••
TU
OLMAK
Ünal İMİK
Sinan HAŞHAŞ
Malatya / 2016
~ce
kıtaplığı
Yayın Koordinatörü • Yaşar HIZ
Genel Yayın Yönetmeni• Aydın ŞİMŞEK
Editör • Ü nal İMİ K
Kapak Tasarım •._Esra .YI~DIZ
.,
iç Tasarım • U nal.!M.~K
Sosyal Medya• Büşra BUYUKDAG
Birinci Basım • © Aralık 2016 / ANKARA
ISBN • 978-605-180-561-0
© copyright
Bu kitabın yayın hakkı Gece Kitaplığı'na aitti~.
Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz, izin
almadan hiçbir yolla çoğaltılamaz.
Gece Kitaplığı
Adres: Korkut Reis Mh. Yeşilırmak Cd. 10 / B Demirtepe
Çankaya/ ANKARA
Tel: 0312 384 80 40
web: www.gecekitapligi.com
e-posta:
[email protected]
~e
kıtaplı~ı
Baskı
&Cilt
Son Çağ
IStanbul Caddesi İstanbul Çarşısı 48/48
İskitler/ Ankara
.
Sertifika No: 2593 ı
Tel: 0312 341 36 67
••
TU
OL MA K
Ünal İMİK
Sina n HAŞHAŞ
Malat ya / 2016
'YE'DE
TÜ
Türk topluıııuııda "nıüzisyeıılik" kavranııııa bakı ş açı sııun çok yönlü
olarak sorgula ııdı ğ ı bu ara~tırnıada genel olarak. ülkeın izde
ınüzisyeıılik nıcsleğiııc sosyal. kült ürel. ekononıik. psikolojik vlJ.
hususlarda nasıl bir anlaııı yükl endiği problenıi üzerinde durulnıaya
<;-alışılnı ıştıı·.
Araştın nada. tecrübi bir bakı~ a<;: ısıyla ele alınan ınüzisycnlik
konusuna yöne lik çc~it li içsel yaklaşı ıı ıl ann yanı sıra. konuya yönelik
yapılan kaynak taranıası ve anket soı nı()arı doğrultusunda ulaşılan
nitel ve nicel bilgilere/ bulgulara da ver verilnıistir. J\ lüzisveıılerin
•
-
-
-
'--,;
-
topluın tarafınd a n farklı
·
.J
.,
sosyo-kültürcl koııuııılara
yerleştirilnıe sind e öıı enıli old uğu dü~üııiileıı eğitiııı. gelir seviyesi ve .
yaşaın bi<;~ iıni gibi belirleyici faktörlerin ıııcydaııa getirdiği oluınlu ve
ıııüzisvcıılik
oltunsuz etkile rin de a naliz e dild iği
-·
'
- arastınııa.
ortaya
düşüııtTlcri
eşitli
'
(,
olaıı
var
a
ıqcsleğinc yöneli k topluınd
koyınası I Jak ıınıııd a ıı öıı cnıli görülınektcdir.
IJirlikt c hareket (\tt i Qiıııiz Siııaıı IL\SIIAS
l)ast~ olnıak üzer e katkıdcı I n ıh ıı ıct~ı tüııı dostlara\.(' ·
kardcsinı
'
'
za nıan :1ıırıp oku n ıak iı ıccli ğ iııi göst<'l'<'ll tüııı okuyucularıııııza cıı
·
deriıı sevgi. saygı ve şükraııl anıııliL.
Bu
ki talJın olusuınuııd a
Doc;. Dr. Onal İlv1İK
\\\\il
~ce
kltaplı~ı
0
!:'•'ll.'kll.ıp lı !,' I 'lllll
/gccekitoplıgi
tJ /gecekitap
Gl) /gecekıtııpligı
.llllt .lJU
TÜRKİYE’DE MÜZİSYEN OLMAK
Ünal İMİK
Sinan HAŞHAŞ
Malatya / 2016
2
İÇİNDEKİLER
İÇİNDEKİLER ................................................................................................ 2
GRAFİKLER .................................................................................................. 3
ÖNSÖZ ........................................................................................................ 6
MÜZİSYEN KİMDİR? .................................................................................... 8
NASIL MÜZİSYEN OLUNUR? ...................................................................... 11
Resmi Kurumlarda Eğitim Alarak .........................................................11
Usta Çırak İlişkisi İle ..............................................................................14
Kişisel Çabalarla ...................................................................................15
MESLEKİ KAYGILARI İLE MÜZİSYEN ........................................................... 17
Ekonomik Koşullara Bağlı Kaygılar .......................................................17
Akademik Koşullara Yönelik Kaygılar ...................................................22
Sanatsal Beklentiye Bağlı Kaygılar .......................................................25
Sosyolojik İçerikli Kaygılar ....................................................................28
Kültürel Kaygılar ...................................................................................31
Psikolojik Koşullara Bağlı Kaygılar ........................................................34
Çalışma Şartlarına Bağlı Kaygılar .........................................................37
Fiziki Koşullara Bağlı Kaygılar ...............................................................40
3
ÇALIŞMA ŞARTLARI İLE MÜZİSYEN ............................................................ 40
KAMU KURUMLARINDA ............................................................................41
Akademik Faaliyet Gösteren Kurumlarda .............................................41
TRT (Türkiye Radyo Televizyon Kurumu) ve Kültür Bakanlığı ...............43
Yerel Yönetimler (Belediyeler) ..............................................................45
ÖZEL SEKTÖRDE .........................................................................................46
Eğlence Sektörü ....................................................................................46
Geleneksel Törenler ..............................................................................53
Şenlikler ve Festivaller ..........................................................................57
Özel Kurs Merkezleri .............................................................................58
MÜZİSYENLİK MESLEĞİNE YÖNELİK TOPLUMSAL DÜŞÜNCELER ................ 60
Demografik Bilgiler ...............................................................................61
Genel Değerlendirme ............................................................................64
MÜZİSYENLERİN KONUYA YÖNELİK DÜŞÜNCELERİ ................................... 83
GENEL TESPİTLER ...................................................................................... 93
KAYNAKÇA................................................................................................ 96
4
GRAFİKLER
Grafik 1: Cinsiyete göre dağılım Oranı ................................................... 61
Grafik 2: Gelir durumlarına göre dağılım ............................................... 62
Grafik 3: Eğitim Durumlarına Göre Dağılım ........................................... 63
Grafik 4: Müzisyenin mesleki saygınlık kazanmasında, kültürel seviyesi sizce
ne kadar önemlidir? ............................................................................ 64
Grafik 5: Müzisyenin mesleki saygınlık kazanmasında, cinsiyeti ne derece
etkilidir? ............................................................................................ 66
Grafik 6:
Müzisyenin aldığı mesleki eğitiminin niteliği sizce ne kadar
önemlidir? ......................................................................................... 67
Grafik 7: Müzisyenin mesleki saygınlık kazanmasında, mesleki çalışmaları ile
gündeme gelmesi sizce ne kadar önemlidir?........................................... 68
Grafik 8: Müzisyenin mesleki saygınlık kazanmasında, kazancının miktarı
sizce ne kadar önemlidir? .................................................................... 69
Grafik 9: Müzisyenin mesleki saygınlık kazanmasında, medya araçlarında yer
alma durumu sizce ne kadar önemlidir? ................................................. 70
Grafik 10: Müzisyenin mesleki saygınlık kazanmasında, politik görüşü sizce
ne kadar önemlidir? ............................................................................ 71
Grafik
11:
Müzisyenin
mesleki
saygınlık
kazanmasında,
çalgısındaki
(yorumundaki) beceri seviyesi sizce ne kadar önemlidir? ......................... 72
Grafik 12: Müzisyenin mesleki saygınlık kazanmasında, insanı değerlere
sahip olması sizce ne kadar önemlidir? ................................................. 73
Grafik 13: Müzisyenin mesleki saygınlık kazanmasında, toplumda saygınlık
gören bir başka mesleği de yürütüyor olması sizce ne derece önemlidir ..... 74
Grafik 14: Müzisyenin mesleki saygınlık kazanmasında, yöresel müziklere
önem vermesi sizce ne derece önemlidir? .............................................. 75
Grafik
15:
Müzisyenin
mesleki
saygınlık
kazanmasında,
performans
sergilediği mekânın niteliği sizce ne kadar önemlidir? .............................. 76
5
Grafik 16: Müzisyenin mesleki saygınlık kazanmasında, ulusal etkinlik ve
faaliyetlerde yer alması sizce ne derece etkilidir? .................................... 77
Grafik 17: Geleneksel törenlerinizde müzik programı yapılması görüşünü ne
ölçüde desteklersiniz? ......................................................................... 78
Grafik 18: Müzisyenlik mesleğine sahip bireyleri ekonomik anlamda ne
derece güvenilir buluyorsunuz? ............................................................ 80
Grafik 19: Aile bireylerinizin müzisyenlik mesleğini tercih etme fikrini ne
derece desteklersiniz? ......................................................................... 81
Grafik 20: Beğendiğiniz müzisyenleri görsel ve işitsel medya araçlarındaki
yayınlarda ne derece görmek istersiniz? ................................................ 82
Grafik 21: Cinsiyete göre dağılım Oranı ................................................. 83
Grafik 22: Yaş durumuna göre dağılım oranı .......................................... 84
Grafik 23: Mesleğinizi ne derece severek yapıyorsunuz? .......................... 85
Grafik 24: Bu mesleğe nasıl başladınız? ................................................. 86
Grafik 25: Mesleğinizi hangi şekilde yürütüyorsunuz? .............................. 87
Grafik 26: Mesleki kaygılarınız var mı? ................................................. 88
Grafik 27: Mesleğinize yönelik kaygılarınız var ise; önemli gördüklerinizi
işaretleyiniz. ...................................................................................... 89
Grafik 28: Mesleki kazancınızdan memnun musunuz? ............................. 90
Grafik 29: Mesleğinizi saygın buluyor musunuz? ..................................... 91
Grafik 30: Aile bireylerinizin de müzisyenlik mesleğini sürdürmesini ister
misiniz? ............................................................................................. 92
6
ÖNSÖZ
Türk
toplumunda
“müzisyenlik”
kavramına
bakış
açısının çok yönlü olarak sorgulandığı bu araştırmada genel
olarak, ülkemizde müzisyenlik mesleğine sosyal, kültürel,
ekonomik,
psikolojik
vb.
hususlarda
nasıl
bir
anlam
yüklendiği problemi üzerinde durulmaya çalışılmıştır.
Araştırmada, tecrübî bir bakış açısıyla ele alınan
müzisyenlik konusuna yönelik çeşitli içsel yaklaşımların yanı
sıra, konuya yönelik yapılan kaynak taraması ve anket
sonuçları
doğrultusunda
ulaşılan
nitel
ve
nicel
bilgilere/bulgulara da yer verilmiştir.
Müzisyenlerin toplum tarafından farklı sosyo-kültürel
konumlara
eğitim,
yerleştirilmesinde
gelir
seviyesi
ve
önemli
yaşam
olduğu
biçimi
gibi
düşünülen
belirleyici
faktörlerin meydana getirdiği olumlu ve olumsuz etkilerin de
analiz
edildiği
toplumda
var
araştırma, müzisyenlik mesleğine yönelik
olan
çeşitli
düşünceleri
bakımından önemli görülmektedir.
ortaya
koyması
7
Bu kitabın oluşumunda birlikte hareket ettiğimiz
Sinan HAŞHAŞ kardeşim başta olma üzere katkıda bulunan
tüm dostlara ve zaman ayırıp okumak inceliğini gösteren tüm
okuyucularımıza en derin sevgi, saygı ve şükranlarımla…
Doç. Dr. Ünal İMİK
8
MÜZİSYEN KİMDİR?
Bu
bölümde;
müzisyenlik
konusuna
yönelik
gerçekleştirilen çeşitli gözlemler, değerlendirmeler, tespitler
sonucunda ulaşılan kişisel fikirler tecrübî bir perspektifle
içselleştirilerek ele alınmış ve genel hatlarıyla sunulmaya
çalışılmıştır.
Müzisyen
denildiğinde
genellikle,
müzik
sanatının
herhangi bir dalında (saz, ses) belirli yetilere ulaşmış ve
özellikle mesleki anlamda hayatlarını bu yolla idâme ettiren
bireyler
akla
gelmektedir.
Müzisyenlik,
iş
yaşamındaki
kendine özgü özellikleriyle sadece bir meslek değil, aynı
zamanda bir yaşam tarzıdır.
Öncelikle müzisyen, ister bir enstrüman çalsın, ister
şarkı söylesin oldukça hassas bir ruh haline sahiptir.
Müzisyen anlayışlıdır, düşüncelidir ve kibardır. Tecrübî
olarak kanıksadığımız fikirler doğrultusunda, ister yerel, ister
ulusal düzeyde olsun, müzisyenlerin büyük bir bölümünün
özünde anlayışlı ve nazik insanlar olduğunu söyleyebiliriz.
9
Müzisyen enerjisi tükenmeyen kişidir. Bu sebeple
yeterli enerjisi olmayan veya işinin duygusal derinliklerini
kanıksamayan müzisyen, işinde de başarılı olmakta çok
zorlanır. Çünkü, herkes uyurken çalışan da odur, herkes
uyanık iken uyumaya ve dinlenmeye çalışan yine o... bu
sebeple günlük hayatında büyük zorluklar yaşar...
Müzisyen gönüllere hitap eder dolayısıyla duyguları
oldukça gelişmiştir ve bu yüzden gerçek yaşamında bilmediği,
yaşamadığı birçok duyguyu seslendirdiği eserlerde yaşar,
olgunlaşır, hayal dünyasını genişletir. Ayrılığı yaşamasa da
çaldığı/söylediği
türkülerde,
şarkılarda
ayrılık
acısını
derinlerinde hisseder. Bu yüzdendir ki müzisyen, hem çok
üzülen hem çok gülen, hem de çok düşünendir...
Müzisyen çok renklidir. Müzisyen, seslendirdiği şarkı,
türkü ve diğer müzik biçimlerindeki duygu yoğunluğunu
hisseder
ve
onu
içselleştirir.
Bu
sebeple
hayatı
monotonlaşmaktan uzaktır. Bir an hüzünlü iken kısa süre
sonra
çok
neşeli
olabilir.
Müzisyenin
ruh
halindeki
bu
değişkenlik karakterine de yansır ve zamanla onu da etkisi
altına alır. Bir çocuk gibidir kalbi, her seferinde farklı bir
duyguyla atar. Bu sebeple çok renkli bir kişiliği ve yaşam
tarzı vardır.
10
Müzisyen gizemlidir ve ruh haline göre yaşadığı
dünyadan
koparak
duygularıyla
genellikle
yüzleşir.
Orada
kendi
iç
hayalleri,
dünyasındaki
hüzünleri
ve
mutlulukları vardır. Kendi doğruları ve yanlışları vardır. Bazen
iç dünyasında yaşadıkları yüzünden yanından geçenleri bile
gözü görmez. Bu durum toplum içerisinde bazen anlaşılamaz
ve
bu
yüzden
nitelendirilebilir.
kendini
Aslında
beğenmiş
bilinmelidir
müzisyen, kendi dünyasındadır.
ve
ki;
ukala
işte
o
olarak
anlarda
11
NASIL MÜZİSYEN OLUNUR?
