Academia.eduAcademia.edu

SAMAKOVLU HALİL SALİM BEY'İN HATIRALARINDA BURDUR

1891 yılında Burdur'a gelen ve yaklaşık bir ay Burdur'da kalan Samakovlu Halil Salim Bey'in Burdur Hatıraları

SAMAKOVLU HALİL SALİM BEY’İN HATIRALARINDA BURDUR (“Anadolu ve Rumeli'ye Bir Küçük Seyâhat veyâhud Her Yerde Terakkî” İsimli Hatıratta Burdur) Osman KOÇIBAY s w ma w w nK .k oc OÇ ib IB ay A .n Y et Samakov1lu Ahmet Hamdi Paş azâde Halil Salim Rüşdü Bey (AKIR)2, Rumi 1307 (Miladi 1891) yılının Mart ile Mayıs ayları arasında Dedeağacı (Dedeağaç), Aynoz (Aynos – Enez), İzmir, Aydın, Dinler (Kinler - Dinar) ve Burdur‟a yapmış olduğu seyahat ile ilgili hatıralarını, Rumi 1308 (Miladi 1892) yılında “Anadolu ve Rumeli'ye Bir Küçük Seyâhat veyâhud Her Yerde Terakkî” ismiyle Kostantiniyye (İstanbul)‟de Esteban Matbaası‟nda bastırmıştır. Fiyatı 60 para3dır. Kitap toplam 36 sayfadır. İlk 11 sayfası mukaddimedir. Halil Salim Bey yazmış olduğu seyahatnamesinde; gittiği şehir ve kasabaların tarihi, coğrafyası, kültürü ve sosyal yaşamıyla ilgili bilgilere yer verdiği gibi, Sultan İkinci Abdülhamid Han döneminde Osmanlı Devleti‟nde yaşanan ilerlemeleri de yazmıştır. Halil Salim Bey bu dönemde yaşanan ilerlemeyi kitabın kapak sayfasında bir kıta ile şu şekilde dile getirmiştir: Ey Rabb-i Vâhid! Hazreti Sultan Hamîd‟in Et ömrünü çok, hâhişini hüsn-i telakkî; Çün sâye-i irfân ve kemâlinde hakîkat: Berk-i urmadadır gün gibi “Her Yerde Terakkî”. Halil Salim Bey‟in Burdur ile ilgili hatıraları, kitabın 31 – 36 sayfaları arasında yer almaktadır. Halil Salim Bey Burdur‟a 16 - 17 Nisan 1891 tarihinde gelmiş ve yaklaşık bir ay kadar Burdur‟da kalmıştır. Halil Salim Bey hatıratında Burdur‟un tarihi, coğrafyası, Burdur halkının geçim kaynakları, katıldığı bir düğün ile yağmur duasına yer vermiştir. Samakovlu Halil Salim Bey’in Hatıralarında Burdur: Ben burada geceledikten sonra ertesi günü kiraladığım bir araba ile Konya Vilâyeti'ne mülhak/bağlı Burdur Sancağı'na geldim. Artık burada seyâhate hitâm/son verdim. Çünkü son menzilgâhım/konaklama yerim burası idi. O Burdur'da ikâmetim bir ay kadar devam ettiğinden her tarafı layıkıyla öğrenildi. Buranın Isparta'ya kurbiyyet/yakın mesafesi olub beynelerindeki ba'de/aralarındaki mesafe altı saattir.  Tarihçi Samakov: Günümüzde Bulgaristan'ın güney batısında, Sofya ili içinde bir şehirdir. Rila ve Vitoşa dağları arasında kuruludur. Elverişli doğa koşulları sayesinde, yakınlardaki Borovets gibi ünlü bir kayak merkezidir. 2 Samakovlu Halil Salim Rüşdü Bey'in biyografisi hakkında bir bilgiye ulaşamadık. Önsözünü Kuleli'de 1 Nisan 1327 (14 Nisan 1911) tarihinde Fransızcadan çevirdiği ve 1329 (1913) yılında bastırdığı "1877-1878 Osmanlı Rus Seferinde Osmanlı Kumandanları" isimli eserinde kendisini "Dersaadet Mekteb-i İ'dâdî-i Askeriyesi/Kuleli Askeri Lisesi Müdür Muavini ve Ders Nâzırı Kolağas/Kıdemli Yüzbaşı Halil Rüşdü" olarak tanıtmıştır. Tespit edebildiğimiz diğer eserleri şunlardır:  Müttehem Pederin Müttehem Oğlu, Kitapçı Avadis, Kostantiniyye (İstanbul).  