Books by Can Semercioğlu
"''İmkânsız olan ne? Cevabımız sözünü edeceğim bir paradoksun etrafında dönüyor olmalı: Soyons ré... more "''İmkânsız olan ne? Cevabımız sözünü edeceğim bir paradoksun etrafında dönüyor olmalı: Soyons réalistes, demandons l'impossible [gerçekçi ol, imkânsızı iste]. Tek gerçekçi seçenek, sistemde imkânsız görünen şeyi yapmaktır. Bu şekilde imkânsız mümkün hale getir.''
Bu kitap, Güney Kore, Busan'da bir eğitim merkezi olan Indigo Sowon Global Humanities Project'in bir parçası olarak başladı. 2004'te kurulan Indigo, kitap yayıncısının, derginin ve kitapçının bir birleşimidir ve aynı zamanda uluslararası konferanslar da düzenlemektedir. Indigo, eğitim kurumu için ilerici, hümanist bir denge ağırlığı sağlamayı ve bir idealizm ve katılım vahası olmayı amaçlamaktadır.- Yong-june Park"
Book Chapters by Can Semercioğlu
Gezi Parkı protestoları yirmi birinci yüzyılın en önemli toplumsal hareketlerinden biri olarak ta... more Gezi Parkı protestoları yirmi birinci yüzyılın en önemli toplumsal hareketlerinden biri olarak tarihte yerini aldı. Topçu Kışlası yapılması için karar çıkmasıyla birlikte Gezi Parkı’nda halk direnişe başladı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yol genişletmek için Gezi Parkı’ndaki birkaç ağacı kesmesiyle birlikte önce Taksim, sonrasında ise bütün İstanbul – ve Türkiye – Gezi Parkı’nı savunmak için ayağa kalktı. Dünyadaki toplumsal hareketler açısından bakıldığında Gezi direnişi iki açıdan önemli bir yerde durmaktadır: İlk olarak, işgale dayalı eylem pratiğinin toplumun en geniş kesimlerinin katılımının sağlandığı haliyle bütün kamusal alanlar için bir direniş fikrine dönüşmesi bağlamında; ikinci olarak Seattle’dan Wall Street’i İşgal Et’e, oradan da Arap ayaklanmalarına kadar son yıllardaki ayaklanmaların en sonuncusunu temsil etmesi bağlamında.
Papers by Can Semercioğlu
This thesis aims to study Twitter from the perspective of Lacanian psychoanalysis. By using the L... more This thesis aims to study Twitter from the perspective of Lacanian psychoanalysis. By using the Lacanian notions and concepts in order to understand and explain how Twitter has a mode of operation, this thesis tries to establish a systematic thought on a widely using social phenomenon. This thesis proposes that the unsymbolizable Real can be constantly experienced, by considering 140-character limit of Twitter as a constitutive feature. Moreover, the problem of the process of subjectivation, and the usage of the language are at the locus of this thesis. Thus, this thesis pursue the answer of how user experience on Twitter can be substantialized through fragments of texts and images. In order to achieve this goal, this thesis raises the analogy between Lacanian concepts of desire, fantasy, jouissance, and the feauteres of Twitter.
10
Önceden bir siyasetçi ve başbakan olan, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, y... more Önceden bir siyasetçi ve başbakan olan, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yaklaşık yirmi yıldır Türkiye’de önemli bir siyasi figürdür. Spekületif ve tartışma yaratan söylemleri ve eylemleri sebebiyle medyada sürekli görünür haldedir. Erdoğan’ın adını yalnızca Türkiye medyasında değil, yurt dışı medyasında, özellikle de ABD medyasında görmek mümkündür. ABD siyaseti medya üzerinden dünyada siyasi bir nüfuz alanı yarattığı için ABD medyası da en hakim ve en etkili medya olarak anılabilir. ABD medyası aynı zamanda siyasi figürleri de birçok anlamda etkilemektedir. Bu bağlamda Erdoğan, ABD medyasında birçok biçimde temsil edilmektedir.
