Books by Nilüfer BAYATLI
Papers by Nilüfer BAYATLI
Trakya University Journal of Social Science / Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2022
ÖZ: 19. yüzyıl sonu, 20. yüzyıl başında, İstanbul'a yakınlığının da katkısıyla Osmanlı modernizmi... more ÖZ: 19. yüzyıl sonu, 20. yüzyıl başında, İstanbul'a yakınlığının da katkısıyla Osmanlı modernizminin ulaşım-lojistik, iletişim ve üretim yetenekleri bakımından ülkenin geneline kıyasla oldukça gelişkin bir kenti olan Edirne, aynı zamanda zengin demografisiyle de ilgi çeker. Büyük Edirne Yangını (Harik-i Kebir), hem geleneksel konut mimarisi envanteri açısından hem de toplumsal hafızada yarattığı infial açısından önemlidir. Ancak, Edirne kent araştırmalarında sıklıkla adı geçen bu trajik olayın tarihlendirilmesi konusunda ciddi bir kafa karışıklığı vardır. Bu tarihlerin doğru okunmasında ulusalda olduğu kadar uluslararası yayınlarda da yapılan hataların nedenleri üzerinde durmak çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi'nden elde ettiğimiz belgelerle desteklenecek çalışmada konuyla ilgili şimdiye kadar yapılmış hatalı tarih yazımları düzeltilerek doğru tarih tespit edilecektir. Bu tarihi olay üzerinden erken 20. yüzyıl Osmanlısında Rumî ve Hicrî takvimler arası farkın doğuracağı yanlış tarih yazımı Edirne Harik-i Kebir örneği ile gösterilecektir.
ABSTRACT: In the late nineteenth and early twentieth century, Edirne, a highly developed city in terms of transportation-logistics, communication, and production capabilities of Ottoman Modernism with its proximity to Istanbul, has also attracted attention with its prosperity demography.
The great Edirne fire is worth studying both in terms of the loss of the inventory of traditional housing architecture and the tragedy it creates in social memory. However, there is serious confusion about the dating of that fateful event, which is conspicuous and common in Edirne Urban Research readings. The reasons for the historiographical mistakes made in domestic and international publications constitute our scientific study's main subject. In the study, which will be supported by the archive documents we obtained from the Ottoman Archives of the Presidency of the Republic of Türkiye Directorate of State Archives, the correct date will be determined by correcting the erroneous historiography made so far on the subject.
Through this historical event, the wrong historiography caused by the difference between the Rumî and Hijri calendars in the early 20th century Ottoman Empire will be shown with the example of the Grand Fire of the Edirne.
Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, May 2003
Irak’ın tamamı Osmanlı Devleti’ne katıldıktan sonra, İdarî açıdan üçe ayrılarak Musul, Bağdad ve ... more Irak’ın tamamı Osmanlı Devleti’ne katıldıktan sonra, İdarî açıdan üçe ayrılarak Musul, Bağdad ve Basra eyaletleri olarak tarihe geçmiştir. Buradaki konumuz Basra’dır. M. 1538'den itibaren Basra, artık, Osmanlı Devleti için önemli bir liman haline gelmiştir. Osmanlı Devleti, artık buradan Hindistan ’a ve Uzak Doğuya İpek Yolu ile, ayrıca deniz yolu ile de önemli bir bağlantı kurarak açılmıştır. Böylece bu ülkelerle ticaret yolları genişleyerek önem kazanmıştır. Ticaret hacmi genişledikçe Bunu baltalamaya kalkışanlar da olmuştur. Örneğin yerli asî Arap aşiretleri! Bunların çok sıkça görülen bölgeye yaptıkları talan amaçlı saldırıları, halkı taciz etmeleri sonucunda bir çok iç göçler yaşanmıştır. Sonuçta Osmanlı Devleti bunlarla da çok uğraşarak dize getirmeyi bilmiştir. Basra ’nın kötü hava şartlarına rağmen, Osmanlı idarecileri yılmadan bu bölgeyi en iyi bir şekilde idare ederek korumuşlardır.
Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, Mar 2005
XVI. yüzyıla gelindiğinde ulaşabileceği en geniş coğrafyaya yayılan Osmanlı Devleti 600 yıl boyun... more XVI. yüzyıla gelindiğinde ulaşabileceği en geniş coğrafyaya yayılan Osmanlı Devleti 600 yıl boyunca üç kıtada hüküm sürmüştür. Merkeze bağlı fakat en uzak eyalet olma özelliği taşıyan Lahsa, Osmanlı Devleti ’nin yıkılışına kadar bu statüsünü korumuştur. Merkeze uzak olduğu için ayaklanmaların sıkça görüldüğü eyalette Arap kabileleri genelde mutlak otoriteye bağlı kalmışlardır.
Tarih ve Medeniyet Dergisi, Aug 1997
Araplar'ın bile Türk dedikleri Şebekler hakkında yalan-yanlış bilgi ve rivayetlere dayanarak uydu... more Araplar'ın bile Türk dedikleri Şebekler hakkında yalan-yanlış bilgi ve rivayetlere dayanarak uydurulan tanımlamaları maalesef aynen kabulleniyoruz, özbeöz Türk olan bu kardeşlerimizi kendi özümüzden dışlayabiliyoruz. Bilindiği gibi Abbasi halifelerinden El-Kaim bi-Emri’l-lâh’ın daveti üzerine, büyük Türk ordusuyla birlikte Sultan Tuğrul Bey, Halife’nin yardımına koşarak, Irak ta Büveyhîler’in Fars Devleti’ne son vermişti (H.447). Şebekler bu olay dan sonra diğer Türk oymaktan gibi Irak’a topluluklar halinde yerleşmişlerdir. Bir başka rivayete göre Şebekler, Akkoyunlu ve Karakoyunlu aşiretlerindendirler. Bazılan da Şebekler’in Irak’a gelişini Sultan IV. Murad devrine bağlar. Başka araştırmacılara göre, Şebekler, Safaviler devrinde gelip, Irak’a yerleşmişlerdir.
Askerî Tarih Bülteni, Aug 1992
1829 yılından sonra Rusya'nın siyaseti-işine geldiği için o tarihteki Osmanlı İmparatorluğu'nun b... more 1829 yılından sonra Rusya'nın siyaseti-işine geldiği için o tarihteki Osmanlı İmparatorluğu'nun bütünlüğünü korumak ve olduğu gibi kalmasını sağlamaktı. Aynı zamanda İngilizler, Rusların niyetini İstanbul'u işgal etmek ve Boğazları kendi egemenlikleri altında tutacaklarını biliyorlardı. 1832 yılında Osmanlı Devleti Mehmet Ali Paşa karşısında âciz kalınca onun ağır şartlarını, elçilerini ayağına göndermek suretiyle kabul etmek mecburiyetinde kaldı.
Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, Sep 2005
Bağdad Eyaleti, daima vezirlere verilen birinci dere
ce eyaletlerdendir. Gerçekte burası bir impa... more Bağdad Eyaleti, daima vezirlere verilen birinci dere
ce eyaletlerdendir. Gerçekte burası bir imparatorluk tacı
dır, protokolde Mısır, Budin, Rumeli ve Anadolu Eyaletle
rinden sonra beşincidir. Bağdad Eyaletine bağlı sancaklara
paşa ve beylerini tayin etmek gibi özel ayrıcalığı bulunan
Bağdad Beylerbeyi Bağdad’ da özellikle Mithat Paşa dev
rinde çeşitli reformlar yapmıştır. Irak bölgesinin merkezden
çok uzak olmasından dolayı bazı paşaların özellikle köle
men döneminde, merkeze karşı bağımsız hareket ettiklerini
görüyoruz. IV. Murad’dan sonra Bağdad ve havalisinde,
ara sıra yeniçerilerin de itaatsizlikleri ile aşiret isyanları
nın çıktığı ve kendilerine, Irak’ m kuzeyinden Basra’ya ka
dar bütün havalinin asayişinin temini görevi verildiği için,
Bağdad Valilerinin bu isyanları bastırmaya uğraştıkları gö
rülüyor. Ahmed Paşa’nın Valiliği vakalı olduğu gibi köle
men ocağının kurulması bakımından da Irak tarihinin
önemli devresini teşkil eder. 1831 yılında Irak Eyaleti Os-
manlı’nın yeniden bir parçası olmuştu ve Mithat Paşa gibi
hepsi de birbirinden değerli şahsiyetler olan valiler, Os-
manlı döneminde Irak' ta önemli görevler yerine getirmiş
lerdir.