Eyvah Yahut Talihsiz Bir Kız, Kitapçı Avadis, Kostantiniye (İstanbul) 1308 (1892).  Veda-i Müebbed, Matbaa-yı ̧irket-i Mürettibiye, Kostantiniye (İstanbul), 1312 (1894).  Çocuk Terbiyesine Mahsus Kanun-i Esasi, Matbaa-yi Hayriye, Dersaadet (İstanbul), 1327 (1911).  1877-1878 Osmanlı - Rus seferinde Osmanlı Kumandanları, Matbaa-yı Ebüzziya , Kostantiniye (İstanbul), 1329(1913). 3 Para: Osmanlı Devleti‟nde kuruşun 1/40‟dır. 1 1 Tarih sahifelerinde bu havalinin ismi "Hamidili"dir. Bu kerre "Isparta" nâm-ı diğerle "Hamid Sancağı" şerefsüruh/şeref zuhur eden buyurulan irâde-i Hazret-i Pâdşâhî/Hazreti Padişahın buyruğu ile Hamidâbâd tesmiye buyurulmuştur/isimlendirilmiştir. Bu nâm-ı celîl/yüce isim bu civârları bir kat daha tezyîn ü âbâdân/süsleyip bayındır eylediğinden ahalisi cidden bahtiyâr/mutlu ve sezâvar-ı tebcîldir/yüceltmeye layıktır. s w ma w w nK .k oc OÇ ib IB ay A .n Y et Burdur Sancağı, Cedd-i Emced/En Büyük Ata Hazret-i Pâdşâhî Sultan'ul Gazi Orhan ve Gazi Osman Hazretleri'nin zaman-ı saltanatlarında zeamet4 usûlüyle idâre olunduğu halde Kirman - Kütahya Eyaleti'ne ve sonraları Bursa'ya merbut/bağlı bir kaza bulunuyormuş. Asr-ı hazıra/içinde bulunduğumuz yüzyıla kadar kazalıkla idâre olunmakta iken ahalisinin hüsn-i arzusu/iyi niyeti, memleketin terakkîsi/ilerlemesi husûsundaki sevgi ve muhabbetlerinden nâşî/dolayı irâde-i Seniyye-i Pâdşâhî'yi/Ulu Padişahın buyruğu istihsâl/elde iderek livâ/sancak olmuştur. Buranın dağları ot ve ağaçtan mahrum olub hanelerinin damlarının toprak olması cihetiyle/yönüyle manzaraca Arabistan'ı andırır. Burdur Gölü denilmekle meşhûr, suyu deniz suyu lezzetinde, balıktan külliyen/tamamen ârî/çıplak, önünde bir de göl bulunuyor. İçinde hayvanâtın/hayvanların taayyüş edememesi/yaşayamaması suyun havâss-ı lâzımeyi/gerekli niteliklere hâiz/sahip olmadığını gösteriyor. ̧ehrin muntazam bir çarşısı vardır. Çarşının ortasında Konya Valisi Merhûm Ahmed Tevfik Paşa5'nın eser-i himmetleri olarak takrîben/yaklaşık on beş arşun/10.20 m irtifâ'ında/yüksekliğinde üç tabakadan ibaret bir saat kulesi6 yapılmıştır. Kulenin üst katında muntazam bir saat ve alt katında Ali nâmında bir de saatçi bulunuyordu. Bu saatin çanının sadâsı/sesi takrîben/yaklaşık iki saatlik mesafede sımâh-ı beşere/insanların kulağına vâsıl oluyor/ulaşıyor. ̧ehir, bir dağ eteğine mebnî/kurulmuş olub önünde bağçelerin ilerisindeki mezkûr/adı geçen göl, şehre güzel bir manzara vermektedir. ̧ehrin pek çok bağ ve bağçeleri vardır. Ahalisi ticâret ve zirâ'atla meşgûldür. "Burdur Alacası7" denmekle meşhûr her nev'/çeşit perde ve döşemelik ve melbûsât/elbiseler için "Alaca" nesc olunmaktadır/dokunmaktadır. Bunlar için mahsusî/özel