Resmi Kurumlarda Eğitim Alarak
Müzisyen olabilmek için her ne kadar tek yol resmi
kurumlarda eğitim almak olmasa da, bu şekilde -bilimsel bir
müfredat dâhilinde- alınacak eğitim/öğretim sonrasındaki
bireysel kazanımların, her açıdan donanımlı bir müzisyen
olabilmek
açısından
büyük
önem
arz
ettiğini
söylemek
mümkündür.
Zira her alanda olduğu gibi müzik sanatı alanında da
var olan temel bilgileri alanında uzman kişiler yardımı ile
sistemli ve düzenli bir biçimde alabilmek var iken, deneme
yanılma ve taklit yolu ile elde etmeye çalışmak daha
meşakkatli ve zor olacaktır.
Bu noktada; “ülkemizde hangi kurumlardan ne tür bir
müzik eğitimi alarak müzisyen olunabileceği” sorusu akla
gelmektedir.
12
Ülkemizde
temelde
var
olan
lisans
eğitimi
seviyesindeki müzik eğitimi kurumları sıralanacak olursa;
Konservatuvarlar, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakülteleri ve
Eğitim Fakültelerine bağlı müzik eğitimi kurumları ilk akla
gelenler olacaktır. Bu kurumlarda eğitim alabilmek için
bireylerin
müzik
yeteneğine
sahip
olmaları
temeline
dayanarak farklı donanım ve özelliklere sahip olmaları ve
çeşitli sınavlardan geçmeleri gerekmektedir.
Ülkemizde müzik eğitimi veren kurumları şu şekilde
sıralamak mümkündür;
Konservatuvarlar;
hemen
her
alanını
müzik
(piyano,
ve
keman
sahne
vb.
sanatlarının
çalgı
eğitimi,
müzikoloji, müzik teknolojisi, tiyatro, opera, bale, halk
oyunları, vb. ) barındırabilecek bir yapıya sahiptir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında önemle üzerinde durulan
konservatuarların sahne sanatlarının topluma ulaştırılmasında
lokomotif rol oynaması gereken kurumlar olduğunun önemi
hissedilmiş ve bu dönemde özellikle vurgulanmıştır. Devlet
konservatuvarları,
sınavında
günümüz
belirlenmiş
bir
koşullarında
baraj
puanını
üniversite
alan
giriş
öğrenciler
arasından özel yetenek sınavları ile öğrenci almaktadır.
13
Güzel Sanatlar Fakülteleri; temelde plastik sanatları
bünyesinde barındırma özelliğine sahip olmasına rağmen,
özellikle son yıllarda içerisinde müzik bölümlerine de yer
verilen kurumlardır.
Güzel Sanatlar Fakülteleri de devlet konservatuvarları
gibi üniversite giriş sınavında belirlenmiş bir baraj puanını
alan öğrenciler arasından özel yetenek sınavları ile öğrenci
almaktadır.
Eğitim
Fakültesi,
Müzik
Öğretmenliği
Programları; Türk milli eğitiminin ihtiyaçları doğrultusunda
öğrenci yetiştiren kurumlardır.
Müzik öğretmeni adaylarının
donanımlı bir şekilde örnek birer müzik öğretmeni veya
müzik eğitimcisi olarak yetiştirme amacındadır.
Bu amacının yanı sıra müzik eğitimi alan bireyler
müzisyenlik
mesleğine
de
yönlenebilmektedir.
Müzik
öğretmenliği programı da diğer kurumlar gibi, üniversite giriş
sınavında
belirlenmiş
bir
baraj
puanını
alan
öğrenciler
arasından özel yetenek sınavları ile öğrenci almaktadır.
14
Usta Çırak İlişkisi İle
Usta-çırak ilişkisi serüveninde gerçekleştirilen bireysel
kazanımlar çok geniş bir alanı kapsamaktadır. Usta-çırak
ilişkisi hemen hemen bütün meslek dallarının kişiden-kişiye
aktarımı şeklinde ortaya çıkmakta ve bu yolla herhangi bir
zanaat veya sanat erbabının birikiminin, tekrar-taklit yöntemi
ile genç dimağlara belletilerek sürekliliğini sağlamaktadır.
Usta-çırak ilişkisi zanaat ve sanatın birçok dalında
olduğu gibi müzik sanatının aktarım sürecinde de önemli bir
yere/değere sahiptir. Geçmişten-günümüze kadar süregelen
bu öğretim/öğrenim süreci özellikle geleneksel müziklerin
aktarım serüveninde en çok izlenilen yöntemdir. “Usta-çırak
ve meşk yöntemi gibi eğitim şekillerinde herhangi bir yazılı
metot
öğrenci
izlenmemekte,
tarafından
çalışılmaktadır”
genellikle
görsel
(Haşhaş,
ve
ustanın
duysal
2013:26).
çaldığı
olarak
ezgiler,
çalınmaya
Dolayısıyla
müzikal
kazanımlar açısından en kestirme öğretim/öğrenim şekli
olarak
değerlendirebileceğimiz
bu
yöntem,
özellikle
ülkemizdeki hemen-hemen her müzisyenin başından geçen
önemli bir kazanım serüveni olarak görülebilir.
15
Kişisel Çabalarla
Kişisel çabalarla yani deneme-yanılma yöntemiyle ve
bireysel
yetenekler
serüveni,
geçmişte
dahilinde
müzik
sürdürülen
eğitiminde
bu
kazanım
yaşanılan
çeşitli
olanaksızlıklar nedeni ile en çok tercih edilen öğrenim şekli
olsa da, cumhuriyet sonrası hizmet vermeye başlayan resmi
ve özel müzik eğitimi kurumlarının sunduğu müzik eğitimi ve
öğretimi
imkânları
sebebiyle
günümüzde
fazla
tercih
edilmemektedir. Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli
bir husus, kişisel çabalarla müzik öğreniminin günümüzde
halen
daha
varlığını
sürdürdüğüdür.
Ancak
yukarıda
bahsedilen eski dönemlerdeki deneme-yanılma şeklindeki
kazanımların gelişen teknolojik olanaklar paralelinde farklı
şekillere
bürünmesidir.
dönemlerde
Daha
gerçekleştirilen
açık
kişisel
bir
ifadeyle
çabalarla
önceki
müzik
öğreniminde materyal eksikliğinden dolayı büyük bir oranda
deneme-yanılma yönteminin etkin olduğunu söyleyebiliriz.
Ancak günümüz olanakları sayesinde öğrenilmek istenen
herhangi bir eserin/enstrümanın vb. bir çok ses-görüntü
kaydına kolayca ulaşılabilmekte ve dolayısıyla her ne kadar
bireysel olarak çalışılsa da bir nevi kişisel çabalarla sanal bir
usta-çırak ilişkisi şeklindeki bir kazanım süreci şeklinde şekil
16
değiştirmiştir.
Bununla birlikte gelişen teknolojik imkân ve yenilikler,
her bireyin müziksel yeteneğini tüm dünyaya kolayca ifade
edebilmesine günümüzde daha fazla imkân tanımaktadır.
Sosyal
medya
uygulamaları
yolu
ile
her
birey
adeta
profesyonel bir albüm kaydı gerçekleştiren müzisyenler gibi
kendini ifade edebilmektedir. Geliştirilen teknolojik cihazlar
ve internet teknolojisi yardımı ile amatör seviyede çalgısını
çalıp, şarkısını söyleyerek büyük beğeni toplayan bireylerin
sayısı her geçen gün artmaktadır.
Diğer yandan, çalgı ya da yorumculuk alanlarında,
çeşitli
müzisyenlerin
video
kliplerini
ya
da
konser
görüntülerini izleyerek taklit eden ve bu sayede kendini
müzisyenlik
alanında
geliştirmeye
çalışan
bireylerin
de
oldukça büyük bir kitleye ulaştığı unutulmamalıdır. Bu yolla
insanların herhangi bir eğitim kurumundan ders almadan
müzisyenlik çalışmalarına kişisel çabalarla devam ettiği bir
durum da günümüzde mevcuttur. Bu yolla beğeni toplayarak
müzisyenlik mesleğini seçen bireylerin de var olduğu bir
gerçektir.
Ekonomik yetersizlik ve müzik eğitim kurumlarına
17
ulaşamamanın verdiği eksikliği kendi çabaları ile doldurmaya
çalışan bu bireyler, aynı zamanda azim ve kararlılığın ne
sonuçlar doğurabileceğine bizleri şahit edebilecek düzeye
dahi gelebilmektedirler.
MESLEKİ KAYGILARI İLE MÜZİSYEN
Ekonomik Koşullara Bağlı Kaygılar
Bir meslek, kendini icra eden bireylere ekonomik
anlamda
rahat
bir
hayat
yaşatabilecek
miktarda
para
kazandırabiliyor ise, ekonominin son derece önemli olduğu
günümüzde,
bu
mesleğe
yönelik
pozitif
bir
yaklaşımın
gelişmesi son derece doğaldır. Bu sebepledir ki, bireylerin
mesleki tercihlerinde birçok sosyal, kültürel, psikolojik ve
ekonomik faktörün etkin rol oynadığı bilinse de, yaşam
koşullarının
ekonomik
anlamda
zorluklar
sergilediği
toplumlarda ekonomik faktörler bir adım öne çıkmaktadır.
Müzisyenlik mesleğindeki kazanç miktarı ise geniş bir
bant
aralığında
seyretmektedir.
Özellikle
ulusal
ve
18
uluslararası düzeyde müzisyenlik yapan popüler müzisyenler
yüksek düzeyde bir gelir elde edebilme imkânına sahip iken,
yerel ve yeterince popüler olmayan müzisyenler asgari geçim
miktarları oranında bir gelir seviyesine dahi kısmen sahip
olabilmektedir.
Bu konudaki bir diğer önemli husus ise,
durumundaki
öğretim
belirsizlik
kurumlarının
ve
düzensizliktir.
müzik
eğitimi
Çeşitli
bölümleri
gelir
yüksek
ya
da
konservatuvarlarında kadrolu olarak görev yapan müzisyenler
ile Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) ya da Kültür
Bakanlığı vb. resmi kurumlarda görev yapan müzisyenler
haricinde mesleğini yürüten birçok müzisyen düzenli bir gelir
imkânına
yeterince
sahip
değildir.
Bu
durum
sosyal
sigortalardan faydalanacak kurumsal bir korumaya sahip
olamama sorununu da beraberinde getirmektedir.
Özellikle geçmiş dönemlerde müzisyenlik mesleğini
yürüten bireylerin ve ailelerinin sosyo-ekonomik haklarını
koruması gereken kuruluşların yapılanmasından kaynaklanan
yetersizlikler, bu mesleğe mensup bireylerin sosyal koruma
imkânları
istifade
ve
kamusal
edememesine
yaşam
sebep
sigortalarından
olmuştur.
Her
yeterince
ne
kadar
günümüzde özel yaşam sigortaları geçmişe oranla daha
19
yaygın hale dönüşüyor olsa da, müzisyenlerin bu imkânlardan
günümüzde de yeterince faydalanamadığı söylenebilir.
Bu konudaki bir diğer dikkat çeken husus ise, düzenli
bir
gelire
sahip
olmayan
müzisyenlerin,
özellikle
gelir
seviyesinin düşük olduğu dönem ve durumlarda ekonomik
zorluklar
yaşayabilmesidir.
Müzisyenleri
sosyal
anlamda
koruyan ve bir arada tutan yaygın ve etkin bir sosyal yapının
bulunmaması ya da mevcut durumun yetersiz kalması sebebi
ile
müzisyenlik
mesleğinde
emeklilik
(sosyal
güvenlik)
sistemine kayıtlı olan birey sayısı da düşüktür. Bu durum
sadece bireyi değil, aynı zamanda bireyin bakmakla yükümlü
olduğu ailesini de zor durumda bırakmaktadır.
Müzisyenlik mesleğinde ekonomik kazancın miktarı;
temelde bireyin eğitim seviyesi ve mesleki bilgi birikimi
olmak
üzere
daha
birçok
değişkene
göre
farklılık
göstermektedir.
Özellikle eğitim seviyesi yüksek bireylerin genellikle
müzisyenlik mesleğinin yanı sıra aynı zamanda resmi ya da
özel
kurumlarda
da
görev yaptıkları
görülmektedir. Bu
durum, eğitim seviyesi yüksek müzisyenlere refah seviyesi
nispeten
daha
olumlu
ve
rahat
bir
yaşam
imkânı
20
sağlayabilmektedir.
Benzer bir şekilde, alanında daha başarılı ve daha
yüksek
seviyede
mesleki
bilgi
müzisyenlerin
aylık
kazanç
meslektaşlarına
oranla
daha
bireyler
müzisyenlik
ve
yeteneğe
miktarları
yüksek
becerilerine
da
sahip
diğer
olabilmektedir.
güvenerek,
Bu
kendilerine
yöneltilen iş tekliflerinde ekonomik anlamda daha tatmin
edici
ücretler
talep
edebilmekte
ve
bu
sayede
diğer
meslektaşlarına oranla daha yüksek bir gelir seviyesine sahip
olabilmektedirler.
Bu noktada ekonomik kaygılar, her meslekte olduğu
gibi müzisyenlik mesleğinde de var olan ve özellikle düzensiz
gelir durumundan kaynaklanan bir sorun olarak karşımıza
çıkmaktadır. Birçok meslek grubunda olduğu gibi müzisyenlik
mesleğinde de geçmişte yaşanan kurumsallaşma sorunları bu
alanda hizmet veren bireylerin temel problemlerine yönelik
çözüm çalışmalarının da gecikmesine yol açmıştır.
Son yıllarda gelişim sergileyen görsel ve işitsel medya
sektörü özellikle TV programlarına yönelik ilgiyi arttırmış ve
bu
durum
beraberinde
müzisyenlik
ekonomik imkânlar sağlamıştır.
mesleğine
de
yeni
21
Sayıları her geçen gün artan yerel ve ulusal TV
kanalları,
izleyicilerine
çeşitli
programlar
hazırlamak
zorunluluğu hissetmekte ve bu programların birçoğu da
müzik destekli gerçekleşmektedir.
Bu sebeple çeşitli eğlence içerikli ya da benzeri amaçlı
programlarda,
filmlerde,
diziler
vb.
daha
birçok
TV
programında müzisyenlerin desteğine ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu durum, müzisyenlik mesleğine yeni bir ekonomik
kazanç
imkânı
sunmaktadır.
Her
geçen
gün
sosyal
problemlerin çoğaldığı ve insanların kendilerini daha iyi
hissetmek adına görsel ve işitsel medya organlarındaki müzik
programlarını bir moral kaynağı olarak görmeye başladığı
günümüzde,
mevcut
durumun
gelişimini
sürdürerek
müzisyenlere daha yeni ekonomik kazanç kapıları açacağını
da düşünebiliriz.
Nihayetinde;
müzisyenlik
mesleğindeki
ekonomik
kaygıların temelde sosyal güvencelerin yetersiz olmasına ve
müzisyenlerin
genelde
kazançlarını
sağladığına
kurumlarda
görev
düzensiz
bir
gelir
bağlayabiliriz.
yapan
(TRT,
sistemi
Çeşitli
Kültür
ile
resmi
Bakanlığı,
22
Üniversiteler, vb.) müzisyenler dışında kalan birçok müzisyen
düzensiz gelir sisteminden kaynaklanan ekonomik sorunlar
yaşamaktadır. Farklı dönemlerde (yaz, kış vb.) elde edilen
düzensiz gelir, standart bir ekonomik düzen oluşumuna da
engel olmakta ve müzisyen özellikle gelir seviyesinin düştüğü
dönemlerde çeşitli ekonomik sorunlar yaşamaktadır.