Bu makale, 2007 ve 2014 yılları arasında Erdoğan’ın The New York Times ve The Washington Post gazetelerinin başyazılarında nasıl çerçevelendiğini araştırmaktadır. Makalenin esas amacı bu başyazıların çerçevelerinin yedi yıllık süreç içerisinde nasıl değiştiğini göstermektir. Sözü edilen başyazıların çerçeveleme analizi kullanılarak analiz edilmesi ve buradan anlamlı sonuçlara varılması hedeflenmektedir. Makalenin en önemli gayesi ise, Erdoğan’ın ABD medyası tarafından nasıl algılandığını ve yansıtıldığını anlamak için, bu çerçevelerin hangi olaylara bağlı olarak değişim gösterdiğini ortaya koymaktır.
Osmanlı ordusundaki yüzbaşı topçu subayı Sarkis Torosyan’ın hikâyesi birkaç yıldır sık sık gündem... more Osmanlı ordusundaki yüzbaşı topçu subayı Sarkis Torosyan’ın hikâyesi birkaç yıldır sık sık gündemimize gelmeye başladı. Bugüne kadar pek bilinmeyen, bastırılan bu hikâyeye bir bakalım: Kayseri’ye yakın bir Ermeni bölgesi olan Everek’te doğan Torosyan, yirmi beş yaşında Osmanlı ordusuna katılır. Orduda Ermeni bir subay olarak topçuluk görevi yapar. Çanakkale Savaşı’nda komutanlık yapar; kendi anılarına göre ise bu görevinde çok başarılı işler yapmıştır ve Enver Paşa tarafından ödüllendirilmiştir. Gelgelelim, Enver Paşa koruma emri vermiş olmasına karşın, Ermeni Soykırımı zamanında Torosyan’ın ailesi katledilir. Katliamdan kurtulan kız kardeşinin de Suriye’de hastalıktan ölmesiyle birlikte Torosyan ailesiz kalır. Ailesinin intikamını almak için mücadele eder. Önce Arap isyanına destek verir ve onların bağımsızlıklarını kazanmasını sağlar. En sonunda da Amerika’ya yerleşir (Torosyan, 2012).
Bu hikâyeye dair bir dizi semptomatik olumsallıktan söz etmek mümkün: Birincisi ve belki de en önemlisi, Torosyan’ın öyküsünün olaylar yaşandıktan neredeyse bir asır sonra, tam da soykırımın yüzüncü yılı dolaylarında gündeme gelmiş olması. Bunun bize hatırlattığı şey ise kuşkusuz psikanalizin bastırılanın geri dönüşüne dair söylemidir.
Mesele, Ağustos 2015
Tarih, Otobiyografi ve Hakikat üzerine Can Semercioğlu ile Söyleşi
Raj Kapoor is a prominent figure of twentieth century Indian popular cinema. His movies and chara... more Raj Kapoor is a prominent figure of twentieth century Indian popular cinema. His movies and characters he employed were groundbreaking for Indian cinema style which still generates discussions and which inspires today’s Bollywood and non-Western films. Kapoor’s Awaara (1951), Boot Polish (1954) and Shree 420 (1955) have become popular movies, not only in India, but also in the West. Today, Kapoor’s influence trigerred contemporary Indian popular cinema and its criticisms.
In this article, I will try to examine how Awaara had an effect upon the representation of the Eastern figure of ordinary people in relation to orientalist and colonialist discourse, considering the fact that Awaara was adapted by (and to) many of the Eastern countries and was welcomed warmly by Turkey, Soviet Republic and China, especially. I seek to reveal the coordinates of the Awaara from the point of subaltern criticism. In addition to this, I will discuss Raj Kapoor’s subaltern personality that can be defined as a tramp, a vagabond, which obscurely constitutes an ambigious transitivity from Western discourse to Eastern one, and vice versa.
Recep Tayyip Erdogan, the president of the Republic of Turkey, who is a former politician and pri... more Recep Tayyip Erdogan, the president of the Republic of Turkey, who is a former politician and prime minister, is a political figure in Turkey for nearly two decades. He is on the media continuously since he has political discourses and actions that are speculative and controversial. One can find his name not only in Turkish media, but also in foreign media, especially in U.S. media. The U.S. media can be counted as the most dominant and the most influential media on the world, because politics of U.S. that reflects upon rest of the world comes through media. It also affects political figures in many senses. In that context, Erdogan is figured in U.S. media in many ways.