yapılmış fabrikaları olmayub destgâhları/tezgâhları kendi hânelerindedir. En kavî ve metin alacanın fiyatı pek ehvendir/çok ucuzdur. Beher/Her bir topu on arşundan/6.8 metreden noksan bulunmaz. Pek çok cevâmi'/camiler ve mesâcidi/mescitleri ve bir de mevlevîhânesi vardır. Meşhûr Kalender Dede8 burada medfûndur/defnedilmiştir. Buranın Câmi'-i Kebir/Ulu Cami minaresi İstanbulvârî/İstanbul'daki gibi iki şerefelidir. Ulemâ/Bilginleri ve eşrâfı/ileri gelenleri çoktur. Zeamet: Osmanlı Devleti toprak düzeninde yıllık geliri yirmi bin akçeyle yüz bin akçe arasında olan topraklar ve bu topraklardan alınan vergi. 5 Burdurlu Ahmed Tevfik Paşa: Ahmet Tevfik Paşa, Burdur‟un Divan Baba Mahallesi‟nde doğmuştur. Doğum tarihi belli değildir. Küçük yaşta İstanbul‟a tahsil için gitmiştir. Askerlikten yetişip önce miralay sonra mirliva sonra da ferik rütbelerini kazanmıştır. 1859 yılında 6. Ordu reisi olmuştur. 1860 yılında 6. Ordu Müşiri olarak Bağdat Valiliğine getirildi. 1862 tarihinde bu görevinden ayrıldı. 1864‟de Ankara Valisi, ardından 1866‟da Konya Valiliğine atandı. Konya‟ya ilk matbaayı kurdurdu. Konya Valiliği sırasında birçok yeniliğe imza atan Ahmed Tevfik Paşa, 1871 yılında Suriye Valiliğine getirildi. Ancak bir hatası sebebiyle azl olundu. 1872‟de Diyarbakır Valisi olduysa da bir yıl sonra görevden alındı. 1878 senesinde İstanbul‟da vefat etti. Mezarı İstanbul‟da Haydarpaşa‟dadır (Geniş bilgi için bkz. https://www.burdurtarihi.com/ahmettevfikpasa.html, Erişim Tarihi 10.06.2016). 6 Saat Kulesi: Konya Valisi Ahmed Tevfik Paşa tarafından tahminen 1830(?) tarihinde Alaca Pazarı'nda yaptırılmıştır. 1914 Burdur Isparta Depremi'nde yıkılmıştır. ̧imdiki Saat Kulesi 1936 - 1937 yıllarında Azim Demir Ticarethanesi sahibi Burdurlu Hacı Rıza tarafından Ulu Cami'nin 10 m kuzeyine kesme Burdur taşından yaptırılmıştır. Kare plana sahiptir. Yüksekliği 30 m.dir. (Bkz. Komisyon, Burdur 1955, İstanbul 1955, s. 105.) 7 Burdur Alacası hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. "Osman KOÇIBAY, Tarihi Kaynaklara Göre Burdur'da Dokumacılık, 1. Teke Yöresi Sempozyumu Bildiriler Kitabı, Cilt 2, Burdur 2015, s. 1143." 8 Kalender Dede: H.1250/M.1834-1835 senelerinde Burdur‟a gelen Kalender Dede, H.1280/M.1863-1864 tarihlerine kadar Burdur‟da Mevlevî şeyhliği yapmıştır. Mevlevilik hakkında irşâdda bulunmuştur. O 4 2 Muntazam bir hükümet dâiresi ile birer bâb/bölüm mekteb-i ibtidâî ve rüşdîsi/ilkokul ve ortaokulu vardır. Havası latîf/yumuşak, suyu pek çok ve hıfzıssıhhaya/sağlık korumaya muvafıktır/uygundur. Buranın mevsim-i sayfda/yaz mevsiminde "Çehârşenbe/Çarşamba"9 ta‟bîr ettikleri mahal, İstanbul‟un Kağıthâne mesîresine müşabih/benzer bir nev‟ mesîregâh/gezinti yeri olub her çehârşenbe/çarşamba günleri tâife-i nisâ/kadınlar burasını işgâl ederler. Bağ ve bağçelere girerler. Oralarda gece saat