Akademik Koşullara Yönelik Kaygılar
Cumhuriyet
öncesi
dönemlere
kadar
üniversite
seviyesindeki kurumların sayıca az ya da bazı meslekler yönü
ile oldukça yetersiz olması
birçok meslek mensubunun
alanlarında oldukça başarılı olsalar dahi bir diploma sahibi
olmalarına yeterli imkânı tanımamıştır.
Müzisyenlik; Türk toplum yapısında benzer birçok
meslekte olduğu gibi usta-çırak ilişki yolu ile öğrenilen
mesleklerden biri olarak bilinmektedir. Türk müzik kültürü
geleneğinde; öğrenci ustasını izleyerek ve onun kendisine
verdiği dersleri tekrar/taklit ederek yetişmektedir. Bu durum
aynı zamanda toplumsal kültürümüzün de bir yansımasıdır.
Geçmişten
gelen
bu durum, günümüzde üniversitelerde
müzik bölümlerinin açılması ile daha metodolojik ve kapsamlı
23
bir hale dönüşmeye başlayarak değişim sergileme noktasına
gelmiştir.
Çeşitli üniversitelerin müzik eğitimi/öğretimi veren
bölümleri,
öğrencilerinin
olmasına
imkân
akademik
sunmakla
düzeyde
birlikte,
bilgi
onların
sahibi
bilgi
ve
birikimlerinin bir karşılığı olan diplomalar almalarına da imkân
sunmaktadır. Bu durum, toplum nezdinde müzisyenlerin
çeşitli şekillerde sınıflandırılmasına sebep olmuştur. Okullarda
eğitim alan müzisyenler ve resmi kurumlarda eğitim olmadan
yetişen müzisyenler “diplomalı” ya da “okullu” herhangi bir
resmi kurumda müzik eğitimi diplomasına sahip olmayanlar
ise “alaylı” vb. şekillerde isimlendirilmiştir.
Günümüzde, resmi kurumlarda görev yapmak isteyen
müzisyenlerin müzik alanında çeşitli diplomalara sahip olması
kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu durum; müzisyenlik mesleğinin
akademik bir ortama taşınmasını zorunlu hale getirmektedir.
Özellikle geçmişte usta-çırak ilişkisi ile yetişen ve kendi
çabaları ile müzisyenlik mesleğini yürüten birçok müzisyen
dahi günümüzde müzisyenlik mesleğini düşünen yakınlarının
çeşitli akademik eğitimler almaları gereğini dile getirmekte ve
desteklemektedir.
24
Akademik kurumlara yönelik talebin her geçen gün
arttığı müzisyenlik mesleğinde, akademik koşullar da her
geçen gün değişim sergilemektedir. Geçmişte sadece müzik
yeteneğinin yeterli görüldüğü akademik süreç, günümüzde
çeşitli düşünme ve yabancı dil becerilerinin sorgulandığı
akademik
başarıyı
ölçen
sınavlardan
alamadan
sürdürülememektedir.
Bu
yeterli
durum
puanları
müzisyenin
sadece mesleki becerilerini geliştirmesinin yeterli olmadığı bir
biçime dönüşmüştür.
Günümüzde
bir
müzisyen,
kendini
akademik
kurumlarda geliştirmeyi ya da buralarda görev yapmayı
istiyor ise, sadece müziksel yeteneğini değil, yabancı dilini,
hızlı düşünme yeteneğini vb. birçok özelliğini de geliştirmek
zorundadır.
Bu
durum
beraberinde
çeşitli
kaygıları
da
getirmektedir. Örneğin akademik ölçek olarak görülen çeşitli
sınavlardan (yabancı dil, hızlı düşünme, genel kültür vb.
beceriler) yeterli puanları alamayan bir müzisyen alanında
son derece iyi olsa dahi akademisyen olamamaktadır. Bu
durumun kendince oldukça haklı sebepleri olduğu gerçeğinin
yanı sıra, müzisyenlik mesleğini yürüten bir kısım tarafından
büyük bir problem olarak görüldüğü de bilinmelidir.
25
Sanatsal Beklentiye Bağlı Kaygılar
Sanat hakkında dile getirilmiş birçok tanıma rastlamak
mümkündür.
Bu
tanımları
inceleyecek
olursak,
hemen
hepsinde sanatın insani duyguların ve güzelliklerin çeşitli
alanlardaki yansıması olarak değerlendirildiğini söyleyebiliriz.
Tolsoy’a göre; Sanat yapıtı uzun bir olgunlaşma
ürünüdür. Bize yeni bir mesaj getirmelidir. Kalıcı bir mesaj,
bir yerden başlayıp bir başka yere köprü olmalıdır (Tolsoy,
1992:59).
Şemseddin Sami ise; "ihtiyacâtı beşeriyeden birinin imali hususunda, mümârese ile öğrenilen ve icra olunan iş”
şeklinde
bir
tanımla
sanatı
tarif
etmektedir
(Sami,
1317:834).
Mülayim ise; “Sanat kelimesi, zengin fakat o ölçüde
karmaşık çağrışımlar yapan bir kelimedir. Bu kelime herhangi
bir
şekilde
süslemecilik,
kulağımıza
resim,
çarptığında;
hattatlık,
müzik,
güzel
sanatlar,
dans,
mimarlık,
heykelcilik, nakkaşlık, dekor, atölye, üslup, eser ve daha
birçok kavram düşüncemizde canlanır” diyerek sanatın ne
26
denli zengin bir yapıya sahip olduğunu vurgulamaktadır
(Mülayim, 1994:17).
Sanat dallarının en sevilen ve önde gelen kollarından
biri olan müzik sanatı, geçmişten günümüze her zaman
estetik bir değer olma özelliğini de korumuştur.
Bu
kısmının
beklenti
sanat
zaman
eseri
zaman
olarak
müzik
kabul
eserlerinin
edilip
bir
edilmemesi
konusundaki belirleyici etkenlerin de tartışılmasına sebep
olmuştur. Hangi müzik eserlerinin sanat olduğu ya da
olmadığı toplum kesimleri ve hatta müzisyenler arasında da
zaman zaman tartışılan bir husustur. Bu sebeple bazı saz/ses
icracıları/yorumcuları,
seslendirdikleri
farklı
tür
ve
biçimlerdeki müzik eserleri sebebiyle sanatçı olarak kabul
görme
ya
da
görülmeme
durumlarını
da
tarihimizde
yaşamıştır ve yaşamaktadır.
Özel televizyon kanallarının yaygın olmadığı ve devlet
televizyonu ile programların yapıldığı dönemlerde bu tür
konulara açıklık getirmesi amacı ile çeşitli komisyon ve
kurullar oluşturulmuş ve bu kurulların kararları ile çeşitli
saz/ses icrascıları/yorumcularına ekrana ya da radyo yayınına
çıkma
yasakları
dahi
getirilmiştir.
Bu
yasakların
temel
27
dayanak noktası genelde sanatsal beklentiyi karşılayamamak
olarak yorumlanmıştır. Bu dönemde var olan müzisyenlerin
bazıları sanatçı olarak kabul görür iken bazıları ise kabul
görmemiş
ve
genel
olarak
türkücü,
şarkıcı
çalgıcı
vb.
şekillerde adlandırılmıştır/adlandırılmaktadır…
Bu durum aynı zamanda akademik ya da resmi
kurumlarda görev yapan müzisyenlerin eleştirilme hassasiyeti
sebebiyle bireysel
müzik
beğenilerini
gizlemelerine
dahi
sebep olabilmiştir.
Özellikle bu süreçte olumlu özelliklerinin yanı sıra
olumsuz
yönleri
ile
dikkat
çektiği
düşünülen
müzik
türlerinden toplum uzaklaştırılmaya çalışılmıştır.
Bu konuda özellikle resmi ya da akademik kurumlarda
görev
yapan
müzisyenlerin
özel
sektörde
görev
yapan
müzisyenlere göre sanatsal kaygıyı daha büyük bir oranda
taşıdığı söylenebilir.
Zira görev yaptıkları kurumlarda toplumu sanatsal
yönden ileri taşımak üzere görevli oldukları düşünülen bu
müzisyenler, kendi çalışmalarında ve yaşantılarında da bu
hususa son derece dikkat etmek durumunda kalmaktadır.
28
Sosyolojik İçerikli Kaygılar
Müzik ve insan bir bütünün ayrılmaz iki parçası gibidir.
Bu sebeple müzik sanatı, sosyoloji disiplini ile her şekilde
ortak hareket etmek durumundadır. Bu konuda müziğin
sosyolojik yönlerini inceleyen bilim dalları mevcuttur. Müzik
sosyolojisi, müzik ve toplum arasındaki karşılıklı, çok boyutlu
ve çok anlamlı ilişkiyi inceleyen sosyolojinin alt dallarından
biridir. Bir sanat dalı olarak müziğin toplumsal bileşenlerini;
siyaset, din, ekonomi, kimlik, cinsiyet ve gündelik hayat
pratikleri gibi alanları içerecek şekilde, parçalı ve dinamik
kültürel örüntülerini incelemeyi hedeflemektedir. Bu sayede,
hem müziğin hangi toplumsal koşullar çerçevesinde yaratılıp
bir eser ya da ürün olarak ortaya konulduğunu anlayabilmek
hem
ortaya
bulunduğu
konulan
koşullar
müzik
üzerinden
hakkında
yorum
toplumun
yapmak
içinde
ve
çıkarsamalarda bulunmak mümkün hale gelmektedir(Güven;
Ergur, 2014:2).
Müziği toplumdan ayrı düşünmek olanaksızdır. Bu
durum haliyle müzisyenler içinde geçerlidir. Müzisyen bu
anlamda sadece müzik sanatını icra eden birey olarak
düşünülmemeli aynı zamanda toplumda birçok sosyo-kültürel
29
ve
toplumsal
ifadenin
aracısı
konumunda
olduğu
unutulmamalıdır. Bu sebeple müzisyene bakış açısı toplumun
bir anlamda kendi meydana getirdiği kültürel ve sanatsal
değer yargılarına bakış açısıdır.
Sosyo-ekonomik unsurlar, birçok toplumda olduğu
gibi, Türk toplum yapısında da her geçen gün daha belirleyici
ve etkili olmaktadır. Toplumun, müzisyenlere yönelik sosyokültürel ve geleneksel temellere dayalı bakış açısı, günümüz
koşulları dikkate alındığında ekonomik temele dayalı bakış
açısı ile birçok ortak özellik sergilemektedir.
Müzisyenlik mesleğinin, cumhuriyet öncesi dönemde
kurumsal
bir
eğitim
temeline
dayalı
olarak
gelişim
sergilediğini söylemek güçtür. Cumhuriyet öncesi dönem
müzisyenlerimiz genellikle usta-çırak ilişkisi, meşk yöntemi
ya da kendi çabaları ile gelişim sergileyerek müzisyenlik
mesleğine
atılmışlardır.
Bu
sebeple
belirtilen
süreçte
müzisyenlik mesleğini sergileyen bireyler ekonomik, sosyal
güvenlik ve sağlık alanlarında yeterli kamusal güvencelere
sahip olmamaları sebebi ile olumsuz durumlarla karşı karşıya
kalmıştır.
Dolayısıyla
bu
olumsuz
durumlar
neticesinde,
müzisyenlik mesleğinin toplum nezdinde ki mesleki saygınlığı
da yara almıştır. Bunun yanında toplum içerisindeki sosyal
30
statüyü en çok etkileyen kurumlardan birisi olan kamusal
eğitim kurumlarının etkin rol oynaması, bu meslekte çok eski
yıllara dayanmamaktadır.
Cumhuriyet öncesi dönemde çeşitli iyi niyetli çabalar
sarf edilmiş olsa da, müzik alanı ile ilgili resmi eğitim
kurumlarının açılışı özellikle cumhuriyet döneminden sonra
ivme kazanmaya başlamıştır. Sosyal statünün en önemli
dayanaklarından biri olan eğitim faktöründen yoksun olan bir
mesleğe toplumun pozitif bir bakış açısı sergileyeceğini
düşünmek oldukça iyimser bir yaklaşım olacaktır.
Bir diğer önemli husus da gelir seviyesidir. Bireylerin
mesleki gelir ve refah seviyesi toplumun bakış açısında
önemli bir etken olsa da, müzisyenlik mesleğindeki dengesiz
ve düzensiz gelir seviyesi müzisyenlik mesleğini icra eden
bireyler ve ailelerinin bu anlamda geçmişte olduğu gibi
günümüzde de zorluklar yaşamalarına sebep olabilmektedir.
Toplumun sosyo-kültürel, ekonomik ve geleneksel
anlamda müzisyenlik mesleğine olan bakış açısı ülkemizde
geçmişte
olduğu
gibi
günümüzde
de
oldukça
kötü
bir
pozisyondadır. Özellikle bu meslekten bireylere olan ön yargı
geçmişte olduğu kadar olmasa da günümüzde de varlığını
31
sürdürmektedir. Toplumsal yaşamın bir anlamda yansıması
olan atasözlerimizde dahi bu durum kendini göstermektedir.
“Kızını boş bırakırsan ya davulcuya varır ya zurnacıya” sözü,
bu duruma açık bir örnek olarak gösterilebilir.
Her
ne
kadar
günümüzde
bu
durum
müzik
ve
müzisyenlik mesleğine yönelik olumlu yönde değişiklikler
sergilemeye başlamış olsa da, geçmişten gelen olumsuz
yöndeki etkiler, toplum nezdinde hala devam etmektedir.
Kültürel Kaygılar
Türk dil kumunun tanımı ile:
“Kültür, tarihsel,
toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve
manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere
iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine
egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünüdür”.(Türk
Dil Kurumu, 2005: 1282)
Yaşayan
her toplum
yaşayış farklılıklarını
geçmiş
nesillerden gelecek nesillere aktarmaya devam etmektedir.
Bu nedenle kültür olgusu, bir toplumu diğer toplumlardan
ayıran
önemli
yapı
taşlarından
biri
olarak
karşımıza
32
çıkmaktadır.
Altaş’ın aktardığı üzere bir eğitimci olarak Ferhan
Oğuzkan kültürü, bir toplumu ya da halkı duyuş, düşünüş,
yaşayış
bakımından
öbürlerinden
ayıran
maddi
manevi
ürünlerin tümü olarak tanımlamıştır. (Altaş, 2003:10-11)
Geçmişte
yaşayan
toplumun
bireyleri
örf,
adet,
gelenek ve göreneklere uygun olarak kültürel farklılıklarını
geleceğe taşıyıp toplumlar arası farklılıklara ve bu zengin
renk çeşitliliğine önemsenecek ölçüde ışık tutmaya devam
etmektedir.
Ülkemizde var olan birçok kültürel farklılıkları çeşitli
bölgelerdeki
farklı
sosyo-kültürel
yaşayış
biçimlerinin
etkilediği gibi, sanat dalları ve meslek grupları da bu konuda
belirleyicidir. Bu bağlamda toplumun müzik kültürü de son
derece etkili ve önemli bir yere sahiptir. Bu anlamdaki kültür
aktarımında müzisyenlere de önemli görevler düşmektedir.
