Nadir Devlet
Prof. Dr. Nadir Devlet Türk Dünyası tarihi ve uluslararası ilişkileri uzmanıdır. 20 ve 21. yüzyılda Rusya, Kafkasya ve Orta Asya’daki Türk halklarının geçmişi, bugünü, siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik yapıları üzerinde yoğunlaşmıştır.
Sırasıyla Marmara (1984-2001), Columbia (1989/1990), Wisconsin-Madison (1996/1997), Yeditepe (2011-2007), İstanbul Ticaret (2008-2015) Üniversitelerinde idari ve akademik görevlerde bulundu. Halen İstanbul Aydın Üniversitesinde İİBF Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünde çalışmaktadır.
Kitaplarının sayısı otuza ulaşmıştır (Türkçe, Tatarca, İngilizce ve Rusça). Son eseri “Rusya Mültecileri: Uzak Diasporaya Savrulan Tatarlar” üniversite yayını olarak 2017’de yayımlanmıştır. Sayıları iki yüz civarında makaleleri başta Türkçe, kalanları İngilizce, Tatarca ve Rusça olarak yayınlanmıştır. 1991 yılında UNESCO’nun Orta Asya’ya düzenlediği İpek Yolu: Projesine katılmıştır. Rusya Federasyonu Tataristan Bilimler Akademisi Yabancı üyesidir.
Özgeçmiş : https://www.aydin.edu.tr/tr-tr/akademik/fakulteler/iktisadi/siyaset-bilimi-ve-uluslararasi-iliskiler-ingilizce/Pages/akademik.aspx
https://www.biyografi.net/kisiayrinti.asp?kisiid=2687
https://groups.google.com/forum/#!topic/milli-maksat/BHuhoJ4WdGQ
https://devletkildi.net/index.php/Ana_sayfa
https://eksisozluk.com/nadir-devlet--399630
***
Prof. Dr. Nadir Devlet is an expert on Turkic peoples. He concentrates on 20th and 21st centuries and studies their past and future. He writes mainly on their political, social, cultural, economic developments.
He respectively worked at Marmara (1984-2001), Columbia (1989/1990), Wisconsin-Madison (1996/1997), Yeditepe (2001-2007), İstanbul Commerce (2008-2015) Universities. Today employed at Istanbul Aydin University Political Science and International Relations Department.
He has published thirty books in Turkish, Tatar, English and Russian. His last book “Russian emigres: Tatars dispersed to far diaspora” (in Turkish) published by his university on 2017. Six of his works published at abroad. He has some 200 articles in Turkish, Tatar, English and Russian. In 1991 he attended to UNESCO’s “Silk Road” expedition which lasted 2,5 months through Central Asia. He is a foreign member of Russian Federation’s Academy of Science of Tatarstan.
CV: https://www.aydin.edu.tr/tr-tr/akademik/fakulteler/iktisadi/siyaset-bilimi-ve-uluslararasi-iliskiler-ingilizce/Pages/akademik.aspx
https://groups.google.com/forum/#!topic/milli-maksat/BHuhoJ4WdGQ
https://www.biyografi.net/kisiayrinti.asp?kisiid=2687
https://devletkildi.net/index.php/Ana_sayfa
https://eksisozluk.com/nadir-devlet--399630
Address: Istanbul Aydin University
Besyol Mah. Inonu Cad. Sefakoy-K.Cekmece
Istanbul/TURKEY
Sırasıyla Marmara (1984-2001), Columbia (1989/1990), Wisconsin-Madison (1996/1997), Yeditepe (2011-2007), İstanbul Ticaret (2008-2015) Üniversitelerinde idari ve akademik görevlerde bulundu. Halen İstanbul Aydın Üniversitesinde İİBF Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünde çalışmaktadır.
Kitaplarının sayısı otuza ulaşmıştır (Türkçe, Tatarca, İngilizce ve Rusça). Son eseri “Rusya Mültecileri: Uzak Diasporaya Savrulan Tatarlar” üniversite yayını olarak 2017’de yayımlanmıştır. Sayıları iki yüz civarında makaleleri başta Türkçe, kalanları İngilizce, Tatarca ve Rusça olarak yayınlanmıştır. 1991 yılında UNESCO’nun Orta Asya’ya düzenlediği İpek Yolu: Projesine katılmıştır. Rusya Federasyonu Tataristan Bilimler Akademisi Yabancı üyesidir.