bire kadar zevk ve sefâ ile vakit geçirdikten sonra hânelerine avdet ederler/geri dönerler. s w ma w w nK .k oc OÇ ib IB ay A .n Y et Buranın bir düğününde bulundum. Anadolu âdâtı/adetleri İstanbul ve memâlik-i sâirenin/diğer memleketlerin ki gibi olmadığından düğünün ne yolda icrâ olunduğunu bervech-i zîr/aşağıdaki gibi beyâna/açıklamaya cü‟ret/cesaret eylerim: Bildiklerimden bir zât teehhül etti/evlendi. Bu zât memurînden/memurlardan birçok zevâtı/kişileri düğününe davet etti. Ben de med‟uv/davetli idim. Ertesi günüde kız evinden gelini güveği/damat evine götüreceklerini ve bu husûsta benim de bulunmaklığımı söylediler. Bende buranın düğününe kesb-i ittilâ‟ etmek/bilgi edinmek için görmesini arzu ettim. Gelini Tatar arabalarından birine bindirmiş oldukları halde bize “Buyurunuz, gidiyoruz.” dediler. Önümüzde üç dört münâdi/tellal ve duahân/dua okuyucu bulunuyordu. Bunlar ilâhî gibi ve fakat ne dedikleri anlaşılmaz muttasıl/sürekli bir şeyler okuyorlar; beş dakika gittikten sonra yine tekrar ediyorlardı. Ben şimdiye kadar böyle bir şey görmediğimden bunların ne söylediklerini yanımdakilerden birine suâl ettim. “Gerçi bir şeyler okuyorlar ama ne okuduklarını biz de bilmeyiz.” cevâbını verdiler. Biz gelini bu vechile/vasıtayla güveği evine bıraktık. Akşamısı dahi zifâf/gerdek davetine gittik. Kalender Dede Hazretleri‟nin câmi‟-i şerifi ki içinde türbete-i saâdetleri bulunuyordu; ba‟de‟t-taâm/yemekten sonra burada yatsu namazını edâ ettik. Güveğiyi evine götürdük. Evin kapısı önünde müfti-i belde/belde müftüsü tarafından edilen bir duaya hâzırûn/hazır olanlar tarafından fâtiha ile nihayet verildi. Güveğinin yediği yumruk ve tepmenin hadd/sınır ve hesâbı yok idi!!!... Güveğiyi eve koyduktan sonra tekrar Kalender Dede‟nin odasına avdetimizi/geri dönmemizi söylediler. Ben ise kendime “Artık işimiz kalmadı! Saat dörde geldi. Acaba başka bir âdetleri daha mı var? Yoksa dayak sırası med‟uvine/davetlilere mi geldi?...” diyor idim. Her ne hâl ise biz tekrar odaya gittik. Biraz oturduktan sonra ikâmetgâhıma gitmek için müsaade istedimse de “Daha kuzu yiyeceğiz. Durun bakalım.” dediler10. O Cerr ettik/Yerine getirdik. Bir buçuk saat sonra güveği elinde bulunan büyücek bir tepsi içinde i'lâ/çokca doldurulmuş bir kuzu olduğu halde çıkageldi. Bunun ne olduğunu yanımda bulunan bir zâta suâl ettim. O da şu yolda cevâb verdi: “Burada gelin ile güveği daha emr-i ilâhîyi/ilahi emri yerine getirmezden evvel bu kuzudan birer parça yerler. Ba‟de/Sonra güveği kuzuyu med‟uvine/davetlilere getirib anlarda/onlarda yedikten sonra güveği eve gitmek için müsaade ister. Verilse gider. Verilmezse sabaha kadar oturur. Elhâsıl/Sonuçta güveğinin eve gitmesi med‟uvinin/davetlilerin re‟yine/görüşüne aittir.” Çarşamba: Burdur'da; Osmanlı Devleti döneminde Mayıs ayının başından (Hıdırellez) Eylül ayının başına kadar çarşamba