Diogenes’in Sultan tarafından serbest bırakılmasını felaket olarak niteleyen görüş, Dukas taraftarlarının yaşadığı
memnuniyetsizliğin yoğunluğunu gösterir, çünkü onlar Diogenes’den Malazgirt’te tamamen kurtulduklarını
düşünüyorlardı ve Sultan’ın merhametini öngöremediler. Onların mantığı yalnızca iç politika hesaplarını göz
önünde bulunduruyor, dış politika ilişkilerini ise hesaba katmıyordu, zira bu açıdan, Diogenes’in özgürlüğü
tatmin edici bir haber olarak görülebilirdi.
Tarih Dergisi - Turkish Journal of History, 72 (2020)
221
Mantzikert: Askeri Bir Başarısızlık mı?
Savaşın askeri öneminin azalmış olması, diğer alanlar üzerinde derin etkilere sahip bir
olay olarak kalmasını engellemez: Politik açıdan; İmparatorluk içinde 10 yıl sürecek bir iç
savaşın başlaması; ekonomik açıdan, seferin çok yüksek maliyeti ve kamp alanın düşmanlar
için verimli bir yer olması ve VII. Mikhael’in hükümranlığı döneminde yaşanan finansal
sorunların sebeplerinden biri olması ve son olarak, psikolojik açıdan, bir İmparatorun
Müslümanlar tarafından ilk defa esir edilmiş olması. Sultan, Diogenes’e karşı gösterdiği
bütün iyi duygulara rağmen; Müslüman İmparatorun Hıristiyan’a üstünlüğünü göstermek
için, Basileus’tan birçok kez halkın önünde kendisini eğilerek selamlamasını istemiştir118.
Malazgirt Savaşı, ağır sonuçlarına rağmen, Küçük Asya’nın Türklerin eline geçmesini
açıklayamaz. Bizans ordusu önceden daha ağır yenilgilere uğramıştı, başka yenilgilere de
uğradı fakat İmparatorluk çökmedi. Küçük Asya’nın kaybedilmesi konusunda Diogenes,
günah keçisi olmuştur. O suçlandıkça, haleflerinin sorumluluğu kalkmaktadır. Bu yaklaşım,
Psellos gibi bir muhalifte belirgindir ve bu anlaşılabilir; fakat aynı yaklaşım Komnenos
döneminin resmi pozisyonunu ifade eden, Bryennios’da da bulunabilir, zira buradaki
problem, I. Aleksios’un Küçük Asya’daki sorumluluğunu saklamaktır119.
Selçukluların Küçük Asya’ya yerleşim süreciyle ilgili Müslüman tarihçilerin, İmparatorun
bizzat aldığı bu yenilgiden başka bir açıklaması yok. Aksi takdirde, Malazgirt’i takip eden
ve Türk gücünün Roma’da yerleşmesine ve sağlamlaşmasına imkân sağlayan çeyrek
asırda120, Türklerin Bizanslılara üstünlük sağladığı bir başka dikkat çekici ve şanlı savaştan
bahsedemezlerdi, çünkü Türkler köylere yavaş yavaş sızdılar ve şehirler onlara bizzat
Bizanslıların kendileri tarafından açıldı121.
118 M. Attaleiates, İmparatoru düşmanın ellerine bırakılmış görmenin utancında, yenilginin utancından daha çok
ısrar ediyor.
119 Anna Komnena, Çaka Bey’e karşı yapılan seferlerin öncesinde, Küçük Asya ile ilgili neredeyse hiçbir şey
söylemiyor.
120 Burada, I. Aleksios’un 1081’de gelişinin, İmparatorluğun Küçük Asya’daki gücünün düşüşünü durduramadığını
belirtmek gerekiyor.