Müzisyenlerin geçmişlerinde kazandıkları müziksel kültür,
bilgi ve beceri birikimlerini gelecek kuşaklara aktarmaları bu
anlamda çok önemli görülmelidir. Fakat daha önce de
bahsedildiği gibi ekonomik ve sosyal statü yönü ile belirli bir
konumda
olmayan
bir
bireyin
özgüvenli
bir
biçimde
33
davranamayacağı ve kültürel ve sanatsal olarak da kendini
yeterince geliştirmesinin zor olacağını söylemek mümkündür.
Gelir seviyesi yüksek olan bireyler tiyatro, sinema,
konser vb. sosyal aktivitelere katılabilirken, gelir seviyesi
düşük olan bireylerin yaşantılarında bu tür sosyal faaliyetlere
yer vermeleri ekonomik nedenlerden dolayı beklenemez.
Müzisyenlerin
gelir
seviyesi
de
düşünüldüğünde
standart (düzenli) bir ekonomik gelire sahip olmamaları
nedeni ile bu tür sosyal faaliyetlere katılma olasılıkları
düşüktür. Bunun yanında örneğin, eğlence sektöründe görev
alan bir müzisyenin ekonomik yönden yeterli imkânı olması
durumunda
dahi,
genellikle
sosyal
faaliyetlerin
(tiyatro,
sinema, konser, vs.) çalışma saatleri ile aynı zamana denk
gelmesinden dolayı söz konusu aktivitelere katılmaları da
mümkün olmayacaktır.
Gecenin geç saatlerine kadar çalışmaları sebebiyle,
aile bireylerinin de kültürel faaliyetlere katılma imkânları
oldukça yetersiz olabilmektedir. Bu durum bireyin ve ailesinin
kültürel yaşantısına etki edebilmektedir.
34
Psikolojik Koşullara Bağlı Kaygılar
Yaşam
koşullarından
kaynaklanan
çeşitli
sebepler
dolayısı ile geçmişte çoğu müzisyenin (kısmen günümüzde)
başıboş, aylak, iş güç yapmayan, sözüne güvenilmeyen
bireyler olarak nitelendirildiğini söyleyebiliriz. Oysa diğer
sanat dallarındaki bireyler gibi, müzisyenlik mesleğini icra
eden
bireylerin
de
insani
duygulara
sahip
olduğu
unutulmamalıdır.
Müzisyenler, uğraştıkları sanatın da etkisiyle kırılgan
bir
yapıya
sahip
karşılaştıkları
oldukları
olumsuz
için,
günlük
olaylardan
yaşantılarında
çok
çabuk
etkilenebilmektedirler. Bu kırılganlık anları müzisyenleri farklı
psikolojilere yönlendirebilir.
Örneğin;
Eğlence sektörü
müzisyenlerinin çalışma
şartları, ekonomik sorumlulukları
ve bakmakla yükümlü
oldukları aileleri de göze alındığında, güncel hayatlarında
içine kapanık bir hayat sergilemeleri beklenebilir (Kaya,
2015:23).
Müzisyenlik mesleği, yapı itibarı ile insanları bazı
35
zamanlar
neşelendiren,
bazı
zamanlar
ise
geçmişe
döndürerek çeşitli duyguları bir arada yaşanmalarına imkân
tanıyan bir meslektir.
Psikolojik durumları nasıl olursa olsun, müzisyenlerin
çoğu
zaman
bir
tiyatro
sanatçısı
misali,
yaşadıkları
olumsuzlukları dışa yansıtmadan mesleklerini icra etmeleri
gerekebilmektedir.
Toplum yaşantısındaki bireylerin büyük bir bölümü
kendisinin ya da aile bireylerinin bir müzik aleti ile hobi olarak
ilgilenmelerini desteklerken, müzisyenliği bir meslek olarak
yürütmelerine karşı olabilir. Bu düşünce; toplumda geçmişten
günümüze var olan ön yargıların bir sonucu olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Çünkü
mesleğini,
toplumsal
sürekli
ve
düşünce
düzenli
bir
yapımız,
kazancı
müzisyenlik
olmayan
ve
saygınlıktan uzak bir meslek olarak görmektedir. Bu düşünce
çok yetenekli bireylerin dahi bu alandan uzaklaşarak başka
alanlara yönelmesine dahi sebep olmuştur. Bu sebepledir ki
toplumsal olarak müzisyenlik mesleğine yönelim oldukça
sınırlı bazı toplumsal kesimlere kalmıştır.
36
Kaya, eğlence müzisyenliğine yönelik araştırmasında
bu konuya şöyle değinmektedir; Toplumsal endişenin haklı
yönleri de vardır çünkü müzisyenleri çoğu zaman sahne
aldıkları geceden bir sonraki işlerinin hangi gün olacağını
veya ne kadar ücret alacaklarını bilememektedirler. Bazı
eğlence sektörü müzisyenleri yılın belirli aylarında iş imkânı
bulabilirken
bazıları
çalışmaktadırlar.
Aynı
haftanın
zamanda
belirli
sürekli
günlerinde
çalışma
imkânı
bulamayan müzisyenler de oldukça fazladır (Kaya, 2015: 25).
Eğlence sektörü müzisyenliğinin süreklilik arz eden bir
meslek olmaması sebebiyle, bu alanda çalışan bireylerin
ekonomik
sıkıntı
yaşamaları
olasıdır.
Eğlence
sektörü
müzisyeni iyi niyetli de olsa, ekonomik bütçesinde istikrarlı
bir durum söz konusu olmadığından, verdiği ekonomik sözü
yerine getiremeyebilir. Bu durum, toplumda eğlence sektörü
müzisyenleri hakkında sözlerine güvenilmeyen bireylermiş
gibi olumsuz bir yargı oluşmasına sebep olabilmektedir.
Müzisyenlik mesleğindeki psikolojik koşullara bağlı
kaygıların temelinde geçmişten gelen ve zamanla toplumsal
düzeyde kalıplaşmış olan olumsuz ön yargılar yer almaktadır.
Bu olumsuz ön yargılar zamanla olumlu yönde ivme kazanmış
olsa da, günümüzde hala etkisini korumakta ve bu mesleği
37
yürüten bireyler hakkında genelleme yapılmasına sebep
olabilmektedir.
Çalışma Şartlarına Bağlı Kaygılar
Çalışma şartlarına bağlı kaygılar bütün mesleklerde
olduğu gibi müzisyenlik mesleğinde de var olan bir gerçektir.
Araştırmalara
göre,
nüfusun
%28’i
yaşamlarının
belli
dönemlerinde psikolojik hastalıklar arasında en yaygını olan
kaygı bozukluklarıyla karşılaşmaktadır (Kessler, Chia, Demler
ve Walters, 2005:617).
Bir başka araştırmaya göre ise; kaygı bozukluğu,
bireylerin yaşamlarını fiziksel, zihinsel ve sosyal alanlarda
olumsuz etkiler (Hays ve Morales, 2001:350).
Mesleki
yaşantısını
özellikle
özel
sektör
olarak
nitelendirdiğimiz ticari işletmelerde sürdüren müzisyenlerin
önemli bir bölümü çalışma şartlarına bağlı kaygılar taşımakta
ve bundan olumsuz yönde etkilenmektedir.
Bunlardan en önemlisi can güvenliği konusundaki
kaygılardır. Özellikle ticari işletmelerin müşterilerine yönelik
38
sunduğu müzik programları ile işletmenin eğlence ihtiyacı
noktasında hizmet veren müzisyenlerin öncelikli olarak can
güvenliği kaygısı taşıdıkları bilinmelidir. Bahsi geçen ticari
işletmelerin müşterilerine yönelik hizmetlerinden biri olan
alkollü içecek satışı, müşterilerin alkollü içecek limitlerini
aştıktan
belirli
bir
süre
sonra
bireysel
düşünce
mekanizmalarını kontrol edemeyecek noktaya gelmelerine
sebep olabilmektedir. Bu durum zaman zaman bireylerin
istemeyerek de olsa etrafındaki kişilere zarar verebilecek
hareketlerde bulunmasına dahi sebep olabilmektedir.
Bahsi
geçen
sarhoş
edici
içecekler
ile
kontrol
mekanizmalarını kaydeden müşteriler, istedikleri her şeyin
yapılması gerektiğine inanabilmekte ve isteklerine herhangi
bir
sebepten
cevap
verilemediği
durumlarda
ise
müzisyenlerin yaralanması hatta ölümüne dahi yol açabilecek
eylemlerde bulunabilmektedirler. Bu konuda ne yazık ki
yaşanmış ve kötü sonuçlar doğurmuş birçok örnek durum
mevcuttur.
Bir
diğer
önemli
müzisyenliğinde
aile
geçiremeyecek
şekilde
kaygı
da
bireyleri
bir
özellikle
ile
çalışma
özel
yeterince
sistemine
sektör
zaman
sahip
olmalarıdır. Bu konuda açıklayıcı bilgi vermek gerekirse bir
39
müzisyenin
çalışma
saatleri
genellikle
aile
bireyleri
ile
geçirebileceği zamanlara rastlamaktadır. Bu saatler dışında
ise aile bireyleri evde olamamakta ve bu sebeple müzisyen
ailesi
ile
yeterince
ilgilenememektedir.
Bu
durum
müzisyenlerin aileleri ve kendilerinde çeşitli kaygılara sebep
olabilmektedir.
Bir
diğer
önemli
kaygı
da
sağlık
alanındadır.
Müzisyenlerin çalışma saatlerinin geç saatler hatta bazı
durumlarda sabaha kadar devam etmesi özellikle sağlıksız bir
yaşam sürdürmelerine sebep olabilmektedir. Tüm toplum
kesimlerinin
aksine
özel
sektör
müzisyenlerinin
büyük
bölümü gündüz uyumakta ve gece çalışmaktadır. Bu durum
bireyin sağlık alanında çeşitli sorunlar yaşamasına ve bu
sebeple bazı kaygılar taşımasına yol açabilmektedir.
Bu konudaki bir diğer kaygı ise işsizlik kaygısıdır.
Özellikle sosyal güvenceleri ve sigortaları olmayan özel sektör
müzisyenlerinin büyük bölümü işsizlik kaygısı taşımaktadır.
Bireylerin özellikle belirli bir aile yapısına sahip olduktan
sonra bu kaygıyı daha derinden yaşamalarına sebep olan ise
artık düşünmek zorunda oldukları başka bireylerin de var
oluşudur.
Bu
sebeple
aile
sahibi
müzisyenlerin
diğer
müzisyenlere göre işsizlik kaygısını daha derin yaşadıklarını
40
söylemek yerinde olacaktır.
Fiziki Koşullara Bağlı Kaygılar
Müzisyenlik
mesleğindeki
fiziki
koşullara
bağlı
kaygıların devamlı hale gelmesi, kişinin yaşam kalitesinin ve
sağlığının bozulmasına yol açabilmektedir.
Fiziki
koşullara
bağlı
kaygıların
başında
çalışma
ortamındaki kirli hava koşulları ve yetersiz havalandırma
sistemi gelmektedir.
Bu alandaki bir diğer önemli kaygı ise insan sağlığını
tehdit eden seviyelerdeki ses yüksekliğidir. Bu alandaki
mevcut örnekleri çoğaltmak mümkündür…
ÇALIŞMA ŞARTLARI İLE MÜZİSYEN
Müzisyenlik mesleğine yönelik çalışma şartlarını genel
olarak “kamu kurumlarında” ve “özel sektörde” şeklinde iki
ayrı başlık altında incelemek mümkündür.
41
KAMU KURUMLARINDA
Müzisyenlik mesleğinin kamu kurumlarındaki çalışma
şartlarını ana başlıklar altında sıralayacak olursak;
ξ
Akademik Faaliyet Gösteren Kurumlar (Üniversiteler)
ξ
TRT
(Türkiye
Radyo
Televizyon
Kurumu),
Kültür
Bakanlığı
ξ
Yerel Yönetimler (Belediyeler)
Bu konuda ilk olarak aklımıza gelenlerden birkaçı
olacaktır.
Akademik Faaliyet Gösteren Kurumlarda
Müzisyenlik mesleğinin yürütüldüğü resmi kurumların
başında akademik faaliyetlerin gerçekleştirildiği üniversiteler
gelmektedir.
Özellikle
konservatuvar
müzik
alanında
misali
birimlerde
icracı
görev
yetiştiren
yapan
42
akademisyenlerin genelde bu kategorideki müzisyenleri teşkil
ettiği düşünülse de, eğitim fakülteleri ile güzel sanatlar
fakültelerinin
de
müzik
alanında
çalışmalar
yürüten
bölümlerinde de azımsanmayacak sayıda müzisyen görev
yapmaktadır.
Müzisyenlerin
yürütebilmelerine
akademik
yönelik
birimlerde
çeşitli
kıstaslar
mesleklerini
bulunmaktadır.
Geçmişte bu kıstaslar daha esnek bir şekilde tutuluyor iken
günümüzde mezun sayısının yükselmesi ile daha ayrıntılı bir
hale gelmiştir.
Bu konudaki kıstaslardan bazıları sıralanacak olursa,
geçmişte
tek
başına
yeterli
görülen
mesleki
yeterlilik
sınavının yanı sıra akademik seviye tespit sınavı ve dil sınavı
da önemli sayılanlar olarak aklımıza ilk gelenler olacaktır.
Özellikle
dil
sınavlarında
yeterli
puan
alamayan
kişilerin bu konuda oldukça dertli oldukları da bu alanda
bilinen bir gerçektir. Diğer taraftan akademik çalışmalar için
yeterli yabancı dil seviyesine ihtiyaç duyulmasının gerekçe
olarak
gösterilmesi
barındırmaktadır.
de
kendi
içerisinde
haklı
sebepler
43
Akademik kurumlarda görev yapan müzisyenlerin bir
anlamda birer müzik eğitimcisi olarak sınıflandırılması da
yerinde olacaktır. Zira bu kurumlarda görev yapanların müzik
aletlerini seslendirmenin yanı sıra asli görev olarak bunu bir
eğitmen olarak öğrencilerine aktarmaları gerekmektedir.
Akademik
kurumlarda
görev
yapan
müzisyenlerin
gerekli akademik çalışmaları istenilen seviyede yürütmeleri
durumunda gerek sosyal güvenlik, gerekse mesleki çalışma
koşulları bakımından özel sektörde görev yapan müzisyenlere
oranla daha iyi durumda bulundukları söylenebilir.
TRT
(Türkiye Radyo Televizyon Kurumu) ve
Kültür Bakanlığı
Radyo ve TV yayınlarının gerçekleştirilmeye başlandığı
ilk yıllardan itibaren halkın en çok tercih ettiği eğlence
araçları genel özelliklerini günümüze kadar korumuşlardır.
Yaşanan
birçok
teknolojik
televizyon
yayınları
karşılama
noktasında
gelişmeye
toplumun
müzik
günümüzde
rağmen
radyo
dinleme
halen
daha
ve
ihtiyacını
oldukça
etkindir. Bu yayınların ülkemizde izleyici ve dinleyicilere
ulaşmasında ise TRT her zaman özel bir yere sahip olmuştur.
44
Özellikle
bünyesinde
kadrolaştırdığı
sanatçı
kadroları
ile
gerçekleştirdiği radyo ve TV yayınları, onlarca yıl halkın
müziksel eğlence ve dinlence ihtiyacına cevap vermiştir. Bu
anlamda TRT Kurumu ve aynı paralelde Kültür Bakanlığı
koroları yıllarca halkın müziksel ihtiyaçlarını karşılama ve
geleneksel müzik kültürümüzü koruyarak gelecek kuşaklara
aktarma noktasında da oldukça önemli ve hassas bir misyona
da sahip olmuştur.