Özgeçmiş : https://www.aydin.edu.tr/tr-tr/akademik/fakulteler/iktisadi/siyaset-bilimi-ve-uluslararasi-iliskiler-ingilizce/Pages/akademik.aspx
https://www.biyografi.net/kisiayrinti.asp?kisiid=2687
https://groups.google.com/forum/#!topic/milli-maksat/BHuhoJ4WdGQ
https://devletkildi.net/index.php/Ana_sayfa
https://eksisozluk.com/nadir-devlet--399630
***
Prof. Dr. Nadir Devlet is an expert on Turkic peoples. He concentrates on 20th and 21st centuries and studies their past and future. He writes mainly on their political, social, cultural, economic developments.
He respectively worked at Marmara (1984-2001), Columbia (1989/1990), Wisconsin-Madison (1996/1997), Yeditepe (2001-2007), İstanbul Commerce (2008-2015) Universities. Today employed at Istanbul Aydin University Political Science and International Relations Department.
He has published thirty books in Turkish, Tatar, English and Russian. His last book “Russian emigres: Tatars dispersed to far diaspora” (in Turkish) published by his university on 2017. Six of his works published at abroad. He has some 200 articles in Turkish, Tatar, English and Russian. In 1991 he attended to UNESCO’s “Silk Road” expedition which lasted 2,5 months through Central Asia. He is a foreign member of Russian Federation’s Academy of Science of Tatarstan.
CV: https://www.aydin.edu.tr/tr-tr/akademik/fakulteler/iktisadi/siyaset-bilimi-ve-uluslararasi-iliskiler-ingilizce/Pages/akademik.aspx
https://groups.google.com/forum/#!topic/milli-maksat/BHuhoJ4WdGQ
https://www.biyografi.net/kisiayrinti.asp?kisiid=2687
https://devletkildi.net/index.php/Ana_sayfa
https://eksisozluk.com/nadir-devlet--399630
Address: Istanbul Aydin University
Besyol Mah. Inonu Cad. Sefakoy-K.Cekmece
Istanbul/TURKEY
less
InterestsView All (39)
Uploads
Books by Nadir Devlet
Papers by Nadir Devlet
Çünkü “Türk” adı anayasanın 66. maddesinde “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür” şeklinde resmi ve hukuki bir çerçeveye sokulmuştur. Yani vatandaşlık bağı olmayanları Türk addetmek uluslararası hukuk açısından doğru olmamaktadır.
Etnik olarak da “Türki” yerine “Türk” adının kullanılması Türkiye dışında karışıklıklara yol açmaktadır. İngilizcede “Turkic peoples”, Rusçada “Турских народов (Turskih narodov)” (Türki halklar)”, Almancada “Turkvölker “(hepsinde de Türki halklar), Fransızcada ise “Turcophone” (Türkidilli) şeklinde kullanılır. Böylece Türkler ile diğer Türki halklar arasında ayrım anlaşılır.
Gerçi Türkiye’de genellikle bu ayrım yapılmaz ve Kırgız (Kazak, Tatar v.b.) Türkçesinden bahsedilir ki Türk halkı bu dilleri anlamaz. Oğuz gurubunda en iyi anlaşılanı Gagauzca ve Kırım Türkçesi (Nogaycayı ise anlamayız) ve Azericedir ki, bir hayli tabirini anlamayız. Aynı guruba dahil Türkmenceyi anlamak çok zordur. Dil canlı varlıktır ve sürekli değişir. 1930’larda basılmış Türkçe bir gazete veya eserde bilmediğimiz bir hayli kelime veya tabirle karşılaşırız.
Rusya’daki devrim ile Anadolu’daki Mustafa Kemal’in devrimi aynı döneme rastlıyor ve ikisinin de benzer yanları var. İlki çarlığı, ikincisi padişahlığı devirmişti. Rusya’da da Bolşevik rejimin yerleşmesi beş yıl (1917-1922), Türkiye’de de hemen aynı zamanda gerçekleşmiştir.
Yosef (Cugaşvili) Stalin (1878-1953) Sovyetler Birliğinde en uzun iktidarda kalan Genel Sekreteri olmuştur (1922-1952). Döneminde çoğunluğu köylü olan Sovyet halkını şehirleştirmek ve bir tarım ülkesinden ağır endüstri ülkesine çevrilmiştir. Ancak bunun için çok insan kurban edilmiştir.