Tarih ve Medeniyet Dergisi, Jul 1999
Sebiller yolcuların içme suyunu temin eden su müesseseleridir. Eskiden bu gibi sebillerin yapımı ... more Sebiller yolcuların içme suyunu temin eden su müesseseleridir. Eskiden bu gibi sebillerin yapımı birçok milletin geleneği haline gelmişti. Sebiller, Ortadoğu'da genellikle su kıtlığı çeken Arap ülkelerinde göze çarpardı. Böylece su sebilleri halkın sosyal hizmetlerini yerine getirmekteydiler. Osmanlı devrinde Kahire şehri, bu tür hizmetlerden yarar görmüştü; hayır severler, sebil içme suyunu sürekli Nil Nehri' nden temin etmek için adeta bir yarış içindeydiler. Aynı zamanda bu yeni su verme sistemini de benimsemişlerdi. Kahire'de Osmanlı devletinden kalma 70 sebil varlığını bugüne kadar korumuştur. Bu sebiller şehir halkının su ihtiyacını üç asır boyunca eksiksiz görmüşlerdir.
Türk Dünyası Tarih Kültür Dergisi, Jan 2004
Osmanlı eyaletlerinden biri olan Şehrizor (Süleymaniye), merkezi Zalim Kalesi, Kerkük-Tebriz yolu... more Osmanlı eyaletlerinden biri olan Şehrizor (Süleymaniye), merkezi Zalim Kalesi, Kerkük-Tebriz yolu üzerinde olup, sarp dağlar üzerine kurulmuş bir yerleşim birimidir. Müstahkem kaleleri ile ünlü olan Şehrizor, dağlar arasından yollan ile ulaşımı çok zor bir şehirdir.
1. Uluslararası Türk Tıp Tarihi Kongresi - 10. Ulusal Türk Tıp Tarihi Kongresi Bildiri Kitabı - 10th National Congress On The Turkish History of Medicine Proceedings Book, May 20, 2008
IV. Murat, Bağdat İranlılar tarafından işgal edince, 1635 -1636 tarihinde Bağdat’ın fethi için bu... more IV. Murat, Bağdat İranlılar tarafından işgal edince, 1635 -1636 tarihinde Bağdat’ın fethi için buyurmuştur. Fetih için gemilerle getirtilen iki büyük top karadan Bağdat’a taşınmıştır. Bu toplar sayesinde kaleler aşılmış ve İran yenilgiye uğratılmıştır. Böylece Bağdat 278 yıl daha Osmanlı hâkimiyetinde kalmıştır. Fetihten sonra şehrin savunması için Sultan topların bir kısmını Bağdat’ta bırakmıştır. Bunlardan biri Ebul-Hizme Topu’dur. Halk daha önce böyle muazzam bir top görmemiştir. Muazzam bir büyüklükte olan bu top sarı pirinç ve demir maddelerinden yapılmıştır. Halk topun ağzındaki yarığa hızma takıldığını sandığı için topa “Ebul-Hizme Topu” adını takmışlardır. Topun sırtındaki şekil ve resimlerin birer hikâyeleri vardır. Şehir halkının ağzında topa bağlı hurafeler ve birçok efsaneler dolaşmıştır. Halk, kuvvetli bir inanç içerisinde zorunlu ihtiyaçlarını gerçekleştirmek, hastalarına şifa ve diğer gereksinimleri için çokça ona yalvarıyor ve ondan isteklerinin gerçekleşmesini diliyor. Ayrıca çocuklar çeşitli hastalıklara yakalanınca bu suskun topun altından geçiriyorlardı, çocuk kızamık olunca kırmızı elbise giydirip diğer kardeşinin idrarını ona içiriyorlar. Bunun gibi halk arasında birçok hikâyesi yayılmıştır.
