Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Ali Süreyya: Memduha'nın fazla saffeti bence büyük kusurdur. Evlenecek olsam benimle yumruk yumruğa fikri mücadeleye kadir bir kadın almak isterim 3 .
Türklerde aile en önemli kültür unsurlarından biri sayılmaktadır. Düğün merasimleri ise bir evladın kendi ailesini oluşturmasında ilk adımdır. Evlilik için yapılan düğünler dışında Türklerin Đslamiyet'i kabulünden sonraki süreç için sünnet törenleri de düğün şeklinde düzenlenmiştir. Bu nedenle sosyolojik açıdan son derece öneme haiz olan düğün, aynı zamanda eğlence kültürünün bir parçası olarak, insanların güzel zaman geçirdikleri şenlik alanlarına dönüşmektedir. Düğünlerde yemekler verilmekte, şarkılar söylenmekte ve çeşitli oyunlar düzenlenmektedir. Toplumun her sınıfından insanların katılımı söz konusu olan düğünler, bu yapısı ile Türk toplumunda kaynaştırıcı bir özelliğe de sahiptir.
Journal of International Social Research, 2017
Çağdaş Türk resim sanatında, müzik ve dansı betimleyen pek çok esere rastlamak mümkündür. Batı etkilerini yansıtan tuvallerin yanı sıra özgün ve yerel değerleri aktaran resimler de gerçekleştirilmiştir. 19. yüzyılın son çeyreğinden, 20. yüzyılın ortalarına kadar uzanan zaman diliminde, çeşitli grupların içinde yer alan, çoğunluğu Avrupa'da sanat alanında eğitim almış ve deneyim kazanmış olan ressamlar, tuvallerinde modern Türk yaşamını sergilerken, müzikal öğeleri de unutmamışlardır. Çeşitli yörelerin halk müziği, horon ve çayda çıra gibi halk dansları, diğer yandan balo sahneleri, caz müzisyenleri ve balerinler, resimlere konu olmuştur. Bu çalışmada, doğum tarihleri 1840'lar ile 1920'ler arasında olan, modern Türk resminin ilk ustalarının eserleri incelenmiştir.
Istanbul University - DergiPark, 2021
Gelenek ve modernite, içinde bulunulan dönemi adlandırmak için üretilen sosyal ve zamansal belirlenimler olarak görülebilir. Geleneğin geçmişi, modernitenin de geçiş dönemini işaret etmesi, bunlar arasında kesin ve keskin sınırlar olduğunu göstermez; aksine her iki kavram çoğu zaman iç içe yaşar. Toplumsal ve bireysel yaşamın hemen her alanında yer bulan gelenek, sonraki hareketler tarafından kendilerine yer edinme düşüncesiyle eleştiriye tabi tutulur ve geleneğin bu şekilde aşınarak yittiği düşünülür. Modernite, geleneksel olanın yerini aldığında, bu sefer kendisi sabitleşmeye ve kendi kurallarını koyarak varlığını sabit kılmaya çalışır. Dolayısıyla zamansal belirlenimler olan gelenek ve modernite paradoksal şekilde ilerlemesini sürdürür. Reşat Nuri Güntekin (1889-1956), edebiyatın birçok dalında ürün vermiş bir yazar ve çeşitli devlet kademelerinde görev yapmış bir bürokrat olarak güçlü bir gözlemle zaman zaman geleneksel olanla modern ögeler arasındaki paradoksu işlemiştir. Gerek yaşadığı dönemin sosyal ve siyasal olayları gerekse bireysel dönüşümler, onun metinlerinde kartezyenik bir şekilde işlenir. Cumhuriyet'in ilk dönemlerinden İkinci Dünya Savaşı'na kadar olan sınıfsal ve siyasal değişimler, sanatçının eserlerinde önemli bir yer tutar. Güntekin, öğretmen ve müfettiş olarak Anadolu'nun farklı yerlerinde görev yaparak Anadolu coğrafyasının değişimine, bürokratlık döneminde de politik ve sosyolojik değişimlere şahit olmuş, bu gözlemlerini edebiyat dairesinde genişleterek ve derinleştirerek metinlerini kaleme almıştır. Son dönemde romanlarından uyarlanan dizilerin etkisiyle geniş halk kitlelerinin gündemine girmiş olan yazarın tiyatro metinleri de diğer pek çok tahkiyeli eserinde görüldüğü gibi gelenek ve modernitenin katastrofik bir hâl alan kartezyenik ilişkisini konu almaktadır. Bu çalışmada söz konusu süreç, Balıkesir Muhasebecisi özelinde ekonomik, Tanrı Dağı Ziyafeti özelinde politik ve Bir Köy Öğretmeni özelinde de eğitim boyutuyla incelenecektir.