121 Cf. Revoltes de Nicephore Botaniates et Nicephore Melissenos.
222
Tarih Dergisi - Turkish Journal of History, 72 (2020)
Jean-Claude Cheynet, Murat Keçiş
Malazgirt Savaşı Sırasında Bahsedilen Kişilerin Prosopografisinin
Unsurları
Theodὸros Alyates122. Malazgirt’te sağ kanadı komuta eden, Kapadokyalı büyük askeri
değer. Daha önceki kariyerini bilmiyoruz. Malazgirt’ten sonra Diogenes’in kurtuluşuna
destek veren Kapadokyalı birliklere komuta etti, fakat Tokat önünde yenildi, yakalandı ve
gözlerine mil çekildi (kör edildi.)123 Ailesinin diğer üyeleri bilinmektedir124.
Nicophoros Basilakes. Ermeni kökenlidir125. Tarihte, Malazgirt Savaşı arifesinde
Erzurum’un δούξ [douks] ve magistrosu olarak yer alır fakat öncesinde uzun bir askeri kariyere
sahiptir; o, onurlu bir magistrostu, o, zamanın en önemli generallerine verilen ödüllerden
bir tanesine sahipti ve cesaretiyle nam salmıştı. Malazgirt’te Erzurum bölgesinin askerlerine
komuta etti ve heyecanlı geri çekiliş sırasında Türkler tarafından yakalandı. Sultan tarafından
serbest bırakılmasının ardından, hiyerarşideki yükselişine devam etti. Paflagonya’nın
komutanlığına geldi126, VII. Mikhael yönetiminde proedros, sonra da protoproèdre oldu.
VII. Mikhael tarafından Dyracchion Dükü olarak Nikephoros Bryennios’un yerini almak
üzere aday gösterildi127 fakat o, VII. Mikhael ve halefi III. Nikephoros’a karşı isyan etti.
Aleksios Komnenos tarafından, III. Nikephoros adına, mağlup edildi, yakalandı ve gözlerine
mil çekildi.
Nikephoros Bryennios. Bryennios’un oğlu, VII. Mikhael’e isyan etti, ondan ilk defa
Malazgirt Savaşı ile ilgili bahsedilmiştir, fakat onun Magistrelik onuru ve tüm Batının
Düklüğü görevi128 çok güçlü bir askeri tecrübeye işaret eder. Malazgirt’in ardından, VII.
Mikhael tarafından Bulgaristan Dükü129 ve sonra Dyracchion Dükü olarak atandı130. Buna
karşın kardeşi Ioannes’in desteğiyle birlikte, VII. Mikhael ve III. Nikephoros’a karşı isyan
etti, yenildi ve gözlerine mil çekildi. İmparator I. Aleksios Komnenos’un sözü dinlenen bir
122 İsim, ZONARAS, s. 705 tarafından verildi.
123 BRYENNIOS, s. 127 ve M. ATT. s. 170-172; ZONARAS, s. 705.
124 Diğerleri arasında, Anthes Alyates, ki Bardas Skleris II.Basileios’a karşı isyan ettiğinde onun destekçisidir.
Bkz. SKYLITZES. ed. J. Thurn. Berlin. 1973. s. 315 ve 318. Alyates’lerin biri Aleksios Komnenos döneminde,
Bohemond’un askerleriyle savaşırken öldürülmüştür. Bkz. ANNE COMNENE. III. s. 105. Sonra, bir Ioannes
Alyates, Sebastos, 12. yüzyılın sonunda yaşadı, sigilografi aracılığıyla bilinmektedir. V. Laurent, Bulles
Metriques. nº 570, 701, 713.
125 MATTHIEU D’EDESSE, s. 169.
126 BRYENNIOS, s. 217.
127 Basilakes’in askeri kariyerindeki değişimi, onun sakladığı damgaları sayesinde takip edebiliyoruz. Cf. Zacos.
nº 2691: Basilakes magistre, vestarque ve dük (Diogenes yönetiminde) idi; nº 2692, prodre ve Paflagonya
Dükü idi; nº 2692, protopoedre ve VII. Mikhael yönetiminde Dyracchion Dükü idi. Ailesinin üyelerinden
Manuel Basilakes biliniyor, onun yeğeni veya erkek kardeşi idi: cf. BRYENNIOS. s. 293. ve I. Aleksios’a karşı
komploda bulunan Georges Basilakes: Bkz. ANNE COMNENE. III. s. 69 ve Manuel Komnenos yönetimindeki
bir Nikephoros Basilakes: Bkz. Kinnamos, Bonn, 1836, s. 176-177.