When Baghdad was engrossed by Iranian, IV. Murad ordered the conquest of Baghdad in 1635 -1636. Two big cannons which were brought by ships were transported by land to Baghdad. With these cannons Ottoman could go beyond the castles and Iran was defeated. Thus Baghdad was got holded by Ottomans for 278 years more. After the conquest, Sultan left some of the cannons for defence of the city. One of these was Ebul-Hizme Cannon. Public hadn’t seen a maginificent cannon like this before. This huge cannon was made of iron and brass. The name “ebul-hizme cannon” is given because public thought that a ring was put at the cleft near the chop of cannon. There are stories of these symbols and diagrams at the back of the cannon. So legends and superstition were spreaded about the cannon. Public prayed and begged to the cannon for their urgent demands, cure and other needs. Also when children got sick and when they develop measles they wore red clothes and drink other brother or sister’s urine, then they were passing under the cannon. Such stories were common in public.
Türk Yurdu, Jan 1993
XI. asır ortalarında, yakın doğuda büyük Selçuklu İmparatorluğu kurmak suretiyle orta çağ tarihin... more XI. asır ortalarında, yakın doğuda büyük Selçuklu İmparatorluğu kurmak suretiyle orta çağ tarihinde çok kıymetli rol oynamış olan Türk kabililerine "Oğuz" ile birlikte "Türkmen"de denilmektedir. Türkmen adı bilindiği gibi gerek eski eserlerde gerekse zon zamanlardaki muhtelif araştırmalarda çeşitli tesirlere uğramış başka başka izah edilmiştir: Türkmen kelimesi ilk olarak, Kaşgarh Mahmud'un XI. asırda, yazdığı "Divân-ü Lügatü't-Türk" adlı eserinde geçmekte ve hakkında bilgi verilmektedir. Rivayete göre, Büyük İskender Türk ülkelerine yöneldiği sırada, Balasagun'da oturan Türk hükümdarı doğuya çekilmiş. Orada kalan 22 kişi, daha sonra Oğuz boylarını teşkil etmişler; sonra dan bunlara iki kişi daha katılmıştır. İskender, üzerlerinde Türk belgeleri bulunan bu 24 kişiye "Türk'e benzer" anlamında gelen "Türkmanend" demiş; ve "Türkmen" adı böylece doğmuştur.
Türk Dünyası Araştırmaları, Jun 1999
Dr. Liypnhart Ravolfun bu gezisi, AvrupalIların Doğuya yaptıkları en eski gezilerden biri sayılır... more Dr. Liypnhart Ravolfun bu gezisi, AvrupalIların Doğuya yaptıkları en eski gezilerden biri sayılır. 428 yıl önce gerçekleşen bu gezi XVI. yüzyılın ikinci yarısına tesadüf etmektedir. Irak, Suriye, Lübnan ve Filistin adlarıyla bilinen bu bölgelerin çoğu, XVI. yüzyılda Osmanlı egemenliği altına henüz girmiş ve yavaş yavaş Türk nüfuzu kendini göstermekteydi. İşte bundan dolayıdır ki Dr. Liyonhart’ın bu gezisinin tarihi, siyasi, coğrafi ve toplumsal açıdan incelenmesi biz Türkler için çok önemlidir. Çünkü o yeni coğrafyadaki Osmanlı toplumunun o günkü durumunu bize yansıtmaktadır. Dr. Liyonhart, kendisinin anlattığına göre, bitkilerle uğraşan bir bilgindir. Yaptığı bu gezinin amacı ise, Doğu ülkelerinin bitkilerini incelemektir. Ancak bu gezisinde karşılaştığı ve karıştığı bazı olaylar gösteriyor ki, gezinin siyasi yönleri de ağır basmaktadır. Türkler, eskiden beri AvrupalIlar için bir korku kaynağı olmuştur. Tek nedeni ise, İslamiyet’i Avrupa’ya yaymak ve oralarda egemenlikleri ile adaleti sağlamaktı. İşte günümüze dek AvrupalIlar ile aramızdaki kavga hep bu yüzdendir. Her ne kadar onlara şirin görünsek ve her dediklerini fazlasıyla bile yapsak -ki yapıyoruz da- yine de olmuyor ve olamaz da! En iyisi kendi yüz suyumuzu koruyup bu eziklikten bir an önce kurtulmanın yollarını arayalım. İşte bu gezinin özetli bölümlerini okuduğumuz zaman, bu durumu daha yakmdan görme imkanı elde ediyoruz. Zira bu HollandalI gezgin uzun bir zincir halkalarından sadece birisidir, günümüze varıncaya dek aşikar bildiklerimizden özge, kim bilir kaç halkası daha gelip geçmiş ve paslı izlerini bırakmıştır?!