günleri Müslümanlar “İslâm Kırı”, pazar günleri ise Hıristiyanlar “Hıristiyan Kırı” adı verilen yerlere giderlerdi. Çarşamba günleri bağ, bahçe ve gülistanlara giden Burdurlular; ata biner, cirit oynarlardı. Kadın ve erkekler bağ ve bahçelerde gezerler, yemek yerlerdi. “Çarşamba – Dernek” isimli şiirinde Hasan BARLAS, İslam Kırı‟nın Burdur‟un kuzeyindeki bağlar, Hıristiyan Kırı‟nın ise Burdur‟un batısındaki bağlar olduğunu belirtmiştir. Hasan BARLAS, şiirinde İslâm Kırı‟nı “Çarşamba”, Hıristiyan Kırı‟nı ise “Dernek” olarak isimlendirmiştir (Ayrıntılı bilgi için bkz. “Burdur’da Dernek” www.kocibay.net/Dernek.pdf, Erişim Tarihi 05.06.2016). 10 Bu bekleme âdetine "Gerdek Bekleme" denir. 9 3 Ben bir aralık bu uygunsuz âdeti merak ettim. Bîçâre/Çaresiz güveğinin çektiği hallere bakınız! Bir de insâfsız med‟uvine/davetlilere çatar ise Allah o güveğiye, o geline sabırlar versin!... Biz kuzudan bir parça yedikten sonra artık hâl ve âdete vâkıf olduğumdan/bildiğimden med‟uvinin/davetlilerin re‟ylerini/görüşlerini istihsâl ederek/alarak hemân güveğiyi evine gönderdim. Zavallı adam sevine sevine gitti. Kim bilir ne kadar dua etmiştir?! s w ma w w nK .k oc OÇ ib IB ay A .n Y et Düğünden birkaç gün sonra yağmur duasına gidileceğine dâir çarşu ve pazarda dellâllar/tellallar ihbârâta/haber vermeye başladılar. Mekâtib-i İbtidâîye ve Rüşdiye/İlkokul ve ortaokul şâkirdânı/öğrencileri hocaları tarafından edilen dualara11 âmin-hân oldukları/âmin dedikleri halde yüksek bir tepeye12 bilcümle/tüm memurîn/memurlar ve ulemâ ve eşrâf-ı belde/beldenin ileri gelenleri ile beraber fevc fevc/bölük bölük çıkmakta idiler. ̧ehirde ikâmet ettiğim halde böyle bir duada bulunmazsam vicdânen muzdarib olacağım cihetle hemân aldığım bir abdestle mezkûr/adı geçen tepeyetazarru‟/yalvarıp yakarma ve niyâza gittim. Ulemâ-yı âmilîn zümre-i sâlihînden/İlmiyle amel eden âlimlerden salihler zümresinden bir zât tarafından edilen duaya âmin denildi. Bu yağmur duası birbirini müteakib üç gün devam etti. Bi Hikmetillahü Teâlâ/Yüce Allah'ın hikmetiyle rahmet/yağmur yağmadı. Ulemâdan bir zât yağmur hakkında bildiği bir duayı taşlara yazıb ma-i cârî/akan suyun derûnuna/içerisine attılar13. Ertesi günü Kudret-i Samedânî/Samed olan Allah’ın gücü, Azamet-i Zül-Celâli'yi/Büyük Celal Sahibi’ni kulûb-i beşerde/insanların kalplerinde bir kat daha takviye ettiren/kuvvetlendiren gök gürültüleri, şimşek parıltıları işitilmeğe başladı. Gûyâ/Sözümona ki semâdan bir parça velvele-i cihân-ı ber-endâzını/dünyanın gürültü patırtısını bir yana atanı izhâr/göstermek için yerlere inecek kıyas olunur/karşılaştırılır. Veya ki semâvât/gökler, tehlîl-i nâm-ı Kibriyâ/Cenâb-ı Allah’ın azameti ve kudretini, tevhid kelimesini (Lâ ilâhe illallah) söylemek için sâfilîne/aşağılara peyrev-i azametnümûn/azametini göstermekte idi. ̧u hâl bilâinkıtâ/aralıksız on yedi