128 BRYENNIOS, s. 107
129 BRYENNIOS, s. 212.
130 BRYENNIOS, s. 212; ZONARAS, s. 715; M. ATT. s. 242.
Tarih Dergisi - Turkish Journal of History, 72 (2020)
223
Mantzikert: Askeri Bir Başarısızlık mı?
danışmanı olarak devam etti ki İmparatorun kızı Anna, Nikephoros Bryennios’un torunu ile
evliydi131.
Eustratios Choirosphaktes. Esas olarak Psellos’un yazışmaları vasıtasıyla bilinir132,
magistrostu, Kamu Postası/Maliye Bakanlığı yardımcısıydı ve Diogenes’e askeri seferlerinde
eşlik etti. Bu ailenin diğer mensupları 11. yüzyılda bilinir133.
Romanos Diogenes. Bir komplonun akabinde intihar eden Konstantin Diogenes’in134 oğlu ve
III. Romanos Argyros’un yeğeni. Kariyerine IX. Konstantinos döneminde Balkanlar’da başladı.
Özellikle X. Konstantinos döneminde Sofya Dükü olarak öne çıktı135. İmparatoriçe Eudokia’ya
karşı komploya giriştiğinde hâlâ bu görevdeydi ve görevden alındı136. 1 Ocak 1068’de tahta çıktı
ve 26 Ağustos 1071’e kadar İmparatorluğu yönetti. Savaştan birkaç hafta sonra sultan tarafından
serbest bırakıldı fakat tahtını geri alamadı ve takip eden iç savaşı kaybetti. Adana’da hapsedildi,
kendisine verilen bütün sözlere rağmen gözlerine mil çekildi ve yaralanmasının ardından kısa bir
süre sonra öldü137. Üç oğlu vardı: En yaşlı olan ve Antakya önlerinde öldürülen Konstantinos138
ve iki Porfirogennetos (hükümdarlık sırasında doğan çocuk), Leon ve Nikephoros. Nikephoros,
orduda çok popülerdi ve I. Aleksios’a karşı komploya girişti139.
Andronikos Dukas. Sezar Ioannes Dukas’ın en büyük oğlu, Romanos Diogenes’in
politikasının muhalifi, Diogenes’e Malazgirt’te ihanet etti, sonrasında ona karşı ikinci seferi
yönetti ve onu esir aldı140.
Khadab. Malazgirt’te öldürülen bu “soylu Ermeni’yi” tanıyan tek kişi Urfalı Mateos’tur141.
Leon, ὁ ἐπὶ τῶν δεήσεων. Yalnızca Psellos’un yazışmaları vasıtasıyla bilinir, Patras
Başpiskoposunun yeğeniydi ve çok kültürlü bir adamdı. Diogenes’in politikasını destekledi
ve bunun sonucu olarak bundan şikâyet eden Psellos’tan uzaklaştı142. Malazgirt’te öldü.
131 Edirneli bu ailenin diğer üyeleri 11.yüzyılda bilinir: Konstantin BRYENNIOS, Theophylakte BRYENNIOS,
Valatzes-BRYENNIOS. Bkz. P.Gautier, l’introduction à l’Histoire de Nicephore BRYENNIOS’da, s. 16. not. 3.
132 Sathas, Μεσαιωνιχὴ βιβλιοθήχ, V. s. 372. ve s. 455; E. Kurtz-F.Drexl., scriptora Minora, Milan 1936-1941, II. s. 173.
133 Exkoubites’in Arkhonu Leon, Araplar tarafından alındı, III. Romanos tarafından yeniden satın alındı: Bkz.
SKYLITZES, ed. J. Thurn, Berlin, 1973, s. 380 ve s. 383. Konstantin, Hellade ve Peloponnese’nin kiralayacısı;
Bkz. V. Laurent, Bulles Metriques. ... nº129. Mikhael Choirosphaktes, PSELLOS’un bir mektubuyla bilinir. ed.