Türk Dünyası Tarih ve Kültür Dergisi, Dec 1998
1 Kanuni Evvel 1330 Pazartesi günü saat 13.15 'de 1. yılın 1. toplantısında Meclisi Mebusân'ın aç... more 1 Kanuni Evvel 1330 Pazartesi günü saat 13.15 'de 1. yılın 1. toplantısında Meclisi Mebusân'ın açılışı yapılıyordu. Aynı saatlerde Padişah Hazretlerinin mahfeli Hümayunu teşrif buyurmuşlardı. Aynı zamanda şehzadeler ile Mısır Hıdîvisi, vekiller, âyan ve mebusân heyetleri de yerlerini almışlardı. Mabeyn Hümayun başkâtibi Fuat Bey tarafından nutkı Hümayun okunur.
XIII. Türk Tarih Kongresi, Oct 4, 1999
Dr. Liyonhart Ravolf un bu gezisi, AvrupalIların Doğuya yapakları en eski gezilerden biri sayılır... more Dr. Liyonhart Ravolf un bu gezisi, AvrupalIların Doğuya yapakları en eski gezilerden biri sayılır. 428 yıl önce gerçekleşen bu gezi XVI.yy.'ın ikinci yarısına tesadüf etmektedir. Irak, Suriye, Lübnan ve Filistin adlarıyla bilinen bu bölgelerin çoğu, XVI. yy.'da Osmanlı egemenliği aluna henüz girmiştir ve yavaş yavaş Türk nüfuzu kendini göstermektedir. İşte bundan dolayıdır ki Dr. Liyonhart'ın bu gezisinin tarihî, siyasî, coğrafî ve toplumsal açıdan incelenmesi biz Türkler için çok önemlidir. Çünkü o yeni coğrafyadaki Osmanlı toplumunun o günkü durumunu bize yansıtmaktadır. Dr. Liyonhart, kendisinin anlattığına göre bitkilerle uğraşan bir bilgindir. Yaptığı bu gezinin amacı ise, Doğu ülkelerinin bitkilerini incelemektir. Ancak bu gezisinde karşılaşuğı ve karıştığı bazı olaylar gösteriyor ki gezinin siyasî yönleri de ağır basmaktadır.
Kardaşlık, 2005
Erbil, Zağros Dağlan ’nın batı eteklerinde Büyük ve Küçük Zap nehirlerinin arasında Musul-Bağdad ... more Erbil, Zağros Dağlan ’nın batı eteklerinde Büyük ve Küçük Zap nehirlerinin arasında Musul-Bağdad yolu ile Anadolu ile İran’dan gelen başlıca kervan yollannm birleştiği askerî ve ticarî açıdan önemli bir noktada yer alır. Kuzeyin de Türkiye ile Musul’un bir kısmı, Güneyinde Kerkük, Doğusunda Iran ve Süleymaniye, Batısında Musul ile sınırlanmıştır. Yüzölçümü 15.870 kilometrekare ve 1957 yılı sayımına göre nüfusu 272 527’dir. Bağdat’ın 350 km kuzey-doğusunda yer alan Erbil, çok eski bir şehir olup M.Ö 2000’lerde Sümer yazıtlarında “Urbelü” ve “Erbul” olarak geçmektedir. Babil ve Asurlar zamanında adı iki kelimeden ibaretti: “Arba-iylü”. Erbil’in ortasında bulunan Erbil Kalesi eski tarîhi kaynaklarda “Erba-elü” olarak zikredilmektedir ve şehrin büyük bölümünü kapsar.
