Papers by Mehmet Ali Sarı
DergiPark (Istanbul University), Nov 24, 2022
Aristoteles, “ilk ilkelerin” nasil bilinebilecegi sorusuna, II. Analitikler’de epagoge ve nous y... more Aristoteles, “ilk ilkelerin” nasil bilinebilecegi sorusuna, II. Analitikler’de epagoge ve nous yanitini verir. Oyleyse, Aristoteles’in ilk ilkelerin bilgisi hakkindaki bu yaklasimi nasil yorumlanmalidir? Boyle bir soru karsisinda genel olarak iki farkli yorum soz konusudur. Geleneksel, baska deyisle Ortodoks yorum, ilk ilkelerin nous gibi bir yeti tarafindan elde edildigini iddia ederken karsit gorus ise nous’un, bu ilkeleri zorunlu olarak dogru kilan bir yeti olamayacagini iddia eden empirisist gorustur. Iste bu calisma, ilk ilkelerin kaynagi hakkindaki bu her iki anlayisin metin tarafindan desteklenmedigini gosterip, epagoge ile elde edilen her bilginin nous olmadigini ve eger bu bilgi “ilk ilkeler” ise nous’un zihinsel bir durum oldugunu iddia etmektedir.
Temaşa Erciyes Üniversitesi Felsefe Bölümü Dergisi
Bu makalede, bilim felsefecisi kimliğiyle tanınan Thomas Kuhn’un eğitim ve özellikle fen eğitimi ... more Bu makalede, bilim felsefecisi kimliğiyle tanınan Thomas Kuhn’un eğitim ve özellikle fen eğitimi alanındaki görüşlerine değinilmektedir. Fen eğitimi, bilim, bilimin doğası ve bilim uygulamaları hakkında düşünceler geliştirmeye odaklanarak fen öğrenimi için gerekli olan beceri ve anlayışın geliştirilmesini amaçlamaktadır. Fen eğitiminin temel amaçlarından biri bilimin gerçek doğasının tespit edilmesi ve bu doğrultuda bir eğitim modelinin belirlenmesidir. Bu çerçevede Kuhn’un bilim tarihine yönelik incelemeleri neticesinde ileri sürdüğü paradigma kavramı bilimin doğası ve fen eğitimi konusundaki görüşlerin değişimine yol açmıştır. Kuhn açısından fen eğitimi yürürlükteki bilim yapma tarzının temelinde yatan paradigma ve öğretilerinin bilim insanlarına ve öğrencilere aktarılması sürecidir, bu nedenle fen eğitimi yalnızca olağan bilim döneminde mümkündür. Kuhn’un eğitim modeli, mevcut paradigmayla ilişkili olarak karşılaşılan bulmaca ya da sorunları çeşitli örneklerden hareketle tekrar t...
Temaşa Felsefe Dergisi, Dec 14, 2022
Bu makalede, bilim felsefecisi kimliğiyle tanınan Thomas Kuhn'un eğitim ve özellikle fen eğitimi ... more Bu makalede, bilim felsefecisi kimliğiyle tanınan Thomas Kuhn'un eğitim ve özellikle fen eğitimi alanındaki görüşlerine değinilmektedir. Fen eğitimi, bilim, bilimin doğası ve bilim uygulamaları hakkında düşünceler geliştirmeye odaklanarak fen öğrenimi için gerekli olan beceri ve anlayışın geliştirilmesini amaçlamaktadır. Fen eğitiminin temel amaçlarından biri bilimin gerçek doğasının tespit edilmesi ve bu doğrultuda bir eğitim modelinin belirlenmesidir. Bu çerçevede Kuhn'un bilim tarihine yönelik incelemeleri neticesinde ileri sürdüğü paradigma kavramı bilimin doğası ve fen eğitimi konusundaki görüşlerin değişimine yol açmıştır. Kuhn açısından fen eğitimi yürürlükteki bilim yapma tarzının temelinde yatan paradigma ve öğretilerinin bilim insanlarına ve öğrencilere aktarılması sürecidir, bu nedenle fen eğitimi yalnızca olağan bilim döneminde mümkündür. Kuhn'un eğitim modeli, mevcut paradigmayla ilişkili olarak karşılaşılan bulmaca ya da sorunları çeşitli örneklerden hareketle tekrar tekrar çözmeye çalışan öğrenciler aracılığıyla gerçekleştirilir. Kuhn'un olağan bilimin sınırları içerisinde kalarak değerlendirdiği fen eğitimi anlayışı eleştirel düşünceyi engellediği iddiasıyla Karl Popper, John Watkins ve Richard Bailey tarafından katı, tutucu, dogmatik ve endoktrinasyonu vurgulayan bir eğitim anlayışı olarak görülmektedir. Bu çerçevede makalede, öncelikli olarak Kuhn'un bilimin doğası ve bilimin gelişim tarzına yönelik belirlemeleri doğrultusunda fen eğitimine yönelik düşünceleri ve bu düşüncelerin eğitim alanındaki yansımaları incelenmektedir. Ardından, Kuhn'un fen eğitimi üzerine görüşlerinin iddia edildiği gibi dogmatik bir yapıda olmadığı, endoktrinasyonu ya da zorla öğretimi vurgulamadığı, bu tür yorumların radikal bir yaklaşımdan öteye gidemediği ileri sürülmektedir. Son olarak makalede, Kuhn'un fen eğitimi anlayışının yalnızca bir durum tespiti ya da bir fen eğitimi tasviri olarak değerlendirilmesi gerektiği düşüncesi ön plana çıkarılmaktadır.