E. Krutz-F. Drexl, II. s. 293-4.
134 ZONARAS, s. 579; SKYLITZES, ed. J. Thurn, Berlin, 1973. s. 385.
135 Cf. N. Banescu. Les Duches Byzantins du Paristrion (Paradounavon) et de Bulgarie, Bucarest 1946, s. 82-83.
136 ZONARAS. s. 684-685; M. ATT. s. 97-98. SKYLITZES Continue, s. 121-122.
137 ZONARAS, s. 705-6; M. ATT. s. 178-179; BRYENNIOS, s. 139-141; SKYLITZES, Continue, s. 154.
138 BRYENNIOS, s. 206.
139 ZONARAS, s. 742; ANNE COMNENE, I, s. 169’dan 185’e kadar.
140 Daha fazla ayrıntı için, Bkz. D. Polemis, The Doukai, A Contrubiton to Byzantine Prosopography, Londra
1968, s. 55-59.
141 MATTHIEU D’EDESSE, s. 169.
142 PSELLOS, ed. Sathas. Mesaionike Bibliotheke. V. s. 333. s. 451 ve E. Kurtz-F. Drexl, Scriptora Minora, Milan
1936-1941, II, s. 174.
224
Tarih Dergisi - Turkish Journal of History, 72 (2020)
Jean-Claude Cheynet, Murat Keçiş
Basile MALÈSES. Mütevazı bir geçmişten gelen yüksek memur. Önce Katotika,
sonrasında X. Konstantinos döneminde Armeniakon hâkimiydi. Diogenes yönetiminde de
yükselişi sürdü, protovestiaire ve su logothetisi oldu. Malazgirt’te esir düştü, sonrasında
Türkler tarafından serbest bırakıldı. VII. Mikhael’in kararlı bir muhalifi oldu ve ona karşı
sırasıyla Sezar Ioannes Dukas’ı ve Roussel de Bailleul’u destekledi143.
OURSELIOS-ROUSSEL DE BAILLEUL. Bu Frenk, Krispinos’un Hetaireia’sının başına
geçerek onun halefi oldu144. Diogenes’den Ahlat karşısındaki Frenklerin komutanlığı görevini
aldı fakat Tarkhaneiotes tarafından Diogenes’e katılmaması için ikna edildi145. Kariyerinin
geri kalanı meşhurdur: VII. Mikhael’e karşı isyan etti, Türklere ve Bizanslılara karşı uzun
süre kafa tuttu fakat sonunda Aleksios Komnenos tarafından yakalandı. VII. Mikhael, Roussel
de Bailleul’u, Bryennios’un isyan eden birliklerine karşı onun askeri yeteneğini kullanmak
için, hapisten çıkarmak zorunda kaldı, fakat o bundan kısa bir süre sonra öldü146.
IOSEPH TRAKHANEIÔTES VEYA TARKHANEIÔTES. Büyük bir Makedonyalı aileden
gelir147, Magistros unvanına sahipti ve Diogenes’in ordusunun en önemli liderlerinden
biriydi148, fakat Malazgirt’te Türkler ortaya çıktığında, Basileus’un yardımına gelmedi.
1072’de VII. Mikhael onu, Chatatourios’un yerine149, Antakya’nın proedrosu ve Dükü yaptı
ve protopoedre olduktan iki yıl sonra görevdeyken öldü. En az iki çocuğu olduğu biliniyor;
Nikephoros Bryennios isyan ettiğinde onu destekleyen Katakalon ve aynı Bryennios’un
yeğenlerinden biriyle evli olan Helene150.
143 Cf. Nicoletta Duye. Basile Malases, 11. yüzyılda Bizans’ın üst düzey memuru. REB’de, XXX. 1972. s. 167168. Basil’in çağdaşı, şüphesiz onun ebeveyni, saklanmış 6 mührü sebebiyle bir İoannes Malases bilinmektedir
ki kariyerini I.Aleksios’a kadar Kuropalates onuruyla devam ettirmiştir ve Paristrion valisidir. Bkz. V. Laurent,
BZ: t. 54. 1961. s. 490. I. Barnea’nın makalesinden rapor, Dobruca’da bulunan bozulmamış Bizans damgaları,
dans Studii çi Cercetari de Numismatica, III. 1961. s. 323-332.