TRT Kurumu ve Kültür Bakanlığı korolarında saz-ses
sanatçısı statüsünde görev yapan müzisyenlerin, eğlence
sektöründe çalışan müzisyenlere oranla daha refah bir hayat
yaşayabildiklerini söylemek mümkündür. Bu durum hem
ekonomik hem de çalışma ortamlarındaki rahatlık açısından
kendini göstermektedir. Ancak bu kurumlarda görev yapan
her müzisyen için aynı durumdan bahsedebilmek mümkün
değildir. Özellikle 90’lı yıllarla hız kazanan akitli saz/ses
sanatçıları alımlarıyla birlikte bu kurumların sanatçı alt yapısı
güçlendirilmiş ve dolayısıyla önemli işler başarılmıştır. Ancak
bu kurumlarda “kısmî zamanlı” “ihtiyaca göre çağrılan” vb.
ibarelerle görevlendirilen ve özellikle çeşitli etkinliklerde
kadrolu sanatçılarla aynı işleri omuzlayan akitli sanatçıların
çeşitli
açılardan
problemler
yaşadıklarını
söylemek
mümkündür. Bu problemleri, akitli sanatçıların çok düşük
45
ücret karşılığında çalışması, genellikle sosyal güvencelerinin
olmayışı, gelecek-emeklilik kaygıları, kurumların sunduğu
çeşitli imkânlardan faydalanamamak… şeklinde sıralamak
mümkündür. Adı geçen problemler sonucunda çok yetenekli
müzisyenlerin
yöneldikleri,
sadece
bu
eğlence
kurumlardan
sektöründe
küserek
çalışmaya
uzaklaştıkları
ve
özellikle müzik açısından önemli işlere imza atacak yetilere
sahipken tamamen ekonomik kaygılardan dolayı mesleklerini
içlerinden gelmeyen bir zorlamayla yaptıkları durumlara
sıklıkla rastlanmaktadır.
Yerel Yönetimler (Belediyeler)
Günümüzde
yerel
yönetimler
sanatsal
faaliyetlere
büyük destek vermektedir. Belediye konservatuvarları ve
Halk eğitim merkezleri bu alanda önemli çalışmaların yapıldığı
başlıca
kurumlar
olarak
karşımıza
çıkmaktadır.
Bu
kurumlarda çalışan müzisyenler genellikle çeşitli festivaller,
sosyal etkinlikler, halk konserlerinde… görev almakta, ayrıca
açılan çeşitli kurslar ile özellikle geleneksel müziklerimizin
genç dimağlara aktarılarak sürekliliğinin sağlanması açısından
katkılar sağlayarak topluma önemli hizmetler vermektedir.
46
ÖZEL SEKTÖRDE
Özel
sektörde
müzisyenlik
mesleği
genel
olarak
aşağıda sıralanan platformlarda sürdürülmektedir;
ξ
Eğlence Sektörü
ξ
Geleneksel Törenler
ξ
Şenlik ve Festivaller
ξ
Özel Kurs Merkezleri
Eğlence Sektörü
Müzik sanatı ilk çağlardan günümüze birçok eğlence
düşüncesinin en temel unsurlarından biri olarak görülmüştür.
Müzik sanatı birbirinden çok farklı sosyal, kültürel, inançsal
ve düşünsel yapılarda olsa da birçok toplumsal düzenin
eğlenme ihtiyacına katkı sağlamıştır.
Günümüzde ise eğlenme fikri ve müzik sanatı iç içe bir
hal almış ve neredeyse bir bütünün ayrılmaz iki parçası haline
gelmiştir. Toplum içerisindeki bireylerin büyük bölümünün
eğlenme gereksinimini karşılayan müzik sanatı, günümüzün
önemli bir eğlence aracı olarak görülmektedir. Bilimsel ve
47
teknolojik gelişmeler ile desteklenen görsel ve işitsel medya
ve iletişim araçları da müzik sanatının bir eğlence aracı olarak
yaygınlaşması
ve
önemli
bir
hal
almasında
etkin
rol
oynamaktadır.
Müzik her yerdedir; şehirlerde, kahvelerde, gece
kulüplerinde,
hamamlarda,
dükkanlarda,
otobüslerde,
taksilerde ve dolmuşlarda. Neredeyse mekanın atmosferini
oluşturan, günlük hayatın ritmine renk katan bir parçasıdır
diyen Stokes, müziğin hayatın içerisindeki etkin rolünü ortaya
koymuştur (Stokes, 1998 :18)
Günümüz teknolojisi Stokes’in düşüncesini daha da
ileri götürerek her yerde ve zamanda istenilen müziklere
erişilebilmeyi
mümkün
kılmıştır.
Bu
sayede
bireyler,
istedikleri uluslararası veya ulusal sanatçılara sosyal medya
araçları ve yeni nesil iletişim teknolojisi yolu ile zaman ve
mekân sınırı tanımaksızın ulaşabilmektedir.
Bireyler bu yolla aynı zamanda sanatçılara ait birçok
farklı
kişisel
ve
bulabilmektedir.
sanatsal
bilgiye
de
ulaşma
imkânı
48
Geçmişten
katkılar
sağlayan
günümüze eğlence ihtiyacımıza önemli
müzik
sanatı,
teknolojik
gelişmeler
sonucunda farklı bir boyuta taşınırken, beraberinde eğlence
ihtiyaçları ve eğlence kavramının da değişim göstermesine
sebep olmuştur.
Aydar bu konuda; eğlence daha önceki zamanlarda,
insanların yaratıcı ve kendini geliştirici boyutlarda olmasıyla
anlamını bulmaktaydı. Çünkü eğlence kavramı, insanların
zevklerine yönelik olan boş zamanlarında, herhangi bir
teknolojik meta olmaksızın, basit nesnelerle yahut söze,
harekete ve saf duyusal şarkılara dayalı, doğal iletişimi
sağlayan bir ortamdaydı. Bu gün ise bu boyut çok değişmiş,
eğlence kavramı gelişen teknolojik müzikle birlikte anlamını
değiştirmiş ve kendini tüketime sunmuştur” şeklinde bir ifade
kullanmaktadır
(Aydar,
2014:188).
Bu
yorum,
oldukça
düşündürücü bir betimsel analiz olarak nitelendirilebilir.
Günümüzde
müzik
dinleme
aracı
olarak
sıkça
kullanılan medya araçları dinleyicilere geniş bir seçme şansı
sunabilmektedir. Ulusal kanallardaki çeşitli müzik programları
yardımı ile müzik yayınlarına ulaşma imkânı bulan toplumun
bireyleri, aynı zamanda yöresel müziklere de yerel yayın
organlarından ulaşabilmektedirler. Bunun yanı sıra, eğlenmek
49
veya müzik dinleyerek vakit geçirmek ihtiyacı duyan bireyler,
özel günlerinde, iş yemeklerinde ya da doğum günlerinde
çeşitli müzisyen, solist ya da müzik grupları tarafından
eğlenceye
yönelik canlı
müzik dinletisi
yapılan
eğlence
mekânlarını da tercih edebilmektedirler.
Eğlence
müziğinin
sergilenme
biçimi,
süresi
ve
seslendirilen mekânlar incelendiğinde, bu mekânlardaki temel
amacın insanları eğlendirmek olduğu söylenebilir. Bireyler bu
mekânları tercih ederken yaşadığı bölgeye yakınlık ve uzaklığı
ile hizmet kalitesine göre değerlendirebildiği gibi, yapılan
müziğin türü, müzisyen veya müzik grubunun niteliği ile
müzik zevklerine uygunluğu gibi etkenleri de göz önünde
bulundurabilmektedirler.
Bu tercihin, toplumdaki bireylerin yaşam standartları,
yaşadıkları bölgenin kültürel özellikleri ile sosyal yapısı gibi
etkenlere bağlı olarak da değişiklik gösterdiğini söylemek
mümkündür.
Eğlence
ölçekte
ve
sektörü
geçimini
bu
müzisyenlerini
mesleği
icra
çoğunlukla
ederek
müzisyenler olarak belirtmekte fayda olacaktır.
yerel
kazanan
50
Düğün veya eğlence törenlerinde zaman zaman ulusal
medya
unsurlarınca
edilmesi
söz
tanınmış
konusu
olan
olsa
müzisyenlerin
da,
tercih
geleneksel
tören
müzisyenlerinin genelde eğlence merasimi yapılan bölgede
yaşamını sürdüren ve o yörenin müziklerine daha hâkim olan
müzisyenler olduğunu söylenebilir.
Kaya’ya göre, durumun, ekonomik sebeplerden ve
dinleyici beklentilerinden kaynaklandığını söylenebilir. Mesele
yöresel
eğlence
müzisyenlerinin
yeterli
ya
da
yetersiz
olmaları değil, sürekli istenilen ve beğenilen müzik türlerini
icra
etmeleri
geliştirebilme
sebebiyle
o
alanda
imkânına
kendilerini
sahip
daha
çok
olmalarından
kaynaklanmaktadır. Zira ulusal çapta çok beğenilse de, o
bölgedeki eğlence törenlerinde tercih edilmeyen eserleri
seslendirmek pek geçerli bir seçim değildir. Bu sayede daha
çok istenen ve beğenilen bir eğlence müzisyeni olmak ve
dolayısıyla daha çok iş imkânına kavuşabilme imkânı da
doğmaktadır (Kaya,2015: 23).
Talep edilen müzisyenlik ücreti, uzaklığa, istenilen
çalgı çeşitliliğine ve müzisyen sayısına istenilen programın
süresine göre de farklılık sergileyebilir.
51
Bazı eğlence sektörü müzisyenleri düğün veya eğlence
etkinliklerine göre standart bir ücret talep ettikleri gibi
performans sergileyecek müzisyenlerin sayısına veya çalgı
zenginliğine göre de farklı ücret talep edebilmektedirler.
Bunun yanında bir eğlence mekânında sürekli çalışan eğlence
sektörü müzisyenleri için mekân sahipleri düğün merasiminin
maliyetinin yanında ayrıca ücret talep edebilmektedirler. Bu
ücret ise yine mekânın kalitesine veya eğlence sektörü
müzisyenlerinin mekân sahipleri ile anlaştıkları ücrete göre
değişmektedir (Kaya, 2015: 24).
Ülkemizde
sergilenen
eğlenceye
yönelik
müziksel
etkinlikler bölgelere göre farklılık sergilediği gibi aynı bölgenin
farklı yaşam alanlarında da değişiklikler gösterebilmektedir.
Bunun yanında toplumu oluşturan bireylerin eğlenceye
ayırdıkları zaman da iş ve yaşayış alanlarına göre değişim
gösterebilmektedir.
Eğlence
sektörü
müzisyenleri
kırsal
kesimlerde
geçimini evlilik, nişan veya sünnet törenlerinde kazanmaya
çalışırken,
kentsel
bölgelerde
müziksel
performansın
sergilendiği mekânlar sadece geleneksel törenler ile sınırlı
kalmamaktadır.
52
Yaşadığımız toplumda eğlence sektörü müzisyenliği
mesleğini icra edip aynı zamanda farklı bir meslek grubuna
mensup olan bireylerle de karşılaşmak mümkündür.
Toplumda her birey çok sayıda statüye sahip olabilir.
Ancak bireyin statüsü denildiğinde kastedilen bütünsel toplam
statü olduğu da unutulmamalıdır (Kasapoğlu, 1994: 218).
Toplumdaki bireyler arasında saygın bir mesleğe sahip
olan bir bireyin, aynı zamanda eğlence sektörü müzisyeni
olarak tanınmasının, kazanılmış statüsüne ve yine bu oranda
toplumdaki diğer bireyler arasında farklı bir yer ve önem
kazanmasına olumlu yönde etki sağladığı söylenebilir.
Yüksek itibara sahip mesleklerin her zaman üyelerine
itibarı oranında gelir sağlamadığını da görmekteyiz. Bir
gazino şarkıcısının bir haftada kazandığı, bir hâkimin yıllık
kazancından fazla olabilir. Birincisinin toplum tarafından çok
tanınmış olmasına ve yüksek gelir seviyesine sahip olmasına
rağmen,
toplum
nazarındaki
genel
değerlendirilmede
hâkimlik daha itibarlı bir meslek olarak yerini korumaktadır.
Bununla beraber toplumda değer hükümlerindeki değişimlerin
statü değişmelerine, dolayısıyla sosyal iniş ve çıkışlara sebep
olduğu bir gerçektir” diyerek konuya ilişkin değerlendirmesini
53
yapmaktadır (Eke, 1987: 389).
Genel bir değerlendirme yapılacak olursa; kitabın
büyük bölümünde bahsi geçen ve özellikle çeşitli sorunların
dile
getirildiği
birçok
hususun
temelinde
özel
sektör
müzisyenlerinin sorunları öncelikli rol oynamaktadır.
Hiç
kuşkusuz
resmi
kurumlarda
görev
yapan
müzisyenlerin de çeşitli sorunları vardır ancak, özel sektör
müzisyenliği söz konusu olunca bu sorunlar daha da büyük
toplumsal problemlere dönüşmüş bir hal almaktadır.
Geleneksel Törenler
Kültürel birikimler sonucu oluşan manevi miraslarımızı
geleneklerimiz
olarak
niteleyebiliriz.
Geleneklerimiz,
geçmişten geleceğe yaşantımızın bir anlamda özeti gibidir.
Geleneğimizde sanatsal ve kültürel değerler önemli bir yere
sahiptir. Bu değerlerin en başında gelen sanat dallarından biri
de hiç şüphesiz müzik sanatıdır. Müzik sanatına yönelik
uygulamalar, geleneğimizde oldukça önemli bir yere sahiptir.
Mutlu ve neşeli günlerimizde gerçekleştirdiğimiz geleneksel
törenlerimizde olduğu gibi, hüzünlü ve acıyı paylaştığımız
54
anlarımızda da müzik bizimledir.
Düğün, kına, sünnet vb. geleneksel törenlerimizin en
önemli eğlence aracı durumundaki müzik sanatı, neredeyse
her coğrafi bölgede kendine has farklı bir şekle bürünecek
kadar da çeşitli ve zengindir. Geleneksel törenlerimizin
bölgelere göre farklılıklar içermesine karşın birçoğundaki
ortak nokta; müzik içerikli aktivitelerin oldukça etkin bir yere
sahip olmasıdır.
Arapça “hitan” olarak adlandırılan, “sünnet” sözcüğü
Arapça kökenli olup, ilk anlamıyla “işlek yol” demektir
(Bayık,1985: 19).
Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde farklı
törenlerle kutlanan sünnet; aynı zamanda erkek çocukların
ergenliğe ilk adımı olarak da kabul edilir. Belirli bir yaşa gelen
erkek çocuklarının sünnet olmaları ve ailenin bu kutlamayı
yakın
ve
tanıdıklar
uzak
ile
akrabalar,
birlikte
komşular
kutlamaları
ve
uygun
yaşadığımız
görülen
toplumda
gelenekselleşmiş ve aileler için neredeyse önem derecesi
yüksek bir görev halini almıştır. Bu kutlama törenlerinde
çocuk ve yetişkinlerin eğlenmeleri için çeşitli etkinlikler de
düzenlenir. Bunların başında ise bölgesel ve ulusal oyun
havaları ve diğer müzik ürünlerinin müzisyenler tarafından
icra edilmesidir.