DergiPark (Istanbul University), 2008
Özet: M. Turhan Tan, 1928-1939 yılları arasında kaleme aldığı tarihi romanlarıyla adından söz ettirir. Yazar, tarihe ihanet etmeme adına tarihi gerçeklere olabildiğince bağlı kalır. Bu yönüyle yazarın kaleme aldığı tarihi romanlar, konu edindiği dönemin ve o dönem toplumunun yaşayışını, hayata bakışını, inanışını, gelenek-göreneklerini, örf ve adetlerini yansıtan zengin bir görünüm sunar. Bu yazıda Turhan Tan'ın tarihi Türk romanlarında anlatılan düğün merasimleri, düğüne davet, düğün zamanı ve mekanı, düğünde düzenlenen eğlenceler ve gösteriler, takdim edilen hediyeler ve düğün sofrası açısından değerlendirilmiştir. Tarihi süreç içerisinde toplumda görülen siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik yozlaşma seyrinin, incelenen romanlardaki düğün merasimleri açısından da paralellik taşıması dikkat çekici bir sonuçtur.
2021
XIX. yüzyıldan başlayarak büyük bir ivme kazanan modernleşme olgusu, sosyal ve kültürel hayatın köklü bir biçimde değişmesine sebep olan karmaşık süreçleri yaratmış; toplumsal yapı ve kültürel değerler sistemini modern paradigmaya göre yapılandıran etkileriyle toplumların kendilerine dair algı ve tasavvurlarını kökten değiştiren sonuçlar üretmiştir. Günümüzde müzikle birlikte şekillenen ya da müziğin şekillendirdiği örgütlenme biçimleri modernizm üzerinden rahatlıkla okunabilmekte ve toplumun dinamik bir şekilde sürekli değişen yanlarını, karakterini, hissiyatlarını ve inançlarını anlama konusunda bizlere önemli ipuçları sunmaktadır. Bu anlamda düşünüldüğünde düğünler; bir toplumun veya topluluğun “gelenek” ve “modern” arasındaki değişimini çok net bir şekilde görmemize yardımcı olur. Kadim Anadolu kültüründe düğünler, özellikle tarım toplumlarında her daim bireysel ve toplumsal yaşamın önemli birer merhalesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Düğünler iki bireyin evliliğinden öte, hem kültürel hem müzikal hem de temsil açısından içerisinde toplumsal değişimi gözlemleyebileceğimiz alanların başında gelmektedir. Ancak son yıllarda kentleşme ve modernleşme gibi olguların hız kazanması pek çok alanda olduğu gibi düğünleri de radikal bir biçimde değişim ve dönüşüme tabi tutmaktadır. Bu çalışmada, Sivas’ta gerçekleştirilen evlenme düğünleri; modernizm ve kentleşme nosyonları bağlamında incelenerek; orkestra, repertuvar, mekân ve oyun gibi farklı unsurlar dikkate alınarak incelenmiştir. Sivas düğünlerinin geleneksel anlamda davul zurna ile temsil edilen müzikal yapısının, günümüz kent kültüründe nasıl bir görünüm kazandığı ve müziği bütünleyen diğer bileşenlerin modern göstergelerle nasıl yer değiştirdiği üzerinde durulmuştur. Çalışma verileri, 2015-2018 yılları arasında yapılan saha araştırmasının çıktıları olmakla birlikte, metodoloji olarak durum etnografi yöntemi temel alınmıştır. Bu kapsamda gözlem, görüşme, alan notları ve doküman incelemesi gibi veri toplama teknikleri kullanılmıştır. Çalışmanın sonuçları arasında; kent yaşamında klavye çalgısı ile birlikte, orkestrasyonun, geleneksel repertuvarın, mekânsal değişikliklerin ve oyun biçimlerinin modernizmin temel dinamiklerine göre yeniden şekillendiği ve dolayısıyla müziğin belli standartlara sıkıştığı söylenebilir. Söz konusu çalışma müzikolojik açıdan konuya yaklaşması ve günceli konu edinmesi açısından alana katkı sağlamaktadır.