144 BRYENNIOS, s. 147.
145 ZONARAS, s. 699.
146 Onun kariyeri üzerine, Bkz. G. SCHLUMBERGER, Bizans ordusunda iki Norman Komutan, la Revue
Historique’de, XVI, 1881, s. 286 sq. ve D. Polemis, The Revolt of Rousssel and the Adventures of the Cesar,
BZ’de, t. 58. 1965. s. 66-88.
147 VII. Mikhael döneminde, bir Basile Tarkhaneiotes doğunun Stratelates’i idi ve SKYLITZES tarafından
“tecrübesi, zekası ve ırkıyla, Makedonyalıların en olağanüstü olanı” olarak nitelendirildi. Bkz. SKYLITZES, ed.
J. Thurn, s. 496. Bir damga onu magistros olarak göstermektedir. Bkz. G. SCHLUMBERGER, Sigillographie
de l’empire byzantin, Paris, 1884, s. 705. nº 2 (12. yüzyıldan ziyade, kesin biçimde 11. yüzyılda belirtilmeli).
Bir başka ebeveyn Gregoire, bir protopoedre idi: Bkz. G. SCHLUMBERGER, s. 795. nº 3.
148 Birçok tamgaya komuta etti, BRYENNIOS, s. 106.
149 V. Laurent, Gouverneurs d’Antioche... s. 249.
150 BRYENNIOS, s. 225 ve G. SCHLUMBERGER, Sigillopraphie... s. 705. nº 1, veya o Kuropalatis idi.
Tarih Dergisi - Turkish Journal of History, 72 (2020)
225
Mantzikert: Askeri Bir Başarısızlık mı?
Hakem Değerlendirmesi: Dış bağımsız.
Çıkar Çatışması: Yazarlar çıkar çatışması bildirmemiştir.
Finansal Destek: Yazarlar bu çalışma için finansal destek almadığını beyan etmiştir.
Peer-review: Externally peer-reviewed.
Conflict of Interest: The authors have no conflict of interest to declare.
Grant Support: The authors declared that this study has received no financial support.
Kısa Bibliyografya
I. Kaynaklar
1. Bizans Kaynakları
M. ATT: Michel ATTALIATÈS, Histoire, Bonn (=Corpus Scriptorum Historiae Byzantinae) 1853, s. 147-167.
BRYENNIOS: Nicéphore BRYENNIOS, Histoire, éd. P. GAUTIER, Brüksel 1975, s. 111-119.
ANNE COMNÉNE: Alexiade, éd. B. LEIB2, Paris 1967, I-III.
GLYKAS: Michel GLYKAS, Bonn 1936, s. 609-611.
MANASSÈS: Chronique, Bonn, s. 112-118 vers 6560 à 6615.
PSELLOS: Michel PSELLOS, Chronographie, éd. E. RENAULD2, Paris 1967, II. s. 161-2.
SKYLITZÉS CONTINUÉ: éd. TSOLAKIS, Selanik 1968, s. 142-152.
SKOUTARIÔTÈS: Théodore SKOUTARIÔTÈS, éd. K. SATHAS, Mésaionikè Bibliothèkè, VII, Paris 1894,
s. 167-8.
ZÔNARAS: Jean ZÔNARAS, Chronique, Bonn 1897, s. 696-703.
2. Bizans Dışındaki Diğer Hıristiyan Kaynakları
ARISTAKÈS: ARISTAKÈS DE LASTIVERT, Récit des malheurs de la nation arménienne, éd. M. CANARD
ve H. BERBERIAN, Brüksel 1973, s. 124-128.
BAR HAEBRAEUS: Grégoire ABU’L-FARAJ başka bir deyişle BAR HAEBRAEUS, Chronique syrienne,
éd. E. A. WALLES- BUDGE, Londra 1932, s. 220-222.