55
Diğer bir geleneksel törenimiz olan evlilik törenleri de
sünnet törenlerine benzer şekilde kutlanır. Başçetinçelik’e
göre “bireyin yaşamındaki geçiş dönemlerinden biri olan
evlenme; kız ve erkeğin bir aile olarak sosyal yaşama katılma
sürecinin başladığı önemli bir dönemdir. Ailenin toplumsal
yapının temelini oluşturması, bu birliği sağlayan evlenme
olayına evrensel bir değer kazandırmıştır. Her toplumda
evlenme, bağlı bulunduğu kültür tipinin belirli kurallarına
uyularak gerçekleştirilir. Bu nedenle, evlenmede uygulanan
töre, adet gelenek ve görenek o toplumun evlenme kültürünü
oluşturur” (Başçetinçelik, 1998: 110).
Genellikle yüksek volümlü vurmalı (davul) ve üflemeli
(zurna) çalgılar ya da çalgı toplulukları kullanılarak yapılan ve
bir
anlamda
evliliğin
ilanı
olan
müziksel
etkinliklerin
geleneksel mirasımızın en önde gelen değerlerinden biri
olduğu önemli bir gerçektir.
Kaya,
geleneksel
değerlendirmede
törenler
bulunmaktadır:
konusunda
“Bu
şöyle
törenlerde,
bir
törene
katılan misafirlerin de yer aldığı etkinlikleri, müzisyenler
kontrollü bir şekilde ve sırasıyla gerçekleştirmektedirler.
Düğün sahipleri, kimi zaman düğün merasimlerini düğün
salonları veya restoranların yerine ekonomik veya başka
56
nedenlerle kendi evlerinde veya farklı mekânlarda yapmayı
da tercih etmektedirler. Bu durumda, düğün yapmak isteyen
aileler, müzisyenler ile belirli bir ücret karşılığında anlaşıp,
düğünlerini
kendi
evlerinde
veya
belirledikleri
yerlerde
yapabilmektedirler. Müzisyenlerin kendi aralarında genellikle
“ekstra” olarak adlandırdıkları bu kazanç, kapalı veya açık
mekânlarda çalışan eğlence sektörü müzisyenlerine aynı
zamanda ek bir gelir imkânı da sağlayabilmektedir(Kaya,
2015: 25).
Anadolu’daki bir diğer önemli geleneksel tören türü de
“yas” törenleridir. Özellikle acıların paylaşıldığı bu törenlerde
mevcut duruma ve kişiye yönelik seslendirilen ağıtlar oldukça
etkileyici
ve
derin
bir
ifade
biçimi
olarak
karşımıza
çıkmaktadır. Bu törenlerde çalgı kullanımından ziyade insan
sesinin tercih edilmesi de yine bir geleneksel durum olarak
görülmelidir.
Özelikle Anadolu coğrafyasında hemen her yörede
görülen bu tip ağıt içerikli yas törenlerinde kimlerin ağıt
yakacağı da belirlenmiş durumdadır. Her bölgenin bu konuda
önde gelen ağıt yakıcıları bulunmakta olur bunlar müzisyen
olmaktan ziyade birer eş ya da dost şeklinde acıyı paylaşan
kişiler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu konudaki bir diğer
57
önemli husus ise; sosyo-kültürel birçok yönü olmasına karşın,
genelde ağıt yakıcılığın ekonomik bir getirisinin mevcut
olmayışıdır.
Geleneksel törenlerin toplumsal yapımızda ne derece
önemli olduğu düşünüldüğünde, bu törenlerde önemli bir yer
tutan müziksel etkinliklerinin de aslında ne derece önemli
olduğu fikrini savunmak hiç de zor olmayacaktır. Zira bu
düşünce her hali ile oldukça net bir biçimde ortadadır. Hangi
düzeyde olursa olsun hemen her geleneksel törenimizde
müzik ve haliyle müzisyenler kendisine yer bulmaktadır.
Şenlikler ve Festivaller
Müzik içerikli etkinliklerin büyük bir önem kazandığı bir
diğer durum da, bazı şehir ve kasabalar ile adeta özdeşleşen
şenlik ve festival programlarıdır.
Bir
gelenek
haline
dönüşen
şenlik
ve
festival
kutlamalarında da müziksel etkinlikler oldukça önemli bir rol
üstlenmektedir. Birçok şehrimizin meşhur olan ürünlerin
tanıtımı ya da üniversite ve belediyelerin düzenledikleri şenlik
ve festivallerde de müzisyenler ile karşılaşmak mümkündür.
58
Bu tür festival ya da şenliklerde yerel müzisyenlerin yanı sıra
ulusal olarak tanınan birçok müzisyen de her yıl çeşitli illerde
bu tür kutlamalarda yer almaktadır.
Müzisyenler bu vesile ile ekonomik kazanç elde ettikleri
gibi bazı özel durumlarda çeşitli sosyal yardım projelerinde de
yer
almaktadırlar.
Bu
sayede
ulusal
olarak
tanınan
sanatçılardan önce aynı sahneyi paylaşan ve yerel olarak
tanınan müzisyenler, daha çok sayıdaki dinleyiciye hitap
etme imkânı bulabilmektedirler.
Şenlikler, yeterince tanınmayan ve popüler olmayan
müzisyenlerin tanıtılmasında önemli bir basamak olarak
görülebileceği gibi, ulusal ve uluslar arası alanda tanınmış ve
önemli bir hayran kitlesi olan müzisyenlerin bölge halkı
tarafında dinlenebilmesinde de önemli bir rol oynamaktadır.
Bu sebeplerle şenlik ve festivaller oldukça önemli birer
kültürel ve sanatsal etkinlik olma görevini de üstlenmektedir.
Özel Kurs Merkezleri
Günümüzde, özel kurs merkezlerinin müzik sanatının
toplum tabakalarına yaygınlaşmasında büyük rol oynadığı
59
oldukça önemli bir tespittir. Bu durumun sebebi olarak ise, bu
kurumların tüm yaşanan problem ve aksaklıklara rağmen
toplumun en kolay ulaşabileceği müzik merkezleri olduğu
düşüncesini gösterebiliriz.
Toplumu meydana getiren hemen her kesimin, aile
bireylerini sanatın bir dalı ile uğraşmaya teşvik etmek
istemesi oldukça insani bir durumdur. İşte bu noktada en
kolay ulaşılabilen merkezler devreye girmektedir. Bu özel
kurs
merkezlerinde
elde
edilen
sonuçlar
çoğu
zaman
bireylerin müzik eğitimine devam edip etmemesine dahi
sebep olabilmektedir.
Özel kurs merkezleri de her alanda olduğu gibi
verdikleri hizmet noktasında çeşitli hatalar yapabilmektedir.
Fakat her ne olursa olsun özellikle çocuk yaştaki bireylerin
okullarda aldıkları müzik eğitimine destek olarak bu kurumları
tercih ettiği de bir gerçektir. Zira, resmi kurumlardaki mevcut
eğitim olanakları çoğu zaman sanat derslerini karşılayabilecek
düzeyde olamayabilmektedir.
Yetersiz ders saati, yetersiz donanım ve çalışma
şartları bu durumun oluşmasında önemli rol oynamaktadır.
Çünkü müzik eğitimi oldukça ilgi ve zaman gerektiren bir
60
yapıya ihtiyaç duymaktadır. Bu yapıyı ise devlet kurumlarına
bağlı
okullarımızda
sağlamak
çoğu
zaman
mümkün
olamamaktadır.
Bu
sebeplerle
özel
müzik
eğitimi
kurumları,
bünyesinde ve çalışma sisteminde çeşitli sorunlar içermiş olsa
da,
mevcut
durumdaki
yetersizliklere
bir
nebze
çare
olabilmesi bakımından oldukça önemli görülmelidir.
MÜZİSYENLİK MESLEĞİNE YÖNELİK TOPLUMSAL
DÜŞÜNCELER
Bu bölümde, toplumun müzisyenlik mesleğine yönelik
düşünceleri istatistik bilgi ve verilere göre incelenmiştir.
Araştırma doğrultusunda, konuya yönelik anket soruları
oluşturulmuş ve oluşturulan anket hem birebir hem de çeşitli
sosyal iletişim yolları ile ulaşılabilen 600 kişiye uygulanmıştır.
Anket bulgularından elde edilen sonuçlar çeşitli açılardan
yorumlanarak aşağıda sunulmuştur.
61
Demografik Bilgiler
Bu bölümde araştırma bulgularına yönelik demografik
bilgiler bulunmaktadır.
Grafik 1: Cinsiyete göre dağılım Oranı (%)
Bayan
Erkek
47,3
52,7
Grafik 1’de araştırmaya katılım durumunun cinsiyet
boyutu ile istatistiksel olarak sergilendiği görülmektedir.
Grafik 1 incelendiğinde; araştırmaya katılan örneklemlerin %
52,7 oranında erkek ve % 47,3 oranında bayan olduğu
görülmektedir. Araştırmaya katılan örneklemlerin cinsiyet
durumu bakımından birbirlerine yakın olduğu ve dengeli bir
durum sergilediği söylenebilir.
62
Grafik 2: Gelir durumlarına göre dağılım (%)
5000 tl ve üzeri
25
3000-5000 tl arası
15
2000-3000 tl arası
29
1000-2000 tl arası
14
1000 tl ve altı
Grafik
2’de
17
örneklemlerin
gelir
durumlarına
her
gelir
göre
sınıflandırması yapılmıştır.
Grafik
örneklemin
2
incelendiğinde,
araştırmaya
katılım
sağladığı
düzeyinden
görülmektedir.
Özellikle alt, orta ve üst gelir seviyesinden katılımın dengeli
bir seviyede gerçekleşmiş olması, araştırmada daha objektif
sonuçlar elde edilebilmesine imkân sağlayacaktır.
63
Grafik 3: Eğitim Durumlarına Göre Dağılım (%)
Lisans Üstü Seviye
5,8
Lisans Seviyesi
37,9
Ön Lisans Seviyesi
18,9
Lise Seviyesi
22,6
İlköğretim Seviyesi
10,7
Okur-yazar Olmayan
4,1
Grafik 3’de araştırmaya katılan örneklemlerin öğrenim
durumlarına göre sınıflandırıldığı görülmektedir.
Grafik
örneklemin
durum,
her
3
incelendiğinde
araştırma
eğitim
katılım
düzeyinin
her
eğitim
sağladığı
konu
düzeyinden
görülecektir.
ile ilgili
alabilmek adına olumlu olarak değerlendirilebilir.
Bu
görüşlerini
64
Genel Değerlendirme
Bu bölümde, araştırmanın temel problemlerine yönelik
tespitlerin yapılabilmesine imkân tanıyacak sorulara yer
verilmiştir. Özellikle toplum içerisinde müzisyenlik mesleğine
karşı var olan düşüncelerin tespit edilmesinde bu bölümde
yer alan veriler oldukça önemlidir. Bu noktadan hareketle; bu
bölüm
bir
anlamda
araştırmanın
temel
dayanağını
oluşturmaktadır.
Bu
bölümde;
müzisyenlik
mesleğine
toplumun
ekonomik, sosyal, kültürel, psikolojik ve daha birçok yönden
nasıl bir bakış açısı ile yaklaştığına yönelik incelemeler yer
almaktadır.
Grafik 4: Müzisyenin toplumsal saygınlık kazanmasında, kültürel
seviyesi sizce ne kadar önemlidir? (%)
Pek Çok
31,4
Çok
43,8
Orta
15,4
Az
Hiç
6,2
3,2
65
Grafik 4’te müzisyenin toplumdaki bireyler arasında
saygın
bir
yer
edinmesinde
kültürel
seviyesinin
önemi
sorgulanmıştır.
Örneklem grubunun yaklaşık % 75 oranındaki büyük
bir kısmı müzisyenin kültürel seviyesinin önemli olduğu
görüşünde birleşmişlerdir. Örneklem grubunun yaklaşık % 15
oranındaki bölümü ise bu konunun çok önemli olmadığını,
yine örneklemlerin sadece % 3,2 oranındaki bir kısmı ise
müzisyenin toplumdaki bireyler arasında saygın bir yer
edinmesinde kültürel seviyesinin hiçbir önemi olmadığını
düşünmektedir.
Bu
verilere
göre
müzisyenin
toplumdaki
bireyler
arasında saygın bir yer edinmesinde kültürel seviyesinin
önemli olduğu söylenebilir.
66
Grafik 5: Müzisyenin toplumsal saygınlık kazanmasında, cinsiyeti ne
derece önemlidir? (%)
Pek Çok
13,2
Çok
15,3
Orta
17,9
Az
15,4
Hiç
38,2
Grafik
5’te
“Müzisyenin
toplumsal
saygınlık
kazanmasında, cinsiyeti ne derece önemlidir?” Sorusuna
yanıt aranmıştır.
Bu soruya yanıt veren örneklem grubunun büyük
bölümü mesleki saygınlık kazanma noktasında müzisyenin
cinsiyetinin çok önemli olmadığı yönünde bir yanıt vermiştir.
Grafik
verilerine
göre,
müzisyenlik
mesleğinde
“cinsiyet” faktörünün toplumsal saygınlık kazanma yönü ile
önemli
bir
konmuştur.
faktör
olmadığı
yönünde
bir
görüş
ortaya
67
Grafik 6: Müzisyenin aldığı mesleki eğitimin niteliği sizce ne kadar
önemlidir? (%)
Pek Çok
38,7
Çok
35,9
Orta
Az
Hiç
16,8
5,3
3,3
Grafik 6’da örneklem grubunun “Müzisyenin aldığı
mesleki eğitimin niteliği sizce ne kadar önemlidir?” sorusuna
verdikleri yanıtların sergilendiği görülmektedir. Özellikle “çok”
ve “pek çok” yanıtlarının büyük bir oranda tercih edildiği
görülen bu grafikte yer alan verilere dayanarak,
Grafik 6’da yer alan verilere dayanarak, müzisyenin
toplumdaki bireyler arasında saygın bir yer edinmesinde
aldığı mesleki eğitimin niteliği ve derecesinin büyük ölçüde
önem taşıdığını söylemek mümkündür. Bu konuda “hiç” ya da
“az” yanıtı veren karşıt fikirli örneklem sayısının sadece
yaklaşık % 9 oranında olduğu görülmektedir.
68
Grafik 7: Müzisyenin toplumsal saygınlık kazanmasında, mesleki
çalışmaları ile gündeme gelmesi sizce ne kadar önemlidir? (%)
Pek Çok
21
Çok
39,4
Orta
26,7
Az
Hiç
Grafik
8,3
4,6
7
incelendiğinde
“müzisyenin
toplumsal
saygınlık kazanmasında, mesleki çalışmaları ile gündeme
gelmesi sizce ne kadar önemlidir?” Sorusuna örneklem
grubunun yaklaşık % 59 oranında “çok” ve % “pek çok”
yanıtını verdikleri görülmektedir. Bu konuda olumsuz görüş
belirten örneklem grubu oranı toplamda yaklaşık % 13
oranında “az” ve “hiç” yanıtları ile gerçekleşmiştir.
Bu verilere dayanarak, müzisyenin toplumdaki bireyler
arasında saygın bir yer edinmesinde mesleki çalışmaları ile
gündeme gelmesinin önemli olduğunu söylemek mümkündür.