Türk Dünyası Tarih ve Kültür Dergisi, May 2000
20. yy'ın başlarında AvrupalIlar ve özellikle İngilizler, "Hasta Adam" dedikleri Osmanlı împarato... more 20. yy'ın başlarında AvrupalIlar ve özellikle İngilizler, "Hasta Adam" dedikleri Osmanlı împaratorluğu’na yükleniyorlar. Parçaladıkça parçalarını koparmaya devam ediyorlardı! Bilindiği gibi bu aşırı yüklenmenin amacı Orta Doğu'daki petrol kaynaklarını ele geçirmekti. İstediklerini de yaptılar, çünkü bu onlarca yıl önce hazırlanmış planlar sonucuydu. Ayrıca bu bölge halklarının -özellikle Araplar’ın sözlerini ve kalplerini pembe vaadlerle- öylesine kör ettiler ki, onları kendi dindaşlarına (Osmanlılar’a), dolayısıyla da İslam'a sırt çevirip, kıyamet gününe dek, vebali silinmez bir hıyanete bulaşmış oldular! İşte o günden bugüne rahat yüzü göremediler, göremezler de! Osmanlı döneminde Irak'tan Fas’a kadar -kendi bölgeleri içinde- ve diğer Osmanlı topraklarında serbestçe dolaşırken; hıyanet sonrası sözde bağımsız (!) devletler haline geldiklerinde, hâlâ bir Arap ülkesi vatandaşı rahatça -pasaportu olsa bile- diğer Arap ülkesine gidememektedir! Irak, Suriye ve Kuveytli ’nin pasaportlarında "Bütün dünya ülkeleri İsrail, Suriye ve Kuveyt hariç!", Suriyeliler’inkinde ise "....... İsrail, Irak hariç!" Kuveytli’ninkinde ise "...... İsrail ve Irak hariç!" yazar.
Yurd Gazetesi (يورد غزه ته سي) Osmanlıca, 1987
Makale Osmanlıca yazılmıştır. Irak Türkmenlerine ait Irak Kültür Bakanlığı izni ile Bağdat'ta yay... more Makale Osmanlıca yazılmıştır. Irak Türkmenlerine ait Irak Kültür Bakanlığı izni ile Bağdat'ta yayın yapan "Yurd Gazetesi" 'nde yayınlanmıştır.
16. yüzyılda Katip Çelebi ve tabu tahrir defterlerinde "Kerkük Kalesi" hakkında detaylı bilgi verilmektedir.
"16. Yüzyılda Bölgelerimizden Kerkük"
(مختصر تاريخ كركوك في القرن سادس عشر)
صوت الاتحاد - بيرلك سه سي (Savt'ul İttihat - Birlik Sesi) , 1987
Osmanlı Devleti yönetimi altındaki Arap coğrafyasındaki tüm salnamelerin tanıtımını içeren Arapça... more Osmanlı Devleti yönetimi altındaki Arap coğrafyasındaki tüm salnamelerin tanıtımını içeren Arapça makaledir.
مقاله حول السالنمات العثمانية الذي اصدر في اقطارالدول العربيه جميعا أثناء الحكم الدولة العثمانية
KARDAŞLIK, Jul 2002
Kerkük, Kuzey Irak şehirlerinden biri ve aynı adı taşıyan idarî bölgenin de merkezidir. 1948’de n... more Kerkük, Kuzey Irak şehirlerinden biri ve aynı adı taşıyan idarî bölgenin de merkezidir. 1948’de nüfusu 30.000 idi. Deniz seviyesinden 310 m. yüksektedir. Kuzeybatısında Küçük Zâb Vadisi, güneybatısın da Cebel-i Hamrin, güneydoğusunda Diyale Vadisi ve kuzey doğusunda da Zağriş Dağlarıyla çevrilmiştir. Türklerin yoğun olduğu bölge ve Irak’ın büyük şehirlerinden biri olan Kerkük’ün yüzölçümü 19.873 kilometrekaredir. Bağdat’a olan karayolu mesafesi ise 283 km’dir? Kerkük Kalesi’nin tarihi çok eski çağlara uzanır ve eski Kerkük halkı, surla çevrilmiş olan bu tarihi kalede ikamet etmişlerdir.