In this article, Thomas Kuhn’s impact, who is known as a philosopher of science, on science education are mentioned. Science education aims to develop the skills and understanding necessary for science learning, with a focus on developing ideas about science and the nature of science. One of the main purposes of science education is to determine the true nature of science and to determine an education model in this direction. In this context, the concept of paradigm, which Kuhn put forward as a result of his studies on the history of science, has led to a change in views on the nature of science and science education. For Kuhn, science education is the process of conveying the paradigm underlying the current way of doing science to scientists and students because science education is possible only in the normal science period. Kuhn’s educational model is carried out through students who repeatedly try to solve puzzles or problems encountered in relation to the current paradigm. Kuhn’s understanding of science education is seen by Karl Popper, John Watkins and Richard Bailey as a rigid, conservative, dogmatic and indoctrinational education approach with the claim that it prevents critical thinking. In this context, the article primarily examines Kuhn’s thoughts on science education and the reflections of these thoughts in the field of education. Then, it is argued that Kuhn’s views on science education are not dogmatic as claimed, he does not emphasize indoctrination, and that such interpretations cannot go beyond a radical approach. Finally, in the article, it is emphasized that Kuhn’s understanding of science education should be evaluated only as a description of science education.
Geride bıraktığımız yüzyıla damgasını vuran en önemli düşüncelerden biri de batı düşüncesinin bir... more Geride bıraktığımız yüzyıla damgasını vuran en önemli düşüncelerden biri de batı düşüncesinin bir krize girdiğidir. Özellikle 1987 yılında “Doğu Bloğunun” çözülmeye başlaması tarihin sonundan daha çok düşüncenin sonunun işaretleri olarak görülür ve yorumlanır. Böylesi bir tarihsel durum, “tarihin sonu” düşüncesi çerçevesi içinde yer alan ideolojilerin çöktüğü, modernizm ve onu temsil eden üstanlatıların sonunun geldiği ve yeni bir toplumsal döneme girildiği biçimindeki anlayışlara bir ivme kazandırır. Ne var ki bu tarihsel olay sonrasında dünya sahnesinde meydana gelen ve gelmekte olan pek çok gelişme ise bir son duygusuyla dile getirilen çoğu kavramın ve durumun yeniden ele alınıp değerlendirilmesi ihtiyacını ortaya koymuştur. İşte bu bağlamda konuyla ilgili günümüzdeki pek çok tartışma ise insanlığın tarihin neresinde olduğundan tarihin nereye doğru gitmekte olduğuna kadar uzandığı gibi mevcut toplumsal durumun ne demeye geldiğini de içine almaktadır.One of the most important thou...
Aristoteles, “ilk ilkelerin” nasıl bilinebileceği sorusuna, II. Analitikler’de epagoge ve nous ya... more Aristoteles, “ilk ilkelerin” nasıl bilinebileceği sorusuna, II. Analitikler’de epagoge ve nous yanıtını verir. Öyleyse, Aristoteles’in ilk ilkelerin bilgisi hakkındaki bu yaklaşımı nasıl yorumlanmalıdır? Böyle bir soru karşısında genel olarak iki farklı yorum söz konusudur. Geleneksel, başka deyişle Ortodoks yorum, ilk ilkelerin nous gibi bir yeti tarafından elde edildiğini iddia ederken karşıt görüş ise nous’un, bu ilkeleri zorunlu olarak doğru kılan bir yeti olamayacağını iddia eden empirisist görüştür. İşte bu çalışma, ilk ilkelerin kaynağı hakkındaki bu her iki anlayışın metin tarafından desteklenmediğini gösterip, epagoge ile elde edilen her bilginin nous olmadığını ve eğer bu bilgi “ilk ilkeler” ise nous’un zihinsel bir durum olduğunu iddia etmektedir.Aristotle defines episteme as knowledge demonstrated from first principles. But how do we know the first principles themselves? In Posterior Analytics Aristotle goes on to argue that we acquire knowledge of the first principles t...