Present paper explores how Erdogan is framed on The New York Times and The Washington Post newspapers’ editorials between 2007 and 2014. The main aim of this paper is to show how frames of these editorials were changed in this period. It seeks to analyse aforementioned editorials by using frame analysis, and to find significant results. The most important goal of this paper is to indicate how these frames were changed depending on which events, in order to understand how Erdogan is perceived and reflected by U.S. media.
English version of my article in Mesele book review magazine in Turkey, which evaluates Zizek's a... more English version of my article in Mesele book review magazine in Turkey, which evaluates Zizek's article on Islam.
Sosyologca 7, Jan 1, 2014
Spatial Segregation and Gentrification In Istanbul In The Process Of Being Global City: Seclusion... more Spatial Segregation and Gentrification In Istanbul In The Process Of Being Global City: Seclusion From Center To Periphery At The Level Of Shopping Centers and Residences
Özet: İstanbul’da kentsel dönüşüm olgusu son yirmi yılın en önemli konularından biri haline gelmiştir. Kentsel dönüşüm, mekânsal ayrışma ve soylulaştırma olarak kent mekânının birçok alanını toplumsal olarak etkilemektedir. AVM ve rezidansların inşa edilmesiyle beraber yeni orta sınıf ile emekçi sınıfın karşılaşmaları engellenmektedir. Böylece sosyal dışlanma gerçekleşmektedir ve merkezde bulunan yoksul kesimler çevreye itilmektedir; ancak çevreye yapılan AVM ve rezidanslarla birlikte yoksul kesimlerin yaşam alanı oluşturulması engellenmektedir. Dolayısıyla kent merkezinden çevreye, çevreden de çevrenin dışına bir çekilme yaşanmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Kentsel dönüşüm, küresel kent, mekânsal ayrışma, sosyal dışlanma, , soylulaştırma
Abstract: Urban transformation in Istanbul have become one of the most important topics in the last twenty years. Urban transformation have affected the areas of urban spatial socially as spatial segregation and gentrification. One has precluded new middle class and labour to encounter along with building shopping centers and residences. So, social exclusion has becoming and one has secluding poor sections in center to periphery; but building shopping centers and residences in periphery precludes poor sections to build their own living space. Whereat seclusion from urban center to periphery, then from periphery to outer spaces has becoming.
Keywords: Urban transformation, global city, spatial segregation, social exclusion, gentrification
Sosyologca (Sayı 7), Jan 1, 2014
Sosyologca 6, Jul 1, 2013
Özet
Günümüzde gündelik hayat, modernitenin özelliklerini yitirmekle birlikte postmodern özellik... more Özet
Günümüzde gündelik hayat, modernitenin özelliklerini yitirmekle birlikte postmodern özellikler kazanmaktadır. Tüketim kültürü çerçevesinde gündelik hayatın kazanmış olduğu anlam kendisini geçmişe dönüşte göstermektedir. Özellikle moda ve eğlence alanında görülen geçmiş yıllara dönüş, kitsch objelerin yaygınlaşması, gündelik hayatın kendisini günümüz dinamiklerini kullanarak yeniden üretemediğini göstermektedir.
Anahtar kelimeler: Gündelik hayat, postmodernizm, tüketim toplumu, kitle kültürü, kültür endüstrisi, kitsch
Postmodernization Of Everyday Life: Non-Reproduction Of Everyday Life In The Context Of Consuming Past As Narration
Abstract
Nowadays, everyday life is gaining postmodern features along with losing the characteristics of modernity. The significance which reached by everyday life in the context of consumer culture indicates itself by harking back. In particular, harking back in the field of fashion and entertainment, the spread of kitsch objects indicate that everyday life could not re-product itself by using the dynamics of it.