Uploads
Books by Nilüfer BAYATLI
Papers by Nilüfer BAYATLI
ABSTRACT: In the late nineteenth and early twentieth century, Edirne, a highly developed city in terms of transportation-logistics, communication, and production capabilities of Ottoman Modernism with its proximity to Istanbul, has also attracted attention with its prosperity demography.
The great Edirne fire is worth studying both in terms of the loss of the inventory of traditional housing architecture and the tragedy it creates in social memory. However, there is serious confusion about the dating of that fateful event, which is conspicuous and common in Edirne Urban Research readings. The reasons for the historiographical mistakes made in domestic and international publications constitute our scientific study's main subject. In the study, which will be supported by the archive documents we obtained from the Ottoman Archives of the Presidency of the Republic of Türkiye Directorate of State Archives, the correct date will be determined by correcting the erroneous historiography made so far on the subject.
Through this historical event, the wrong historiography caused by the difference between the Rumî and Hijri calendars in the early 20th century Ottoman Empire will be shown with the example of the Grand Fire of the Edirne.
ce eyaletlerdendir. Gerçekte burası bir imparatorluk tacı
dır, protokolde Mısır, Budin, Rumeli ve Anadolu Eyaletle
rinden sonra beşincidir. Bağdad Eyaletine bağlı sancaklara
paşa ve beylerini tayin etmek gibi özel ayrıcalığı bulunan
Bağdad Beylerbeyi Bağdad’ da özellikle Mithat Paşa dev
rinde çeşitli reformlar yapmıştır. Irak bölgesinin merkezden
çok uzak olmasından dolayı bazı paşaların özellikle köle
men döneminde, merkeze karşı bağımsız hareket ettiklerini
görüyoruz. IV. Murad’dan sonra Bağdad ve havalisinde,
ara sıra yeniçerilerin de itaatsizlikleri ile aşiret isyanları
nın çıktığı ve kendilerine, Irak’ m kuzeyinden Basra’ya ka
dar bütün havalinin asayişinin temini görevi verildiği için,
Bağdad Valilerinin bu isyanları bastırmaya uğraştıkları gö
rülüyor. Ahmed Paşa’nın Valiliği vakalı olduğu gibi köle
men ocağının kurulması bakımından da Irak tarihinin
önemli devresini teşkil eder. 1831 yılında Irak Eyaleti Os-
manlı’nın yeniden bir parçası olmuştu ve Mithat Paşa gibi
hepsi de birbirinden değerli şahsiyetler olan valiler, Os-
manlı döneminde Irak' ta önemli görevler yerine getirmiş
lerdir.
When Baghdad was engrossed by Iranian, IV. Murad ordered the conquest of Baghdad in 1635 -1636. Two big cannons which were brought by ships were transported by land to Baghdad. With these cannons Ottoman could go beyond the castles and Iran was defeated. Thus Baghdad was got holded by Ottomans for 278 years more. After the conquest, Sultan left some of the cannons for defence of the city. One of these was Ebul-Hizme Cannon. Public hadn’t seen a maginificent cannon like this before. This huge cannon was made of iron and brass. The name “ebul-hizme cannon” is given because public thought that a ring was put at the cleft near the chop of cannon. There are stories of these symbols and diagrams at the back of the cannon. So legends and superstition were spreaded about the cannon. Public prayed and begged to the cannon for their urgent demands, cure and other needs. Also when children got sick and when they develop measles they wore red clothes and drink other brother or sister’s urine, then they were passing under the cannon. Such stories were common in public.
16. yüzyılda Katip Çelebi ve tabu tahrir defterlerinde "Kerkük Kalesi" hakkında detaylı bilgi verilmektedir.