idil sanat ve dil dergisi , 2017
ÖZ Bu makale, Türkiye’de birçok sanatçı tarafından ele alınan evlilik ve düğün töreni kavramlarındaki kadın imgesine, kadın sanatçılar tarafından üretilmiş çalışmalara odaklanmaktadır. Çalışma kapsamında, toplumsal gerçekliğin bir parçası olarak evlilik kurumunda ve düğün törenlerinde kadın imgesinin nasıl temsil edildiği toplumsal, siyasal, ekonomik, kültürel, psikolojik ve sınıfsal dinamiklerin arka planı sorgulanarak ele alınacaktır. Böylece, evlilik ve düğün kavramları çerçevesinde, plastik sanatlarda Türkiye’deki kadın kimliği ile birlikte cinsiyetle ilgili kodlar irdelenecektir. Çalışmada, kadın olgusunu, düğün ve evlilik teması üzerinden ele alan Gülsün Karamustafa, Şükran Moral, Canan ve Gülçin Aksoy’un sanatsal çalışmalardan yola çıkılarak kadın imgesi araştırılmıştır Anahtar Kelimeler: Kadın, Toplumsal Cinsiyet, Düğün, Türk Plastik Sanatları ABSTRACT This article focuses on the image of woman in the concepts of marriage and wedding ceremony that have been addressed by many artists in Turkey through the studies produced by female artists. Within the scope of the study, how woman image is represented in the institution of marriage and wedding ceremonies as part of social reality will be discussed by examining the background of social, political, economic, cultural, psychological and class dynamics. Thus, within the frame of the marriage and wedding concepts, female identity in plastic arts in Turkey and the codes related to gender will be examined. The work investigates woman image basing it on Gülsün Karamustafa, Şükran Moral, Canan and Gülçin Aksoy’s artworks which explore woman phenomenon with wedding and marriage themes Keywords: Woman, Social Gender, Wedding, Turkish Plastic Arts
Türklük Bilimi Araştırmaları, 2017
ÖZ: Türklerin Balkanlardaki yüzlerce yıllık geçmişi, Türk ve Makedon kültür ürünlerinde büyük bir benzerliğe neden olmuştur. Günümüz Makedoncasında yüzlerce Türkçe kelime yaşamaya devam etmekte; kültürel etkilenme hemen her alanda hissedilmektedir. Bu durum, kültürün yaşayan en canlı ögelerinden olan müzik için de geçerlidir. Düğünler, müzik kültürünün çok canlı şekilde yaşatıldığı ortamlardır. Dolayısıyla iki toplum arasındaki kültürel yakınlıkların tespiti için düğünlerdeki uygulamaları incelemek önem taşımaktadır. Bilhassa davul-zurna ikilisi gibi yüzlerce yıllık kültürel tarih içinde gelişmiş ve varlıkları önemli anlamlar içeren çalgılar söz konusu olduğunda, bu önem artmaktadır. Literatür taraması ve alan araştırmasına dayalı olan bu çalışmada, Türk Makedon düğünlerindeki davul ve zurna çalgılarının kökenleri ve tarihsel zeminlerine değinilmiş; bu çalgıların Makedonya'ya taşınmalarına ilişkin görüşler tartışılmış; çalgıların yapısal özellikleri, kullanılış biçimleri arasında karşılaştırmalar yapılmıştır.
