Bir basketbol sahası uzunluğundaki NASA uzay aracı, Jüpiter'in gizemli uydusu Europa'ya gidiyor.
Gezegen bilimciler, Jüpiter'in bu uydusunun, oldukça derin bir okyanus barındırdığından şüpheleniyor. Tabii konu "su" olunca, yaşamı destekleyecek materyalleri ve koşulları karşılayıp karşılamadığı sorusu da akıllara geliyor. NASA'nın bir gezegen bilimi görevi için inşa ettiği en büyük araç olan Europa Clipper, uydunun yakınından 50 defa geçerek Europa hakkındaki soruları cevaplandırmaya çalışacak.
NASA'nın gezegen jeologlarından ve Europa Clipper görevi için proje bilimcisi Cynthia Philips, Mashable'a konuyla ilgili şöyle dedi:
"Güneş Sistemi'mizde yaşam aramak için belki de Dünya'nın ötesindeki en iyi yerlerden biri."
Görevin fırlatma aralığı yakın zamanda (10 Ekim günü) başlayacak ve bu aralıktaki uygun hava koşulları sağlandığında araç, Florida'daki Kennedy Uzay Merkezi'nden fırlatılacak. Eğer NASA, Europa'nın yaşanabilir bir dünya olduğunu tespit ederse, ikinci bir Europa görevi de uyduya dönecek ve yüzeye inerek yaşamın kanıtlarını arayacak.
Europa Clipper uzay aracı neden bu kadar büyük?
Europa Clipper 30 metreden daha uzun bir araç. Bunun sebebi de derin uzayda güneş enerjisi üretmek. Jüpiter'in bulunduğu bölge, Dünya'nın aldığının sadece yüzde 4'ü kadar Güneş ışığı alıyor. İşte bu yüzden çok uzun güneş panellerine ihtiyaç var.
Philips bu konuyu şöyle açıklıyor:
"Tüm aletlerinize güç sağlamak için bu dev güneş dizilerine ihtiyacınız var. Devasa bir güneş paneli dizisinden bahsediyoruz."
Uzaktan gelen güneş ışığından yaklaşık 700 watt elektrik üretilecek. Bu da NASA'nın açıklamasına göre küçük bir mikrodalga fırın ya da kahve makinesini çalışmasına yetecek kadar bir güç. Ancak uzay aracı, araştırmaları gerçekleştirmek için üzerinde bataryalar da taşıyor.
Uzay aracının araştırmalarını gerçekleştirmek için birçok cihaz da araçta yer alıyor. Philips bu cihazlarla ilgili şöyle diyor:
Europa'ya götüreceğimiz bu yük için gerçekten heyecanlıyım.
Europa'nın yüzeyinde bulunan ve 15 ila 25 kilometre kalınlığında olduğu düşünülen buzdan kabuğun altını görmek için özel bir radar kullanılacak. Bu radar yaklaşık 1 km derinliği tespit edebiliyor. Tabii bu mesafe buzun ne kadar parçalı olduğu ya da buzun saflığıyla da ilgili. Potansiyel olarak radarın 30 kilometre derinliğe kadar görebileceği düşünülüyor.
Bir grup özel kameraya ek olarak Europa Clipper, Yüzey Toz Analiz Cihazı (SUDA) adı verilen bir cihaz da taşıyor. Bu cihaz, Europa'ya çarpan minik meteoritlerle uzaya saçılan parçacıkları toplamayı hedefliyor. NASA bilim insanlarına göre uydunun çevresinde her zaman bulunan yaklaşık yarım tonluk minik madde parçaları bulunuyor.
Görevin en heyecan verici fırsatlarından biri de, Europa'nın yüzeyinden püsküren su-buz karışımının içinden geçme potansiyeli. Böylesine bir durumda cihazlar, Europa'nın iç yapısı hakkında önemli bilgiler edinebilir.
Püskürmeler olsun olmasın, görev bilimcileri yüzeyin yakınından yapılacak 50 uçuşun, Europa'da yaşam olup olmadığıyla ilgili önemli gözlemler sunacağından emin. Neredeyse kesin bir şekilde uyduda su olduğunu biliyoruz. Ancak yaşam enerjiye de ihtiyaç duyar. Bu okyanus dünyası bir enerji kaynağı sunuyor mu? Bildiğimiz anlamda yaşamı mümkün kılan karbon gibi basit kimyasal içerikler barındırıyor mu?
Eğer tüm bu durumlar karşılanıyorsa da, okyanusun milyarlarca yıldır orada olduğu, yaşamın evrimleşmesi ve devam etmesini sağlayan kararlı bir ortam sunup sunmadığı da cevaplanmayı bekleyen sorulardan.
Neden bilim insanların Europa'nın okyanusu olduğunu düşünüyor?
5 milyar dolar maliyeti bulunan Europa Clipper görevi, pahalı bir bilim girişimi. Ancak NASA, bu Jüpiter uydusunun, Dünya'daki tüm denizlerden iki kat daha fazla su barındırdığını düşünüyor.
Peki neden bu kadar para harcanıyor?
Philips bu konuda şöyle diyor:
"Bu muhteşem bir dedektif hikayesi."
1979 yılında Voyager 2 uzay aracı, Europa'nın ilk detaylı fotoğraflarını çekti. Fotoğraflarda birbirinin üzerinden geçen çatlaklarla dolu bir yüzey görünüyordu. Bu çatlakların çoğu kızıl renkli olduğu için, yüzeyde bunları dolduracak madde bulunduğu düşünüldü. Gezegen bilimciler aynı zamanda Europa'nın, güçlü gaz devi gezegen Jüpiter'in çekim kuvveti nedeniyle gerilip genişlediği biliniyor. Bu durumun da Europa'da ısı oluşturduğu düşünülüyor. Belki de bu çekim etkisi sebebiyle Europa'da milyarlarca yıldız ısı oluşuyor olabilir.
Philips de bu durumun heyecan uyandırdığını şu sözlerle kabul ediyor:
"Bu nedenle Europa oldukça ilginç bir yer."
1990'lardaysa NASA'nın Galileo görevi, Europa'nın kaotik yüzeyinin efsanevi görüntülerini çekti. Dahası, uzay aracı uydudan güçlü bir manyetik sinyal de tespit etti. İyi bir iletken olan tuzlu suyun bu sinyali sağlamış olabileceği düşünülüyor.
Kanıtlar zamanla artmaya da başladı. Birden fazla gözlemde Hubble Uzay Teleskobu, Europa'nın yüzeyinden 200 kilometre yükseğe kadar püsküren suyun kanıtlarını görüntüledi. Tüm bu kanıtlar bir araya geldiğinde ise Philips'in açıkladığı gibi sonuç ortaya çıkıyor:
"Europa'da büyük ihtimalle yüzeyin altında bir okyanus var."
Ve eğer uzun çağlar boyunca bir şekilde bu okyanus stabil kaldıysa, yaşamın gelişmesi için uygun koşulları barındırıyor olabilir. 2030'da oraya varana kadar bunu bilemeyeceğiz.
NASA'nın Bilim Misyonu Direktörlüğü'nün başında bulunan Nicola Fox'un sözleri de durumu net şekilde açıklıyor:
"Bu bilinmeyene doğru bir yolculuk"
Mark Kaufman'ın haberini Özgür Yıldız Türkçeleştirdi