69
Grafik 8: Müzisyenin toplumsal saygınlık kazanmasında, kazancının
miktarı sizce ne kadar önemlidir? (%)
Pek Çok
16,9
Çok
35,6
Orta
22,4
Az
14,2
Hiç
10,9
Grafik 8 incelendiğinde örneklem grubunun büyük bir
bölümünün, Müzisyenin toplumsal saygınlık kazanmasında,
kazancının miktarı
sizce ne kadar önemlidir?
Sorusuna
yaklaşık % 53 oranında “çok” ve “pek çok” yanıtını verdiği
görülmektedir.
Bu veriler ışığında, müzisyenin toplumdaki bireyler
arasında saygın bir yer edinmesinde mesleki kazancının
miktarının önemli olduğu söylenebilir. Örneklem grubunun
sadece
mesleki
% 10,9 ve 14,2 gibi düşük oranda müzisyenlerinin
kazancının
miktarının
düşündüğü görülmektedir.
çok
önemli
olmadığını
70
Grafik 9: Müzisyenin toplumsal saygınlık kazanmasında, medya
araçlarında yer alma durumu sizce ne kadar önemlidir? (%)
Pek Çok
23,6
Çok
39,6
Orta
25,8
Az
8
Hiç
3
Grafik 9’ da müzisyenin toplumdaki bireyler arasında
saygın
bir
yer
edinmesinde
görsel
ve
işitsel
medya
araçlarında yer alma durumunun ne derece önemli olduğu
sorusu yöneltilmiştir.
Bu soruya örneklem grubunun yaklaşık % 65 gibi
yüksek bir oranda
“çok” ve “pek çok” yanıtını verdiği
görülmektedir. Bu soruya % 25 oranında örneklem “orta”
derecede önemli yanıtı verirken yaklaşık % 11 oranında
örneklemde “az” ve “hiç” yanıtı vermiştir.
Bu verilere dayanarak müzisyenin toplumdaki bireyler
arasında saygın bir yer edinmesinde görsel ve işitsel medya
71
araçlarında yer alma oranının büyük ölçüde önem taşıdığını
söylemek mümkündür.
Grafik 10: Müzisyenin toplumsal saygınlık kazanmasında, politik
görüşü sizce ne kadar önemlidir? (%)
Pek Çok
3,4
Çok
25,6
Orta
17,5
Az
21,9
Hiç
31,6
Grafik 10’ da müzisyenin toplumdaki bireyler arasında
saygın
bir
yer
edinmesinde
politik
görüşünün
önemi
sorgulanmıştır. Bu soruya örneklem grubunun yaklaşık %
54’ü “az” ve “hiç” yanıtı verirken, % 17 oranında örneklem
orta derece de önemli
olduğunu belirtmiştir. Örneklem
grubunun toplamda % 29 oranındaki kısmı ise “pek çok” ve
“çok”
yanıtları
vererek
müzisyenin
politik
görüşünün
toplumdaki bireyler arasında saygın bir yer edinmesinde
önemli olduğu görüşünü savunmuştur. Bu verilere göre,
toplumun
bir
saygınlığında
kısmı
önemsiz
müzisyenin
olduğunu
politik
belirtse
de,
görüşünün
bir
kısım
örneklem politik görüşün önemli olduğunu savunmaktadır. Bu
72
konuda örneklemler tarafından ortaya konulan net bir yanıt
gözlemlenmemiştir.
Grafik 11: Müzisyenin toplumsal saygınlık kazanmasında,
çalgısındaki (yorumundaki) beceri seviyesi sizce ne kadar
önemlidir?(%)
Pek Çok
42,9
Çok
34,8
Orta
16,3
Az
Hiç
4
2
Grafik
11’de
müzisyenin
toplumsal
saygınlık
kazanmasında, çalgısındaki (yorumundaki) beceri seviyesinin
önemi sorgulanmaktadır.
Örneklem grubunun yaklaşık % 94 oranındaki büyük
bir
kısmı,
edinmesinde,
müzisyenlerin
çalgısındaki
toplumda
saygın
(yorumundaki)
bir
yer
beceri
ve
performans seviyesinin önemli olduğunu belirtmiştir. Sadece
% 6 gibi çok düşük bir orandaki örneklem bu konuda
73
olumsuz görüş belirtmiştir. Grafikteki verilere dayanarak,
müzisyenin toplumdaki bireyler arasında saygın bir yer
edinmesinde
çalgısındaki
(yorumundaki)
beceri
ve
performans seviyesinin miktarının önemli olduğunu söylemek
mümkündür.
Grafik 12: Müzisyenin toplumsal saygınlık kazanmasında, insanı
değerlere sahip olması sizce ne kadar önemlidir? (%)
Pek Çok
33,5
Çok
38,7
Orta
16,9
Az
Hiç
8,4
2,5
Grafik 12’ de müzisyenin toplumdaki bireyler arasında
saygın bir yer edinmesinde insanı değerlere sahip olmasının
önemi sorgulanmıştır.
Grafik
incelendiğinde
toplumun
yaklaşık
%
90
oranındaki büyük bir kesimi bu konunun önemli olduğu
görüşünde
birleştiği
görülecektir.
Örneklem
grubunun
74
yalnızca % 10 oranındaki kısmı ise, müzisyenin toplumdaki
bireyler arasında saygın bir yer edinmesinde insanı değerlere
sahip olmasının önemli olmadığı görüşündedir.
Bu verilere dayanarak bir müzisyenin insani değerlere
sahip
olmasının
toplumdan
beklediği
saygınlığı
elde
etmesinde önemli bir ölçüt olduğunu söylemek mümkündür.
Grafik 13: Müzisyenin toplumsal saygınlık kazanmasında, toplumda
saygınlık gören bir başka mesleği de yürütüyor olması sizce ne
derece önemlidir? (%)
Pek Çok
16,9
Çok
23,4
Orta
Az
Hiç
28,7
12,5
18,5
Grafik 13’ de saygın bir mesleğe sahip olan bireylerin
aynı zamanda müzisyenlik mesleğini de icra etmelerinin
toplumun bakış açısını ne yönde değiştireceği sorgulanmıştır.
75
Grafik incelendiğinde, örneklem grubunun yaklaşık
% 70 oranındaki büyük bir kesimi bu soruya “orta”, “çok” ve
“pek çok” yanıtı ile olumlu görüş belirtirken, yaklaşık %30
oranında örneklem ise “az” ve “hiç” yanıtları ile müzisyenin
toplumda saygın bir yer edinmesinde saygın başka bir meslek
sahibi olmasının önemli olmadığı görüşündedir.
Grafik 13’te yer alan verilere göre; müzisyenin
toplumda saygın bir yer edinmesinde toplum tarafından
saygın olarak görülen başka bir meslek sahibi olmasının da
önemli bir rol üstlendiğini söylemek mümkündür.
Grafik 14: Müzisyenin toplumsal saygınlık kazanmasında, yöresel
müziklere önem vermesi sizce ne derece önemlidir? (%)
Pek Çok
24,6
Çok
41,9
Orta
23,5
Az
4,9
Hiç
5,1
Grafik
14’de
Müzisyenin
toplumsal
saygınlık
kazanmasında, yöresel müziklere önem vermesi sizce ne
76
derece önemlidir? Sorusuna yanıt aranmıştır.
Grafik incelendiğinde örneklem grubunun yaklaşık %
65
oranındaki
büyük
bir
kesiminin
müzisyenin
yöresel
müziklere önem göstermesi fikrini desteklerken, buna karşıt
görüşteki örneklemlerin oranı ise yalnızca % 10 olarak
gerçekleşmiştir. Grafik verilerine göre müzisyenin yöresel
müziklere
yer
vermesinin,
toplumdaki
bireyler
arasında
saygın bir yer edinmesinde önemli sayılabilecek oranda rol
oynadığını söylemek mümkündür.
Grafik 15: Müzisyenin toplumsal saygınlık kazanmasında,
performans sergilediği mekânın niteliği sizce ne kadar önemlidir?
(%)
Pek Çok
27,2
Çok
36,7
Orta
Az
Hiç
24,1
5
7
Grafik 15’de müzisyenin toplumdaki bireyler arasında
saygın bir yer edinmesinde performans sergilediği mekân
77
niteliklerinin önemi sorgulanmaktadır.
Grafik incelendiğinde, örneklemlerin yaklaşık %
65
oranındaki bölümü müzisyenin toplumdaki bireyler arasında
saygın bir yer edinmesinde müziksel performansını sergilediği
mekânın
kalitesinin
önemli
olduğunu
düşünürken,
örneklemlerin yaklaşık %25 oranındaki bölümü ise bu konuyu
orta derecede önemli olarak görmüştür. Bu konuda % 7
oranındaki örneklem ise “hiç” yanıtı vererek bu ölçütün
önemli olmadığı görüşünü belirtmişlerdir.
Grafik 16: Müzisyenin toplumsal saygınlık kazanmasında, ulusal
etkinlik ve faaliyetlerde yer alması sizce ne derece etkilidir? (%)
Pek Çok
18,6
Çok
35,7
Orta
25,7
Az
Hiç
Grafik
14
6
16’
da
müzisyenin
ulusal
etkinlik
ve
faaliyetlerde yer almasının önemi sorgulanmıştır. Bu konuda
örneklemlerin yaklaşık % 54 oranındaki büyük bir kısmı “çok”
78
ve
“pek
çok”
yanıtını
vererek
önemli
gördüklerini
belirtmişlerdir. Örneklemlerin % 25,7 oranındaki bölümü
müzisyenin ulusal etkinlik ve faaliyetlerde yer almasının orta
derecede önemli olduğunu düşünürken % 14 oranındaki
kısmı ise “az” ve yalnızca % 6 oranındaki bölümü bu konunun
hiç önemli olmadığını düşünmektedir.
Bu
verilere
göre;
müzisyenin
ulusal
faaliyetlerde yer almasının toplumdaki
saygın
bir
yer
edinmesinde
önemli
etkinlik
ve
bireyler arasında
bir
rol
oynadığını
söylemek mümkündür.
Grafik 17: Geleneksel törenlerinizde müzik programı yapılması
görüşünü ne ölçüde desteklersiniz? (%)
Pek Çok
39,2
Çok
29,3
Orta
Az
13,1
7,2
Hiç
11,2
Grafik 17’ de örneklemlere “Geleneksel törenlerinizde
müzik
programı
yapılması
görüşünü
ne
ölçüde
desteklersiniz?” Sorusu yöneltilmiştir. Örneklemlerin yaklaşık
79
% 70 oranındaki büyük bir bölümü bu soruya “çok” ve “pek
çok” yanıtını vermiştir.
Araştırma verileri incelendiğinde, bu soruya sadece
yaklaşık % 30 oranındaki örneklemin “orta”, “az” ve “hiç”
yanıtını verdikleri görülmektedir. Grafik veri doğrultusunda
toplumun büyük bir bölümünün müzisyenlerinin yakınlarının
veya çocuklarının düğünlerine katkı sağlamasına olumlu
yönde baktıklarını söylemek mümkündür.
Grafikte,
aile
bireylerinin
müzisyen
olma
fikrine
kısmen katılan örneklem grubunun oranı ise %18 olarak
karşımıza çıkmaktadır.
Grafik
büyük
ölçüde
verilerine
aile
dayanarak,
bireylerinin
örneklem
müzisyen
desteklemediklerini söylemek mümkündür.
grubunun
olma
fikrini
80
Grafik 18: Müzisyenlik mesleğine sahip bireyleri ekonomik anlamda
ne derece güvenilir buluyorsunuz? (%)
Pek Çok
8,3
Çok
19,6
Orta
41,2
Az
19,4
Hiç
11,5
Grafik
18’
de
müzisyenlik
mesleğini
yürütenlere
ekonomik anlamda ne oranda güven duyduğu sorgulanmıştır.
Grafik
verilerine
göre,
örneklemlerin
çoğunlukla
yüksek ya da düşük bir oran seçmeyip yüksek bir oranda
“orta”
derecede
görülmektedir.
Bu
güven
veriler
duyduklarını
ışığında
belirttikleri
örneklemlerin
büyük
bölümünün bu konuda kararsız olduğunu ve kesin bir seçim
yapmaktan kaçındığını söylemek mümkündür.
81
Grafik 19: Aile bireylerinizin müzisyenlik mesleğini tercih etme
fikrini ne derece desteklersiniz? (%)
Pek Çok
8,1
Çok
14,9
Orta
17,7
Az
18,3
Hiç
41
Grafik
müzisyenliği
17,
örneklemlerin
mesleğini
desteklersiniz?”
tercih
sorusuna
etme
verdikleri
“Aile
fikrini
yanıtlar
bireylerinizin
ne
derece
ayrıntılarıyla
sorgulanmaktadır.
Grafik incelendiğinde örneklem grubunun sadece %8
ve % 14 oranındaki küçük bir bölümünün bu fikri “çok” ve
“pek çok” seçeneğinde destekledikleri görülmektedir. Buna
rağmen % 41 oranındaki örneklem grubunun bu fikre
katılmadığını görmek mümkündür.
82
Grafik 20: Beğendiğiniz müzisyenleri görsel ve işitsel medya
araçlarındaki yayınlarda ne derece görmek istersiniz? (%)
Pek Çok
45,7
Çok
35,7
Orta
Az
Hiç
10,4
5,1
3,1
Grafik 20’ de Beğendiğiniz müzisyenleri görsel ve
işitsel medya araçlarındaki yayınlarda ne derece görmek
istersiniz? Sorusuna yanıtlar aranmıştır. Örneklemler yaklaşık
% 35 oranında “çok” ve % 45 oranında “pek çok” yanıtını
verirken, beğendikleri bir müzisyenin medya organlarında
“hiç” görmek istemeyen örneklemlerin oranı ise sadece % 3
oranında sınırlı kalmıştır.
Bu veriler ışığında, bir müzisyenin toplumdaki bireyler
arasında saygın bir yer edinmesinde görsel ve işitsel medya
araçlarındaki yayınlarda yer almasının önemli bir etkiye sahip
olduğunu söylemek mümkündür.
83
MÜZİSYENLERİN KONUYA YÖNELİK DÜŞÜNCELERİ
Araştırmanın bu bölümünde müzisyenlik mesleğini
yürüten
bireylerin
konuya
yönelik
düşüncelerine
yer
verilmiştir. Araştırma kapsamında hem birebir hem de sosyal
iletişim yolları ile 40 müzisyene ulaşılmış ve oluşturulan anket
yolu ile konuya yönelik görüşleri alınmıştır.
Grafik 21: Cinsiyete göre dağılım Oranı (%)
Bayan
17,5
Erkek
82,5
Grafik 21’de araştırmaya müzisyen kimliği ile katılım
durumunun cinsiyet boyutu ile istatistiksel olarak sergilendiği
görülmektedir. Grafik 21 incelendiğinde; araştırmaya katılan
örneklemlerin % 82,5 oranında erkek ve % 17,5 oranında
bayan
olduğu
görülmektedir.
Tablo
verilerinde
cinsiyet
durumu bakımından erkek örneklemlerin daha yoğun katılım
84
sergilediği bir durum mevcuttur. Bu durum, müzisyenlik
mesleğinin bayanlar tarafından erkelere oranla daha az tercih
edildiği
yorumunu
yapmamıza
az
da
olsa
olanak
tanımaktadır.