Keywords: Everyday life, postmodernism, consumer society, mass culture, cultural industry, kitsch
Non-Academic Papers by Can Semercioğlu
Çoğul Dergi, Sayı 2, ss. 48-52, May 2016
Toplumsal hayatın yapısını değiştirecek bilimsel gelişmeler ve yeniliklerin getirdiği değişim uyg... more Toplumsal hayatın yapısını değiştirecek bilimsel gelişmeler ve yeniliklerin getirdiği değişim uygarlık sorunu olarak ele alınmıştır. Karl Marx’ın meşhur sözü “Katı Olan Her şey Buharlaşıyor” sözüne atıfla kitabına aynı adı veren Marshall Berman, bu durumu şöyle anlatır: “Modern olmak, bize macera, güç, haz, büyüme, kendimizi ve dünyayı değiştirmeyi vaat eder ve aynı zamanda bizi elimizdeki her şeyi, bildiğimiz her şeyi, olduğumuz her şeyi yok etmekle tehdit eder.”
The Ankara massacre that killed 102 people, many of whom are our friends, affected our lives as a... more The Ankara massacre that killed 102 people, many of whom are our friends, affected our lives as adversely as anything we have seen for a long time – but not exactly for everyone. Such slogans as “it’s time to re-unite,” or “we need unity and solidarity today” on the part of the AKP deputies and authorities (Justice and Development Party) no longer mean anything, even if we take them to be the mainly empty gestures that they are. They are unreal, because there is no unity in Turkey.
We must face up to the fact that an Islamic terror has now entered Turkey if we are to find a sol... more We must face up to the fact that an Islamic terror has now entered Turkey if we are to find a solution to the danger which is ISIS and the political and societal problems that give rise to it.
--important: this is not an academic article and loaded here just to collect it in one place--
Uploads
Books by Can Semercioğlu
Bu kitap, Güney Kore, Busan'da bir eğitim merkezi olan Indigo Sowon Global Humanities Project'in bir parçası olarak başladı. 2004'te kurulan Indigo, kitap yayıncısının, derginin ve kitapçının bir birleşimidir ve aynı zamanda uluslararası konferanslar da düzenlemektedir. Indigo, eğitim kurumu için ilerici, hümanist bir denge ağırlığı sağlamayı ve bir idealizm ve katılım vahası olmayı amaçlamaktadır.- Yong-june Park"
Book Chapters by Can Semercioğlu
Papers by Can Semercioğlu
Bu makale, 2007 ve 2014 yılları arasında Erdoğan’ın The New York Times ve The Washington Post gazetelerinin başyazılarında nasıl çerçevelendiğini araştırmaktadır. Makalenin esas amacı bu başyazıların çerçevelerinin yedi yıllık süreç içerisinde nasıl değiştiğini göstermektir. Sözü edilen başyazıların çerçeveleme analizi kullanılarak analiz edilmesi ve buradan anlamlı sonuçlara varılması hedeflenmektedir. Makalenin en önemli gayesi ise, Erdoğan’ın ABD medyası tarafından nasıl algılandığını ve yansıtıldığını anlamak için, bu çerçevelerin hangi olaylara bağlı olarak değişim gösterdiğini ortaya koymaktır.
Bu hikâyeye dair bir dizi semptomatik olumsallıktan söz etmek mümkün: Birincisi ve belki de en önemlisi, Torosyan’ın öyküsünün olaylar yaşandıktan neredeyse bir asır sonra, tam da soykırımın yüzüncü yılı dolaylarında gündeme gelmiş olması. Bunun bize hatırlattığı şey ise kuşkusuz psikanalizin bastırılanın geri dönüşüne dair söylemidir.
In this article, I will try to examine how Awaara had an effect upon the representation of the Eastern figure of ordinary people in relation to orientalist and colonialist discourse, considering the fact that Awaara was adapted by (and to) many of the Eastern countries and was welcomed warmly by Turkey, Soviet Republic and China, especially. I seek to reveal the coordinates of the Awaara from the point of subaltern criticism. In addition to this, I will discuss Raj Kapoor’s subaltern personality that can be defined as a tramp, a vagabond, which obscurely constitutes an ambigious transitivity from Western discourse to Eastern one, and vice versa.
Present paper explores how Erdogan is framed on The New York Times and The Washington Post newspapers’ editorials between 2007 and 2014. The main aim of this paper is to show how frames of these editorials were changed in this period. It seeks to analyse aforementioned editorials by using frame analysis, and to find significant results. The most important goal of this paper is to indicate how these frames were changed depending on which events, in order to understand how Erdogan is perceived and reflected by U.S. media.