gün kadar devam etti. Arâzî kâmilen/tamamen sakî ve ervâ olundu/bolca sulandı. Hususen/Ayrıca ehl-i zirâ'atin/çiftçilerin yüzlerinde nur-ı meserret/mutluluk ışığı lemeâne/parlamaya başlamış idi ki Burdur'da yağmur duasına çıkılırken okunan duaların bir örneği aşağıdadır: Rahmetin ârzûsunu açmış dehânı hep eksin, Gökten indir rahmetini, rahmeten lil âlemîn. Âmin!... İntizâr etmekte hazretler semâdan rahmetin, Lütfuna lâyık görüp sen eyle âfâttan emîn. Âmin!... Rahmetin me‟mûl edip hep geldik işte kapına, Etme mahzûn Ey Hudâ-yı Hâlık-i Kevn ü Mekân. Âmin!... Bunca masumlar olur dergâhına eyler niyâz, Eyle lütfunla bizi Sen rûh-ı handan-ı fuâd. Âmin!... Hürmetine arş-ı a„zam, enbiyâ ve‟l-Mürselîn Yâ İlâhî! Fazlın ile ganî rahmet ver bize. Âmin!... Bu yedi kat gökte Yâ Rabbi! Melekler hürmeti Hep feriştahlar Sana eyler ricayı bir birin. Âmin!... Kerbela sahnında Ya Rabb! Men şehîdân hürmeti Cümlemizi etme mahzûn, ver murâdımız yakın. Âmin!... Bakmayıp isyâna Ya Rabb! Avdet ettirme melûl Cümlemizin yüzü kara, ver muradımız yakın. Âmin!... On sekiz bin âlem içre evliyâlar hürmeti Bâ-husûs ki çâr-yâr-i âl ü ashâb-ı güzîn. Âmin!... (Geniş bilgi için bkz. Rıza ERDEM ve Komisyon, Burdur - 1928, Tekrar Çoğaltan Fevzi Bayraktar, Burdur 1940, s. 207). 12 Susamlık Tepesi. 13 Taşın okunup suya atılması, taşın üzerine dua veya ayet yazılıp suya atılması ile ilgili geniş bilgi için bkz. “Elif ̧ebnem KOBYA, Türkiye’de Yağmur Törenleri Ve Yağmurla İlgili İnanışlar, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora Tezi, Erzurum 2014, s. 125 – 136”. O 11 4 bu zamanda yine rahmet-i ilâhî/yağmur olduğu halde Burdur‟dan hareket ve dördüncü günü İstanbul‟a muvâsalat olundu/ulaşıldı. KAYNAKÇA Halil Salim; “Anadolu ve Rumeli'ye Bir Küçük Seyâhat veyâhud Her Yerde Terakkî”, Esteban Matbaası, Kostantiniyye (İstanbul) R. 1308 (M. 1892). s w ma w w nK .k oc OÇ ib IB ay A .n Y et Halil Rüştü; "1877-1878 Osmanlı - Rus seferinde Osmanlı Kumandanları", Matbaa-yı Ebüzziya, Kostantiniye (İstanbul), 1329(1913). ERDEM Rıza ve Komisyon; "Burdur 1927", Tekrar Çoğaltan Fevzi Bayraktar, Burdur 1940. Komisyon; "Burdur 1955", İsmail Akgün Matbaası, İstanbul 1955. KOBYA, Elif ̧ebnem; “Türkiye’de Yağmur Törenleri Ve Yağmurla İlgili İnanışlar”, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora Tezi, Erzurum 2014. İnternet: Burdur‟da Dernek; www.kocibay.net/Dernek.pdf, Erişim Tarihi 05.06.2016, O Burdurlu Ahmed Tevfik Paşa; https://www.burdurtarihi.com/ahmettevfikpasa.html, Erişim Tarihi 10.06.2016 5 6 s w ma w w nK .k oc OÇ ib IB ay A .n Y et O 7 s w ma w w nK .k oc OÇ ib IB ay A .n Y et O 8 s w ma w w nK .k oc OÇ ib IB ay A .n Y et O 9 s w ma w w nK .k oc OÇ ib IB ay A .n Y et O 10 s w ma w w nK .k oc OÇ ib IB ay A .n Y et O 11 s w ma w w nK .k oc OÇ ib IB ay A .n Y et O 12 s w ma w w nK .k oc OÇ ib IB ay A .n Y et O