Kaygı. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi, 2017
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2016
BIV argümanı, dış dünya bilgisinin olanaksız olduğu sonucunu desteklemeye çalışan radikal bir şüp... more BIV argümanı, dış dünya bilgisinin olanaksız olduğu sonucunu desteklemeye çalışan radikal bir şüpheci dedüksiyondur. Geçerli ve hatta son derece makul öncülleri olan bu çıkarıma, güvenilirliği noktasında yani öncüllerinin doğru olmadığı yönünde bir takım itirazlar yapılmıştır. BIV argümanınşüpheci sonucunun önünü kesmek için geliştirilen bu itirazlar çağdaş epistemolojide önemli bir yer tutar. Argümanın temel dayanaklarını hedef alan bu tepkiler, Moorecu anti-septisizm, yanılabilircilik, ilgili alternatif teorileri ve bağlamcılık başlıkları altında toplanabilir. Fakat ne var ki bilginin imkanı problemi hakkındaki bu tartışmalar Türkçe literatürde yok denecek kadar azdır. Bu makalenin temel amacı, literatürdeki söz konusu bu boşluğu az da olsa doldurmayı denemektir.The external word scepticism is the view that the evidence we have for the truth of our beliefs about the world falls short of what is required for knowledge. The most powerful sceptical argument proceeds by means of radic...
Öz Ünlü kelam kozmolojik argümanı, evrenin bir ilk nedeni olması gerektiği sonucunu, var olmaya b... more Öz Ünlü kelam kozmolojik argümanı, evrenin bir ilk nedeni olması gerektiği sonucunu, var olmaya başlayan her şeyin bir nedeni olduğu ve evrenin de var olmaya başladığı öncülleri üzerinden tanıtlamaya çalışır. Craig ve Sinclair, "The Kalam Cosmological Argument" başlıklı çalışmalarında, her iki öncülü de desteklemeyi amaçlayan önemli argümanlar geliştirir. Craig ve Sinclair, söz konusu ilk nedenin tanrı olduğunu göstermek için, çok tartışmalı bir kavramsal analiz de önerirler. Bu makalede, kelam argümanının aslında geçersiz, önerdikleri kavramsal analizin ise açıkça temelsiz olduğu gösterilmeye çalışılacaktır.
With regards to its current meaning, it can be put forward that cognitive science emerged with th... more With regards to its current meaning, it can be put forward that cognitive science emerged with the invention of machines capable of computing, namely Data processing machines and computers. The great support provided to thinking based on computing and information technology understanding by especially electronic technology and rapid momentum gained thereof have revealed many problems associated with information as well. In this research it will be described what cognitive science is, what main problems related to information are and basic views about these questions. It will be claimed that these emerging problems re-raise many issues from definition of what intelligence, consciousness and cognition are to what coding, processing and transmission of information mean.