"16. Yüzyılda Bölgelerimizden Kerkük"
(مختصر تاريخ كركوك في القرن سادس عشر)
مقاله حول السالنمات العثمانية الذي اصدر في اقطارالدول العربيه جميعا أثناء الحكم الدولة العثمانية
ABSTRACT: In the late nineteenth and early twentieth century, Edirne, a highly developed city in terms of transportation-logistics, communication, and production capabilities of Ottoman Modernism with its proximity to Istanbul, has also attracted attention with its prosperity demography.
The great Edirne fire is worth studying both in terms of the loss of the inventory of traditional housing architecture and the tragedy it creates in social memory. However, there is serious confusion about the dating of that fateful event, which is conspicuous and common in Edirne Urban Research readings. The reasons for the historiographical mistakes made in domestic and international publications constitute our scientific study's main subject. In the study, which will be supported by the archive documents we obtained from the Ottoman Archives of the Presidency of the Republic of Türkiye Directorate of State Archives, the correct date will be determined by correcting the erroneous historiography made so far on the subject.
Through this historical event, the wrong historiography caused by the difference between the Rumî and Hijri calendars in the early 20th century Ottoman Empire will be shown with the example of the Grand Fire of the Edirne.
ce eyaletlerdendir. Gerçekte burası bir imparatorluk tacı
dır, protokolde Mısır, Budin, Rumeli ve Anadolu Eyaletle
rinden sonra beşincidir. Bağdad Eyaletine bağlı sancaklara
paşa ve beylerini tayin etmek gibi özel ayrıcalığı bulunan
Bağdad Beylerbeyi Bağdad’ da özellikle Mithat Paşa dev
rinde çeşitli reformlar yapmıştır. Irak bölgesinin merkezden
çok uzak olmasından dolayı bazı paşaların özellikle köle
men döneminde, merkeze karşı bağımsız hareket ettiklerini
görüyoruz. IV. Murad’dan sonra Bağdad ve havalisinde,
ara sıra yeniçerilerin de itaatsizlikleri ile aşiret isyanları
nın çıktığı ve kendilerine, Irak’ m kuzeyinden Basra’ya ka
dar bütün havalinin asayişinin temini görevi verildiği için,
Bağdad Valilerinin bu isyanları bastırmaya uğraştıkları gö
rülüyor. Ahmed Paşa’nın Valiliği vakalı olduğu gibi köle
men ocağının kurulması bakımından da Irak tarihinin
önemli devresini teşkil eder. 1831 yılında Irak Eyaleti Os-
manlı’nın yeniden bir parçası olmuştu ve Mithat Paşa gibi
hepsi de birbirinden değerli şahsiyetler olan valiler, Os-
manlı döneminde Irak' ta önemli görevler yerine getirmiş
lerdir.
When Baghdad was engrossed by Iranian, IV. Murad ordered the conquest of Baghdad in 1635 -1636. Two big cannons which were brought by ships were transported by land to Baghdad. With these cannons Ottoman could go beyond the castles and Iran was defeated. Thus Baghdad was got holded by Ottomans for 278 years more. After the conquest, Sultan left some of the cannons for defence of the city. One of these was Ebul-Hizme Cannon. Public hadn’t seen a maginificent cannon like this before. This huge cannon was made of iron and brass. The name “ebul-hizme cannon” is given because public thought that a ring was put at the cleft near the chop of cannon. There are stories of these symbols and diagrams at the back of the cannon. So legends and superstition were spreaded about the cannon. Public prayed and begged to the cannon for their urgent demands, cure and other needs. Also when children got sick and when they develop measles they wore red clothes and drink other brother or sister’s urine, then they were passing under the cannon. Such stories were common in public.
16. yüzyılda Katip Çelebi ve tabu tahrir defterlerinde "Kerkük Kalesi" hakkında detaylı bilgi verilmektedir.
"16. Yüzyılda Bölgelerimizden Kerkük"
(مختصر تاريخ كركوك في القرن سادس عشر)
مقاله حول السالنمات العثمانية الذي اصدر في اقطارالدول العربيه جميعا أثناء الحكم الدولة العثمانية