Ülkemizde sol cenah nedense bu gerçeğin yansıtılmasından hoşlanmaz. Çünkü Rusya’da halen olduğu gibi bizde de Stalin’in hayranları bulunmaktadır. 100 yıl dolaysıyla eski adı Mekteb-i Mülkiye yeni adı A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi, daha sonra H.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü beni konuşma yapmaya davet etmişlerdi. Konumun Stalin mezalimi olduğunu öğrenince hemen reddettiler. Hatta yine sol cenahta bir dergi çıkaran bir meslektaş da benden yazı talep edip, aynı konuyu duyunca, hayli aşağılayıcı bir ifade ile reddetti. Anlaşılan ne sağda ne solda objektiflik, gerçeği bilmek, bilimsellik ön planda durmuyor. Söylenen, yazılan, basılan her şey kendi ideolojilerine, gerçeklerine rahatsızlık vermemesi ilk şart oluyor. Bu yüzden de ülkemiz ile de gerçekleri çok sonraları öğreniyoruz.
Bu kongre Rusya’da yaşayan Türki ve Müslüman halkların bütün sorunlarını tartışmaya açmıştı. İlk iki madde aslında yazımızla ilgili idi. İlki Rusya’nın gelecekteki idari yapısı ile ilgili ise ikincisi kültürel ve yerel özerklik konusu idi.
Çünkü “Türk” adı anayasanın 66. maddesinde “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür” şeklinde resmi ve hukuki bir çerçeveye sokulmuştur. Yani vatandaşlık bağı olmayanları Türk addetmek uluslararası hukuk açısından doğru olmamaktadır.
Etnik olarak da “Türki” yerine “Türk” adının kullanılması Türkiye dışında karışıklıklara yol açmaktadır. İngilizcede “Turkic peoples”, Rusçada “Турских народов (Turskih narodov)” (Türki halklar)”, Almancada “Turkvölker “(hepsinde de Türki halklar), Fransızcada ise “Turcophone” (Türkidilli) şeklinde kullanılır. Böylece Türkler ile diğer Türki halklar arasında ayrım anlaşılır.
Gerçi Türkiye’de genellikle bu ayrım yapılmaz ve Kırgız (Kazak, Tatar v.b.) Türkçesinden bahsedilir ki Türk halkı bu dilleri anlamaz. Oğuz gurubunda en iyi anlaşılanı Gagauzca ve Kırım Türkçesi (Nogaycayı ise anlamayız) ve Azericedir ki, bir hayli tabirini anlamayız. Aynı guruba dahil Türkmenceyi anlamak çok zordur. Dil canlı varlıktır ve sürekli değişir. 1930’larda basılmış Türkçe bir gazete veya eserde bilmediğimiz bir hayli kelime veya tabirle karşılaşırız.
Rusya’daki devrim ile Anadolu’daki Mustafa Kemal’in devrimi aynı döneme rastlıyor ve ikisinin de benzer yanları var. İlki çarlığı, ikincisi padişahlığı devirmişti. Rusya’da da Bolşevik rejimin yerleşmesi beş yıl (1917-1922), Türkiye’de de hemen aynı zamanda gerçekleşmiştir.
Yosef (Cugaşvili) Stalin (1878-1953) Sovyetler Birliğinde en uzun iktidarda kalan Genel Sekreteri olmuştur (1922-1952). Döneminde çoğunluğu köylü olan Sovyet halkını şehirleştirmek ve bir tarım ülkesinden ağır endüstri ülkesine çevrilmiştir. Ancak bunun için çok insan kurban edilmiştir.
Ülkemizde sol cenah nedense bu gerçeğin yansıtılmasından hoşlanmaz. Çünkü Rusya’da halen olduğu gibi bizde de Stalin’in hayranları bulunmaktadır. 100 yıl dolaysıyla eski adı Mekteb-i Mülkiye yeni adı A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi, daha sonra H.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü beni konuşma yapmaya davet etmişlerdi. Konumun Stalin mezalimi olduğunu öğrenince hemen reddettiler. Hatta yine sol cenahta bir dergi çıkaran bir meslektaş da benden yazı talep edip, aynı konuyu duyunca, hayli aşağılayıcı bir ifade ile reddetti. Anlaşılan ne sağda ne solda objektiflik, gerçeği bilmek, bilimsellik ön planda durmuyor. Söylenen, yazılan, basılan her şey kendi ideolojilerine, gerçeklerine rahatsızlık vermemesi ilk şart oluyor. Bu yüzden de ülkemiz ile de gerçekleri çok sonraları öğreniyoruz.
Bu kongre Rusya’da yaşayan Türki ve Müslüman halkların bütün sorunlarını tartışmaya açmıştı. İlk iki madde aslında yazımızla ilgili idi. İlki Rusya’nın gelecekteki idari yapısı ile ilgili ise ikincisi kültürel ve yerel özerklik konusu idi.