Özet: İstanbul’da kentsel dönüşüm olgusu son yirmi yılın en önemli konularından biri haline gelmiştir. Kentsel dönüşüm, mekânsal ayrışma ve soylulaştırma olarak kent mekânının birçok alanını toplumsal olarak etkilemektedir. AVM ve rezidansların inşa edilmesiyle beraber yeni orta sınıf ile emekçi sınıfın karşılaşmaları engellenmektedir. Böylece sosyal dışlanma gerçekleşmektedir ve merkezde bulunan yoksul kesimler çevreye itilmektedir; ancak çevreye yapılan AVM ve rezidanslarla birlikte yoksul kesimlerin yaşam alanı oluşturulması engellenmektedir. Dolayısıyla kent merkezinden çevreye, çevreden de çevrenin dışına bir çekilme yaşanmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Kentsel dönüşüm, küresel kent, mekânsal ayrışma, sosyal dışlanma, , soylulaştırma
Abstract: Urban transformation in Istanbul have become one of the most important topics in the last twenty years. Urban transformation have affected the areas of urban spatial socially as spatial segregation and gentrification. One has precluded new middle class and labour to encounter along with building shopping centers and residences. So, social exclusion has becoming and one has secluding poor sections in center to periphery; but building shopping centers and residences in periphery precludes poor sections to build their own living space. Whereat seclusion from urban center to periphery, then from periphery to outer spaces has becoming.
Keywords: Urban transformation, global city, spatial segregation, social exclusion, gentrification
Günümüzde gündelik hayat, modernitenin özelliklerini yitirmekle birlikte postmodern özellikler kazanmaktadır. Tüketim kültürü çerçevesinde gündelik hayatın kazanmış olduğu anlam kendisini geçmişe dönüşte göstermektedir. Özellikle moda ve eğlence alanında görülen geçmiş yıllara dönüş, kitsch objelerin yaygınlaşması, gündelik hayatın kendisini günümüz dinamiklerini kullanarak yeniden üretemediğini göstermektedir.
Anahtar kelimeler: Gündelik hayat, postmodernizm, tüketim toplumu, kitle kültürü, kültür endüstrisi, kitsch
Postmodernization Of Everyday Life: Non-Reproduction Of Everyday Life In The Context Of Consuming Past As Narration
Abstract
Nowadays, everyday life is gaining postmodern features along with losing the characteristics of modernity. The significance which reached by everyday life in the context of consumer culture indicates itself by harking back. In particular, harking back in the field of fashion and entertainment, the spread of kitsch objects indicate that everyday life could not re-product itself by using the dynamics of it.
Keywords: Everyday life, postmodernism, consumer society, mass culture, cultural industry, kitsch
Non-Academic Papers by Can Semercioğlu
--important: this is not an academic article and loaded here just to collect it in one place--
Bu kitap, Güney Kore, Busan'da bir eğitim merkezi olan Indigo Sowon Global Humanities Project'in bir parçası olarak başladı. 2004'te kurulan Indigo, kitap yayıncısının, derginin ve kitapçının bir birleşimidir ve aynı zamanda uluslararası konferanslar da düzenlemektedir. Indigo, eğitim kurumu için ilerici, hümanist bir denge ağırlığı sağlamayı ve bir idealizm ve katılım vahası olmayı amaçlamaktadır.- Yong-june Park"
Bu makale, 2007 ve 2014 yılları arasında Erdoğan’ın The New York Times ve The Washington Post gazetelerinin başyazılarında nasıl çerçevelendiğini araştırmaktadır. Makalenin esas amacı bu başyazıların çerçevelerinin yedi yıllık süreç içerisinde nasıl değiştiğini göstermektir. Sözü edilen başyazıların çerçeveleme analizi kullanılarak analiz edilmesi ve buradan anlamlı sonuçlara varılması hedeflenmektedir. Makalenin en önemli gayesi ise, Erdoğan’ın ABD medyası tarafından nasıl algılandığını ve yansıtıldığını anlamak için, bu çerçevelerin hangi olaylara bağlı olarak değişim gösterdiğini ortaya koymaktır.