2017
TİYATRO VE AŞK ÖZLEM DERİN Doktora Öğrencisi, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Felsefe Bölümü [email protected] ÖZ Aşk her zaman takip ettiğimiz ancak genellikle anlam veremediğimiz bir serüven… Kendi bencilliğimizin bir yansıması mı, yoksa sahip olma güdümüzün bir edimi mi? Bu metinde aşk üzerine farklı görüşlerden yola çıkarak, bir anlamda ölümden kaçış ve aşk düzlemini bir araya getirmeye çalıştım. Spinoza’nın conatus’u ve Bataille’in arzusunu, Artaud’un dehşeti ve vahşetiyle aynı düzlemde gösterme çabamın bir ürünü olan bu metin, en genel anlamıyla üzerimizde tahakkümlerde bulunan yaşamsal zamansallık içinde bir kırılma yaratabilme ve bu kırılma durumunun aşk ve cinsellikle benzer bir kendini kaybetme ile ortaya çıktığının, zamansal bir boşluktaki gösterilme gayesinin resmidir. Othello’nun aşkı ve nefretinin Shakespeare’in sahnesinden, felsefenin sahnesine daveti niteliğindedir. Kendi dehşetimizin bilinçsizliğine açılan bir bilinçle tanışmanın patikasına uzanmak için bir gösterge olması umudu ile… Metni yazmaktaki asıl amacım insanların sosyal yaşam içerisinde maruz kaldıkları kurallar sisteminden anlık bir kaçış olarak algılayabilecekleri, aşk ve cinsellik durumlarının aslında daha derin ve sosyal anlamda üzeri örtülen bir hakikatle, ölümle alakalı olduğunu ve ölüme uzandığını gösterebilmek üzerinedir. Anahtar Kelimeler: Vahşet tiyatrosu, aşk, nefret, mimesis, cinsellik, Othello. THEATRE AND LOVE ABSTRACT Love… The adventure which we follow every time but generally can’t give a meaning… Is it a reflection of our egoism, or an act of motive to be owner something? In this text beginning with different opinions on love, I try to get together on a sense; running from death and the aspect of love. The text which is a product of my effort of showing Spinoza’s conatus and Bataille’s passion in the same place with Artaud’s cruelty and terror; so generally is a picture which have a purpose to create a break in time’s domination of relating to life and to show this break situation which appear as losing own self like love and sexuality in emptiness of time. It has a character of invitation of Othello’s love and hate from Shakespeare’s scene to philosophy’s scene. With hope of, this can be a sign to reach, to the path to meet with conscious to open to our terrors unconscious… Apparently you can see in this text, the real purpose is to catch a mimesis (ape) meaning beginning from Plato; then Aristotle, and at last the point of view of theatre. The main point is love and hates in our lives and the reflection of these points in philosophical and theatrical scenes. But the general frame necessary to be comprehend is, the love’s source is an ego and all of tendencies about love and hate to somebody or something only have the roots on us. And conclusively, all of love and hate expressions pave the wave for appearing for ego’s terror; and this terror cause to “little deaths” which with their help we can run from real life for a minute and meet with our animality, our passion and claims. And, of course running from the social life’s rules and catch own selfness. Key Words: Theatre of cruelty, love, hate, mimesis, sexuality, Othello.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Geochemistry: Exploration, Environment, Analysis, 2019
Higher Education, 2010
La forme engagée. Espaces et comportements dans la composition musicale contemporaine, 2016
HAL (Le Centre pour la Communication Scientifique Directe), 2012
Kultura i Społeczeństwo [Culture and Society], 2018
Cadernos de estudos africanos, 2023
Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi, 2019
Research Gate, 2024
Yale journal of law and the humanities, 2011
CEPAL Review, 1989
Journal of Allergy and Clinical Immunology, 2020
Journal of children in contemporary society, 1986
Andamios, Revista de Investigación Social
The Journal of Urology, 1989
Kulturowe konteksty wojny, red. Mieszko Ciesielski, Piotr Pawlak, Sylwia Szykowna. Poznań-Gniezno, 2023