MATTHIEU D̀ ÉDESSE: éd. DULAURIER, Paris 1879, s. 166-170.
MICHEL LE SYRIEN: Chronique, éd. J. B. CHABOT, Paris 1905-1910, s. 169-170.
3. Batılı Bir Kaynak
Gesta Roberti…: GUILLAUME D’APULIE, La geste de Robert Guiscard, éd. Marguerite MATHIEU,
Palermo 1961, III, vers 30 sq.
4. Müslüman Kaynakları
Cahen’in çalışmalarına göre, Cl. Cahen, La campagne de Mantzikert d’après les sources musulmanes,
Byzantion, IX, 1934, s. 613-642 (Cl. CAHEN, Mantzikert…). En önemli yazarlar şunlardır: İbnü’lEsir151, İbn KÂLANÎSÎ152, ve İMADEDDÎN, el-FARÎQÎ, SIBT, KEMALEDDÎN153.
151 Bu eser şurada yayınlandı: TORNBERG, Les Chroniques de Ibn Al Athir, Leyde 1851-76 ve çalışma şurada da
bulunmaktadır: Recueil des Historiens des Croisades. Historiens Orientaux, I, s. 187-744 ve II, s. 1-180; fakat
metin 1098’den sonrası ile başlamaktadır.
152 Ed. AMEDROZ, Leyde 1908.
153 Paris Ulusal Kütüphanesindeki yayınlanmamış yazmalardan bu dört tarihçi Cl. CAHEN tarafından çalışılmıştır.
226
Tarih Dergisi - Turkish Journal of History, 72 (2020)
Jean-Claude Cheynet, Murat Keçiş
II. Araştırmalar
K. I. AMANTOS, Σχέσεις Ἑλλήνων καὶ Τούρχων, Atina 1955, I, s. 30-31.
Cl. CAHEN, Mantzikert…
Cl. CAHEN, La première pénétration turque en Asie Mineure, Byzantion, XVIII, 1948, s. 5-67.
Cl. CAHEN, Pre-Ottoman Turkey, Londra 1968.
A. N. DIOMIDIS, βυζαντιναὶ μελέται, III, Ή ἐκστρατεία τοῦ Ῥωμανοῦ Διογένους, Atina 1942, s. 204-206.
E. JANSSENS, La bataille de Mantzikert (1071) selon Michel Attaliatès, Annuaire de l’lnstitut de Philologie,
XX, Brüksel 1973, s. 291-304.
J. LAURENT, Byzantine et les Turcs Seldjoukides dans l’Asie Occidentale jusqù en 1081, Paris-Nancy 1919.
V. LAURENT, Gouverneurs d ̀Antioche…: V. LAURENT, La chronologie des gouverneurs d ̀Antioche,
Mélanges de l ̀ Université Saint Joseph, XXXVIII, 1962, s. 221-254.
Marguerite MATHIEU, Une source négligée de la bataille de Mantzikert: les Gesta Wiscardi de Guillaume
d’Apulie”, Byzantion, XX, 1950, s. 89-103.
N. OIKONOMIDĒS, Le serment…: N. OIKONOMIDĒS, Le serment de l ̀impératrice Eudocie (1067). Un
épisode de l’histoire dynastique de Byzance”, REB, XXI, 1963, s. 101-128.
E. TSOLAKIS, Michel Attaliatès comme critique des entreprises militaires, Byzantina, I, 1969, s. 187 sq.
E. TOUMANOFF, The Background to Mantzikert, Proceedings of the XIIIth Congress of Byzantine Studies,
Main Papers, Londra 1967, s. 411-427.
Sp. VRYONIS, Le déclin de l’hellénisme en Asie Mineure et l’essor de l’islamisation du XIe au XVe siècle,
Los Angeles-Londra 1971; Malazgirt ile ilgili sayfalar 96-103.
ZACOS…: G. ZACOS-A. VEGLERY, Byzantine lead seals, Bâle 1972, I, Part III.
Tarih Dergisi - Turkish Journal of History, 72 (2020)
227