Bu hikâyeye dair bir dizi semptomatik olumsallıktan söz etmek mümkün: Birincisi ve belki de en önemlisi, Torosyan’ın öyküsünün olaylar yaşandıktan neredeyse bir asır sonra, tam da soykırımın yüzüncü yılı dolaylarında gündeme gelmiş olması. Bunun bize hatırlattığı şey ise kuşkusuz psikanalizin bastırılanın geri dönüşüne dair söylemidir.
In this article, I will try to examine how Awaara had an effect upon the representation of the Eastern figure of ordinary people in relation to orientalist and colonialist discourse, considering the fact that Awaara was adapted by (and to) many of the Eastern countries and was welcomed warmly by Turkey, Soviet Republic and China, especially. I seek to reveal the coordinates of the Awaara from the point of subaltern criticism. In addition to this, I will discuss Raj Kapoor’s subaltern personality that can be defined as a tramp, a vagabond, which obscurely constitutes an ambigious transitivity from Western discourse to Eastern one, and vice versa.
Present paper explores how Erdogan is framed on The New York Times and The Washington Post newspapers’ editorials between 2007 and 2014. The main aim of this paper is to show how frames of these editorials were changed in this period. It seeks to analyse aforementioned editorials by using frame analysis, and to find significant results. The most important goal of this paper is to indicate how these frames were changed depending on which events, in order to understand how Erdogan is perceived and reflected by U.S. media.
Özet: İstanbul’da kentsel dönüşüm olgusu son yirmi yılın en önemli konularından biri haline gelmiştir. Kentsel dönüşüm, mekânsal ayrışma ve soylulaştırma olarak kent mekânının birçok alanını toplumsal olarak etkilemektedir. AVM ve rezidansların inşa edilmesiyle beraber yeni orta sınıf ile emekçi sınıfın karşılaşmaları engellenmektedir. Böylece sosyal dışlanma gerçekleşmektedir ve merkezde bulunan yoksul kesimler çevreye itilmektedir; ancak çevreye yapılan AVM ve rezidanslarla birlikte yoksul kesimlerin yaşam alanı oluşturulması engellenmektedir. Dolayısıyla kent merkezinden çevreye, çevreden de çevrenin dışına bir çekilme yaşanmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Kentsel dönüşüm, küresel kent, mekânsal ayrışma, sosyal dışlanma, , soylulaştırma
Abstract: Urban transformation in Istanbul have become one of the most important topics in the last twenty years. Urban transformation have affected the areas of urban spatial socially as spatial segregation and gentrification. One has precluded new middle class and labour to encounter along with building shopping centers and residences. So, social exclusion has becoming and one has secluding poor sections in center to periphery; but building shopping centers and residences in periphery precludes poor sections to build their own living space. Whereat seclusion from urban center to periphery, then from periphery to outer spaces has becoming.
Keywords: Urban transformation, global city, spatial segregation, social exclusion, gentrification
Günümüzde gündelik hayat, modernitenin özelliklerini yitirmekle birlikte postmodern özellikler kazanmaktadır. Tüketim kültürü çerçevesinde gündelik hayatın kazanmış olduğu anlam kendisini geçmişe dönüşte göstermektedir. Özellikle moda ve eğlence alanında görülen geçmiş yıllara dönüş, kitsch objelerin yaygınlaşması, gündelik hayatın kendisini günümüz dinamiklerini kullanarak yeniden üretemediğini göstermektedir.
Anahtar kelimeler: Gündelik hayat, postmodernizm, tüketim toplumu, kitle kültürü, kültür endüstrisi, kitsch
Postmodernization Of Everyday Life: Non-Reproduction Of Everyday Life In The Context Of Consuming Past As Narration
Abstract
Nowadays, everyday life is gaining postmodern features along with losing the characteristics of modernity. The significance which reached by everyday life in the context of consumer culture indicates itself by harking back. In particular, harking back in the field of fashion and entertainment, the spread of kitsch objects indicate that everyday life could not re-product itself by using the dynamics of it.
Keywords: Everyday life, postmodernism, consumer society, mass culture, cultural industry, kitsch
--important: this is not an academic article and loaded here just to collect it in one place--