Grafik 22: Yaş durumuna göre dağılım oranı (%)
18 yaş ve altı
12,5
19-35 yaş arası
52,5
36-50 yaş arası
51 ve üzeri
30
5
Araştırmaya katılan müzisyenlerin yaş durumlarına
göre dağılımının yapıldığı grafik 22 incelendiğinde, “19-35
yaş” aralığındaki örneklemlerin en yüksek orana sahip oldugu
görülmektedir.
Daha
sonra
“36-50
yaş”
aralığındaki
örneklem grubunun geldiği ve onları da “18 yaş ve altı”
örneklem grubunun takip ettiği görülmektedir. Araştırmada
en düşük katılım oranı “51 yaş ve üzeri” örneklem grubu
tarafından sağlanmıştır.
85
Grafik 23: Mesleğinizi ne derece severek yapıyorsunuz? (%)
Pek Çok
45,7
Çok
35,7
Orta
10,4
Az
Hiç
5,1
3,1
Müzisyenlerin mesleklerine yönelik memnuniyetlerinin
sorgulandığı ve örneklemlere “Mesleğinizi ne derece severek
yapıyorsunuz?”
sorusunun
yöneltildiği
grafik
incelendiğinde, büyük çoğunluğun mesleğini
23
severek ve
isteyerek yaptıklarına yönelik seçenekleri tercih ettikleri
görülmektedir.
Bu
durum,
müzisyenlik
mesleğini
farklı
alanlarda da olsa yürüten bireylerin ortak bir paydada ve
mesleklerini
sevdikleri
yönünde
ulaşmamıza imkân tanımaktadır.
birleştikleri
yorumuna
86
Grafik 24: Bu mesleğe nasıl başladınız? (%)
Resmi kurumlarda eğitim alarak
32
Meşk usulu (usta-çırak) ile
15,4
Kişisel çabalarla
Diğer
Grafik
24’te
6,2
3,2
araştırmaya
katılım
gerçekleştiren
“mesleğinize nasıl başladınız” sorusu yöneltilmiştir. Grafik
verilerinde en yüksek katılım oranının resmi kurumlarda
eğitim alan bireylerden sağlandığı görülmektedir. Bu durumu
“meşk usulü” yani “usta çırak ilişkisi” ile mesleğe başlayanlar
takip etmektedir. Kişisel çabalar ve diğer bahsi geçmeyen
yollarla mesleğe başlangıç yapanlar ise hemen bunların
ardından
gelmektedir.
Grafik
incelendiğinde
araştırmaya
katılım sağlayan örneklemlerin farklı oranlarda da olsa hemen
her koşulda mesleğe başlayan bireyi içerisinde barındırdığı
söylenebilir.
Resmi
kurumlardan
eğitim
alarak
bu
işi
yürütenlerin oranındaki yükseklik günümüz koşullarında bu
alanda eğitim veren kurumların giderek artan sayıda ve
hemen her üniversitenin bünyesinde var olmaya başlaması ile
ilişkilendirmek mümkündür.
87
Grafik 25: Mesleğinizi hangi şekilde yürütüyorsunuz? (%)
Akademik kurumlarda
32,5
TRT-Kültür Bakanlığı
7,5
Belediyeler
22,5
Özel sektörde
37,5
Araştırmaya katılan örneklemlere “Mesleğinizi hangi
şartlarda yürütüyorsunuz” sorusunun yöneltildiği grafik 25
incelendiğinde,
kısmen kamu kurumları ağırlıklı olmak şartı
ile dengeli bir katılımın sağlandığı söylenebilir. Özellikle çok
çeşitli resmi kurum ve özel sektör çalışanlarının bir arada
bulunduğu
bir
müzisyenlerin
örneklem
görüşlerine
grubunun
hemen
mevcut
her
olması,
kesimden
yer
verilebilmesine imkân tanımaktadır. Tablo verilerine göre
akademik alanda faaliyet gösteren müzisyenlerden %32,5
oranında, TRT ve Kültür Bakanlığın bünyesinde görev yapan
müzisyenlerden ise toplamda yine %7,5 civarında örneklemi
yer aldığı görülmektedir. Yerel resmi kurumlar bünyesinde
görev
yapan
sergilendiği
müzisyenlerin
tabloda
özel
oranının
sektörde
%
22,5
görev
olarak
yapan
88
müzisyenlerinde
görülmektedir.
yine
Tablo
%
37,5
verileri
oranında
incelendiğinde
yer
en
aldığı
yüksek
katılımın özel sektör çalışanlarından sağlandığı görülmektedir.
Tablo verileri doğrultusunda araştırmaya en düşük katılımın
ise % 7,5 oranı ile TRT-Kültür Bakanlığı müzisyenlerinden
sağlandığı görülmektedir.
Grafik 26: Mesleki kaygılarınız var mı? (%)
Evet
Hayır
92,5
7,5
Grafik 26’da örneklemlerin “Mesleki kaygılarınız var
mı?” sorusuna verdikleri yanıtların sergilendiği görülmektedir.
Oldukça yüksek orandaki bireyin mesleki kaygılara sahip
olması modern yaşam koşullarının insan hayatındaki olumsuz
yansımasının bir sonucu olarak gösterilebileceği gibi, bu
alanda çalışan bireylerin çok çeşitli sebepler dolayısı ile
kendini
kaygılı
değerlendirilebilir.
ve
huzursuz
hissetmesi
olarak
da
89
Grafik 27: Mesleğinize yönelik kaygılarınız var ise; önemli
gördüklerinizi işaretleyiniz. (%)
Ekonomik
Akademik
Sanatsal
Sosyo-kültürel
Psikolojik
Sağlık
Diğer
22
5
4
28
24
7,3
9,7
Grafik 27 incelenecek olursa, özellikle sosyo-kültürel,
psikolojik ve ekonomik kaygıların ankette yer alan diğer
seçeneklerine göre daha yüksek bir oranda karşımıza çıktığı
görülecektir. Bu sebeple bu kaygıların öncelikli olarak dikkate
alınması gerektiği düşünülmektedir. Müzisyenlik mesleğinin
ve insan yapısının gereği olarak grafikte adı geçen kaygıların
oluşmasında daha birçok sebebin var olduğu da bir gerçektir.
Bu sebepledir ki; sağlık, akademik, sanatsal ve diğer mesleki
kaygılar da birbirleri ile ilişikli bir biçimde müzisyenlerin kaygı
oluşumunda etkili olmaktadır.
90
Grafik
verilerini
dikkate
alarak,
özellikle
sosyo-
kültürel, psikolojik ve ekonomik kaygıların müzisyenlerin
kaygı
oluşumunda
unsurlarında
onlarla
önemli
rol
oynadığı
beraber
hareket
fakat
varlığını
diğer
koruduğu
söylenebilir.
Grafik 28: Mesleki kazancınızdan memnun musunuz? (%)
Evet
32
Hayır
68
Grafik
28
incelendiğinde,
müzisyenlik
mesleğini
yürüten bireylerin büyük oranda gelir seviyelerinden şikâyetçi
oldukları görülmektedir. Bu durum hemen toplumun her
mesleki kitlesinde mevcut bir hal almıştır. Özellikle veriler
incelendiğinde memnun olan kesimin daha gelir seviyesi
yüksek olan meslek çalışanlarından olduğu görülmektedir. Bu
durumdan en çok şikâyetçi olan kitlenin düzensiz ve düşük
bir gelir seviyesine sahip olan kitle olduğu düşünülmektedir.
Bu durumun toplumsal bir düşünce olduğu ve giderlerin her
geçen gün artış gösterdiği ekonomik dünyamızda hemen her
meslek
grubunun
kazançlarından
memnun
olmadığı
91
düşünülmektedir.
Grafik 29: Mesleğinizi saygın buluyor musunuz? (%)
Evet
72
Hayır
28
Grafik 29’da müzisyenlik mesleğini yürüten bireylerin
mesleklerini
saygın
bulup
bulmadıkları
sorusuna
yanıt
aranmaktadır.
Grafik
incelendiğinde,
büyük
orandaki
örneklemin
mesleğini saygın bulduğu görülmektedir. Mesleki saygınlığın
ekonomik gelir, eğitim seviyesi ve daha birçok kıstas ile
belirlendiği günümüzde olumsuz görüş belirten müzisyenlerin
bahsi geçen kıstaslardan yoksun olduklarını düşündükleri
gerekçesi ile böyle bir yanıt verdikleri düşünülmektedir.
Zira, tarihe ve toplumlara yön veren birçok düşünür
ve devlet
adamının
sözlerinden
yola
çıkarak sanat
ve
sanatçıya olması gereken saygınlığının tartışılmayacak kadar
yüce olduğu da bilinen bir gerçektir. Maalesef günümüz
dünyasında toplumsal değer yargıları her geçen gün daha
92
farklı değişkenlere göre şekillenmeye devam etmektedir
Grafik 30: Aile bireylerinizin de müzisyenlik mesleğini sürdürmesini
ister misiniz? (%)
Evet
52
Hayır
48
Grafik
müzisyen
30’da
olmaları
müzisyenlerin
görüşüne
aile
yönelik
bireylerinin
de
düşüncelerine
yer
verilmiştir.
Grafik incelendiğinde dengeli bir durumun söz konusu
olduğu görülmektedir. Bu durumun sanat ve sanatçının her
geçen gün toplum içerisinde daha da zor yaşam koşullarıyla
karşılaşması ile sanata ve sanatçıya olan saygı ve ilginin
ekonomik, popülerlik vb yeni değer yargıları ile sınanmasının
sebep olduğu düşünülebilir.
93
GENEL TESPİTLER
Konuya yönelik veriler incelendiğinde; Müzisyenlik
mesleğinde:
Kültürel
seviyenin
toplum
tarafından
önemli
görüldüğü,
Mesleki eğitimin niteliği ve derecesinin büyük ölçüde
önem taşıdığı,
Müzisyenin
mesleki
çalışmaları
ile
gündeme
gelmesinin önemli olduğu,
Mesleki gelir miktarının önemli olduğu,
Medya araçlarında yer alma oranının büyük ölçüde
önem taşıdığı,
Bireyin
çalgı
ya
da
ses
yorumundaki
beceri
ve
performans seviyesinin önemli olduğu,
Bireyin insani değerlere sahip olmasının önemli bir
ölçüt olduğu,
Toplum tarafından saygın olarak görülen başka bir
meslek sahibi olmasının da önemli bir rol üstlendiği,
Yerel/yöresel müziklere de yer vermesinin, önemli
sayılabilecek oranda rol oynadığı,
Ulusal etkinlik ve faaliyetlerde yer almasının önemli bir
94
rol oynadığı,
Toplumun büyük bir bölümünün yakınlarının veya
çocuklarının
geleneksel
törenlerine
müzisyenlerinin
katkı sağlamasına olumlu yönde baktıkları,
Konuya yönelik müzisyen görüşlerinde ise;
Ortak bir paydada mesleklerini sevdiklerini beyan
ettikleri,
Müzisyenlik mesleğinin farklı oranlarda da olsa hemen
her
koşulda
mesleğe
başlayan
bireyi
içerisinde
barındırdığı,
Müzisyenlerin oldukça yüksek mesleki kaygılara sahip
olduğu, bu durumun ise, modern yaşam koşullarının
insan hayatındaki olumsuz yansımasının bir sonucu
olarak
gösterilebileceği
gibi,
bu
alanda
çalışan
bireylerin çok çeşitli sebepler dolayısı ile kendini
kaygılı
ve
huzursuz
hissetmesi
olarak
da
gösterilebileceği,
Özellikle
sosyo-kültürel,
psikolojik
ve
ekonomik
kaygıların müzisyenlerin kaygı oluşumunda önemli rol
oynadığı,
Büyük oranda gelir seviyelerinden şikâyetçi oldukları,
Büyük orandaki müzisyenin mesleğini saygın bulduğu,
95
Mesleki saygınlığın ekonomik gelir, eğitim seviyesi ve
daha birçok kıstas ile belirlendiği günümüzde olumsuz
görüş belirten müzisyenlerin bahsi geçen kıstaslardan
yoksun olduklarını düşündükleri gerekçesi ile böyle bir
yanıt verdiklerinin düşünüldüğü,
Müzisyenlik mesleğinin aile bireylerinin de yürütmesi
konusunda kararsız bir durumun mevcut olduğu. Bu
durumun sanat ve sanatçının her geçen gün toplum
içerisinde daha da zor yaşam koşullarıyla karşılaşması
ile sanata ve sanatçıya olan saygı ve ilginin ekonomik,
popülerlik vb yeni değer yargıları ile sınanmasının
sebep olduğu düşünülebilir.
96
KAYNAKÇA
ALTAŞ N. (2003), Çok Kültürlülük ve Din Eğitimi, Nobel
Yayınları, Ankara.
AYDAR, D. (2014), Kültür Endüstrisine Yeni Bakışlar, Ç. Adar
(Yay.
Haz.),
Sempozyumu,
4.
Uluslar
arası
Hisarlı
Ahmet
Tam
Metin
Kitabı,
Sempozyum
Afyonkarahisar.
BAŞÇETİNÇELİK, A. (1998), Adana Halk Kültüründe Geçiş
Dönemleri,
Doğum-Evlenme-Ölüm,
Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, Çukurova Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Adana.
BAYIK, F. (1985) Söğüt’te Sünnet, İstanbul Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü Yayınlanmamış
Lisans Bitirme Çalışması, İstanbul.
EKE, B. (1987), Sanat Üzerine, İstanbul Üniversitesi İktisat
Fakültesi Mecmuası, İstanbul.
GÜVEN, U. Z. ve Ergur, A. (2014). Dünyada ve Türkiye’de
müzik sosyolojisinin yeri ve gelişimi, Sosyoloji Dergisi,
3. Dizi, 29. Sayı, 2014/2, s.1-19
97
HAŞHAŞ, S. (2013) Bağlama Eğitiminde Bağlama Tutuş,
Mızrap (tezene) Tutuş-Vuruş Yönlerinin Yeri ve Önemi
Üzerine Bir İnceleme, Yayınlanmamış Yüksek Lisans
Tezi, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Müzik Anabilim Dalı, Erzurum.
HAYS, R. D., & Morales, L. S. (2001). The RAND-36 measure
of health-related quality of life. Annuals of Medicine,
33, 350-357.
KASAPOĞLU, M. A. (1994), Aile ve Kadın Araştırmaları İçin
Yedi
Temel
Rol
ve
Statü,
Araştırma
Ankara
Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe
Bölümü Dergisi, Ankara Üniversitesi Dil ve TarihCoğrafya Fakültesi, Ankara.
KAYA, Ü.U.(2015), Eğlence Sektörü Müzisyenliğine Toplumsal
Bakış, İ.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, Malatya.
KESSLER, R. C., Chia, W. T., Demler, O., & Walters, E. E.
(2005). Prevalence, severity, and comorbidity of 12month DSM-IV disorders in the National Comorbidity
Survey Replication. Archives of General Psychiatry,
62.
98
MÜLAYİM, S. (1994), Sanata Giriş, 2. basım, Bilim Teknik
SAMİ, Şemseddin (1317), Kamusu Türkl, Dersaadet.
STOKES, M. (1992), Türkiye’ de Arabesk Olayı, Çeviri: Hale
Eryılmaz, İletişim Yayınları, İstanbul.
TDK (Türk Dil Kurumu), (2005), Türkçe Sözlük, Türk Dil
Kurumu Yayınları, Ankara.
TOLSTOY L. N. (1992), “Sanat Nedir”, çev.:Buradan Dural,
Şule Yayınları, İstanbul.