Özet Bu çalışmada, bilimsel bilginin taşıyıcısı olan kuramların yapısına ilişkin temel anlayışlar... more Özet Bu çalışmada, bilimsel bilginin taşıyıcısı olan kuramların yapısına ilişkin temel anlayışlar ve yorumlardan söz edilmiştir. Bu noktada, kuramların yapısal analizi, geleneksel bilim felsefelerinin yaklaşımından farklı olarak bilimsel bir kuramın, monotonik ve tekdüzeyli olmayıp tersine başka kuramlarla ve doğrulayıcı ya da yanlışlayıcı sınanma süreçleriyle birlikte bulunan oldukça sofistike bir bütünlük arz ettiğini ileri sürer. Bu yaklaşım açısından bilimsel bir kuram, homojen bir karakterde olmayıp içinde oldukça farklı öğelerin bulunduğu bir yapıdır. İşte, bu nedenle, bu çalışmada, kuramların belirlenmiş kimi kural ve yöntemleri barındıran bir zihinsel ürün olduğu kadar aynı zamanda estetik bir değer taşıyan sanatsal bir ürün olarak da değerlendirilebilecekleri öne sürülmüştür. Öyle ki bilim tarihine bakıldığında bilim insanlarının tıpkı bir sanatçı gibi estetik bir kaygıyla hareket ettiği görülebilir. Abstract This study is interested in the basic understandings and interpretations regarding the structure of the theories which are the holders of scientific knowledge. In this context, unlike the approachments of the traditional philosophies of sciences, the structural analysis of theories asserts that it is not monothonics and one dimensional thing but it is with the theories as well as verifiable and falsifiable testings and it is a sophisticated unity. According to this view, a scientific theory is not a homogeneous character but it is something involving very much different elements. And therefore, in this paper, theories not only are the products of the mind with the rules and methods but also they are seen as works of art with aesthetics values. Accordingly, when one takes into consideration the history of science, it can be seen that like the artist, men of science work with the aeesthetics concern. Bilimin ne olduğuna ilişkin tartışmalar, insanın doğayı ve evreni düşünsel bir biçimde anlama ve açıklama uğraşısıyla birlikte var-olagelse de özellikle on beşinci yüzyıldan itibaren gerçekleşen bilimsel devrim ve gelişmelerin etkisiyle birlikte günümüze değin belirli bir ivme kazanmıştır. Özellikle on dokuzuncu yüzyılın sonları ve yirminci yüzyılın başlarında en temelde bilimin ve ona ait temel özelliklerin ne olduğu ana tartışma eksenini meydana getirir. Pozitivist ve Empirisist bir bilgi ve gerçeklik anlayışını benimsemiş olan Mantıkçı Pozitivist Okul, nam-ı diğer " Viyana Çevresi " , bilimin 1 Bu araştırmada elde edilen bulguların bir bölümü 12-14 Kasım 2015 tarihleri arasından düzenlenen " Felsefe, Eğitim ve Bilim Tarihi " adlı sempozyumda sözlü bildiri olarak sunulmuştur.
Uploads
Papers by Mehmet Ali Sarı
In this article, Thomas Kuhn’s impact, who is known as a philosopher of science, on science education are mentioned. Science education aims to develop the skills and understanding necessary for science learning, with a focus on developing ideas about science and the nature of science. One of the main purposes of science education is to determine the true nature of science and to determine an education model in this direction. In this context, the concept of paradigm, which Kuhn put forward as a result of his studies on the history of science, has led to a change in views on the nature of science and science education. For Kuhn, science education is the process of conveying the paradigm underlying the current way of doing science to scientists and students because science education is possible only in the normal science period. Kuhn’s educational model is carried out through students who repeatedly try to solve puzzles or problems encountered in relation to the current paradigm. Kuhn’s understanding of science education is seen by Karl Popper, John Watkins and Richard Bailey as a rigid, conservative, dogmatic and indoctrinational education approach with the claim that it prevents critical thinking. In this context, the article primarily examines Kuhn’s thoughts on science education and the reflections of these thoughts in the field of education. Then, it is argued that Kuhn’s views on science education are not dogmatic as claimed, he does not emphasize indoctrination, and that such interpretations cannot go beyond a radical approach. Finally, in the article, it is emphasized that Kuhn’s understanding of science education should be evaluated only as a description of science education.
In this article, Thomas Kuhn’s impact, who is known as a philosopher of science, on science education are mentioned. Science education aims to develop the skills and understanding necessary for science learning, with a focus on developing ideas about science and the nature of science. One of the main purposes of science education is to determine the true nature of science and to determine an education model in this direction. In this context, the concept of paradigm, which Kuhn put forward as a result of his studies on the history of science, has led to a change in views on the nature of science and science education. For Kuhn, science education is the process of conveying the paradigm underlying the current way of doing science to scientists and students because science education is possible only in the normal science period. Kuhn’s educational model is carried out through students who repeatedly try to solve puzzles or problems encountered in relation to the current paradigm. Kuhn’s understanding of science education is seen by Karl Popper, John Watkins and Richard Bailey as a rigid, conservative, dogmatic and indoctrinational education approach with the claim that it prevents critical thinking. In this context, the article primarily examines Kuhn’s thoughts on science education and the reflections of these thoughts in the field of education. Then, it is argued that Kuhn’s views on science education are not dogmatic as claimed, he does not emphasize indoctrination, and that such interpretations cannot go beyond a radical approach. Finally, in the article, it is emphasized that Kuhn’s understanding of science education should be evaluated only as a description of science education.